Dönüşmek
Teknoloji ve bilimde sınırları aşan gelişmeler yaşıyoruz… Evlerimiz, ilk atalarımızın barındığı mağaralardan daha konforlu, dayalı döşeli ve korunaklı. Devasa bilgiler depolayan aygıtlara sahibiz. Hastalıkları iyileştirmede, ömrü uzatmada daha ilerdeyiz… Dün, en hızlı ulaşım aracımız olan at arabasının yerini, bugün kat kat hızlı araçlar almış durumda… Robotik hizmetçiler, yapay zeka tasarımları hayatımıza kolaylık katıyor… Evrenin gizli köşelerine yolculuklar başlatıyoruz ve bu gelişmeler gelecekte de bugünün sınırlarından fersah fersah ilerde olacaktır ama ne yazık ki sosyal ilişkilerimizde bu denli baş döndürücü ilerleme sağlayamadık… Yine putlar yaratıp tapınıyoruz, yine dünün tercihleri üzerinden yaşamaya devam ediyoruz… Ne bozuk kültürel ve ahlaki oluşumlarımızın üstesinden gelmek için dönüşümler yaratabiliyoruz ne de kölelik ve tutsaklılığın boyutlarını küçültebilecek kapılar açabiliyoruz… Soru şudur: İnsan, orta ya da uzak gelecekte, kendi öyküsüne, dönüşüm temalı yeni bir bölüm yazabilecek mi? Kendi kaderini eline alıp yeni bir yolculuk başlatabilecek mi? Dönüşüm: Alt-üst olmak, yeni bir şeyi oluşturmak anlamını taşır. Dönüşen insan, dönüşen kültür, dönüşen ahlak, toplum gibi derin anlamlar içerir. “Değişmek” eyleminden farkı ise tekrarı yaşamaması ve geri dönülür özellikler barındırmamasıdır. Doğada dönüşümü gerçekleşen sayısız örnek vardır ve evrim kendi potasında kimi zaman dolaylı, kimi zaman dolaysız müdahalelerle bu işi kusursuzca gerçekleştiriyor. -Uzun sürse de bir şekilde gerçekleştiriyor- Bizler de evrimin eritme potasına tabiyiz ama binlerce yıl sürecek evrimleşmeyi beklememize gerek yoktur. Müdahale ile dönüşüme tabi tutulabiliriz ve bu kural dışı olmaz… Eğitim, düşünce, dil ve tasarımlar, en umulmaz bireyi bile doğru olanı bulmaya zorlar. İnsan nasıl öğrenirse, nasıl eğitilirse hayatını buna göre tamamlar… Hangi ortamda bulunursak, oranın özellikleriyle şekillenmeye başlarız. Öğrenmeyi örnekleyerek öğreniriz ve bu yeti üzerinden bilinç geliştiririz. Dönüştürme fikri tuhaf gelebilir ama en iyi çözümlerden biridir ve insanileşmeye hizmet eder. Bunu başarmak demek, hiçbir şekilde geçmişe mahkum olmamak demektir… Hiçbir şekilde efendilerin sapkın mirasından pay talep etmemek demektir. En önemlisi ise sorunları çözmek için katılımcı olacağız… Hayata katılımcı olmak demek, yaşamımızı kendi ellerimizle kurmak demektir. Bugün artık anlıyoruz ki yaşadığımız hayatla düşlerimizdeki hayat uyuşmuyor… Çok şey ters gidiyor… Bizi bağımlı kılan, zihnimizi bulanıklaştıran olguları ayıramıyor, hangi yöne gideceğimizi henüz net olarak bilemiyoruz. Doğmak, yaşamak ve ölmek dışında yeni bir şey bildiğimiz de yok zaten. Bilmediğimiz için de yaşamın tadına varamıyoruz tam olarak. Bundan dolayı bulunduğumuz yerden kıpırdayarak, kaderimizi elimize almaktan başka seçeneğimiz yok. Kendimizle ütopyamız arasında bağlantı kurup, “Hadi kalk, kurtul buradan… Bu çöplükten çık,” diyebilmeliyiz… Ancak bu şekilde başarabiliriz… Ancak yenilemek, değiştirmek, temizlemek yerine, adına dönüşüm dediğimiz gücü arzulayarak iyileşebiliriz. Haydar UzunyaylaDÖNÜŞÜM
DÜŞLERİMİZDEKİ HAYAT
Gerçekedebiyat.com