Karikatürcüler Derneğinin ‘kurucu babası’: Ferit Öngören
Karikatürcüler Derneği’nin üç “kurucu babası” vardı ki onlar, sırasıyla ilk üç numaralı üyeleri oldular: Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk ve Ferit Öngören… Ferit Öngören aldığı hukuk eğitimi gereği, derneğimizin kuruluş aşamasında, tüzüğünün hazırlanışında çok etkin olmuştur mutlaka… Kuruculardan biri olduğu ve 1974 yılında başkanlığını yaptığı Karikatürcüler Derneği’nin, benim yoğun olarak katılmaya çalıştığım 90’lı yıllardaki etkinliklerinde, sanıyorum sağlık sorunları nedenleriyle nadiren görürdük onu… Musa Kart 2005 yılında dönemin başbakanını “yün yumağına dolanmış kedi” olarak çizdi diye, hakkında açılan hakaret davasını kınayan basın toplantısında bütün heybetiyle aramızdaydı ama! Karikatürcüler Derneğini temsil ettiği bu basın toplantısında, evladına sahip çıkan yürekli bir baba gibiydi: “Yönetenler bir kediye benzetilmeye tahammül edemiyor, tazminat talep ediyorlarsa, biz karikatürcüler ‘sermayeyi kediye yükledik’ demektir!” demişti konuşmasında… O günlerde Cumhuriyet gazetesi çizerlerindendim, basın toplantısının sonunda yanına gidip kendisini kutlamıştım… Bir daha denk gelemedik, böylece ustamızın elini ne yazık ki son kez sıkabilmiştim… Ferit Öngören 2010 yılının Haziran ayında, ‘üç kurucu babamız’, derneğimizin üye no sırasını sanki bozmak istemezlermiş gibi, 2007 yılında ölen Semih Balcıoğlu ve 2010 yılının başında ölen Turhan Selçuk’la buluştu. Yukarda bahsettiğim basın toplantısında, Musa Kart’a destek için gelenlerden “Penguen mizah dergisi” yöneticisi Metin Üstündağ da, sonradan hakkında dava açılacak “Tayyipler Âlemi” kapağıyla çıkan dergilerini bütün katılımcılara dağıtmıştı. Ferit ustamız, Penguen dergisini eline aldığında, kendisinin Gırgır dergisinin ilk yıllarında yaptığı ‘espri katkısı’ aklına gelmiş miydi acaba? “Gırgır’ın bir özelliği vardı, ben esprilerimi verirdim, Oğuz Aral bunları diğer çizerlere dağıtırdı. Böylelikle bir espri verici, bir de çizer ortaya çıktı.” demişti bir söyleşisinde. “İpliksi Çizgiler” olarak tanımladığı kendi çizgilerinin Gırgır’da yer almamasını bence dert etmemiştir çünkü onun özgün yapıtları en nitelikli kültür sanat dergilerine yakışırdı. Cihan Demirci’nin güzel tespitiyle söylersek “Mizaha-karikatüre yapmacıksız, yalın ve geniş açılı, kapsayıcı bir sağlıklı bakışın temsilcisi öğretmen tutumuyla, kuşağının pek çok karikatürcüsünün tersine, Oğuz Aral’ın çabasını hep destekledi: Ustalarla bir dergi çıkarmak gençleri yetiştirmekten daha kolay, daha zahmetsiz, daha risksiz. Ama geleceğin karikatürcülerine örnek göstermekten öte bir yardımı olamaz. (fakat Oğuz Aral-mb) ‘Gırgır kadrolaşırken, Çiçeği Burnundakiler adı altında binlerce genç çizerle tek tek ilişki kurmak gibi sabırlı bir eğitim gösterdi.’ demişti değerbilir ustamız. ‘Bir tek anne-babalar ile öğretmenler, çocuklarının başarılarını kıskanmaz’, diye bir söz vardır ya… Ferit Öngören de (Oğuz Aral gibi) karikatürü meslek seçmiş evlatlarının başarılarını kıskanmayan, onlarla gurur duyan bir öğretmen, bir baba gibiydi. Ferit Öngören, değerli ustamız… “Babalar Gününde” yazdığım bu yazım ve aşağıdaki karikatürüm, yazmakla bitmez bütün sanat emeğinize minicik bir armağanım olsun. Mustafa Bilgin
Gerçekedebiyat.com