Son Dakika



“Zembereğinden boşalmış bir zaman bu / Ne melun şanstır ki bu, düzeltilmesi bana kalmış” Hamlet

Zembereği boşalmış zamanlara kapatılmış durumdayız. Yaşama, zamana anlam katan ilkeler kavramlar darmadağın olmuş durumda. Küresel bir felâket gibi bu.

Düşünen “hayvan”ın düşünümü bir eyleme kapı açan edimken, niyet eylemin neliğini belirler. Etik eylemle kriminal eylemin ortak unsurudur niyet.

Niyet etik eylemin neliğini ödül ceza yarar çıkar beklentisizliği ile belirlerken, şekilsel olmayan suçlarda suçun oluşmasında cezanın tayininde belirleyicidir.

Suç ve masumiyet bireylere yüklendiği zaman bir anlam taşıdığı gibi etik eylem de kişisel bakımdan bir değer anlam taşır.

Ahlaki karakterin sıra dışı olduğu durumda Etik dışı eylem normalleşmiştir. Herkesin suç işlediği yerde kimsenin suçlu olmadığı gibi.

Herkes için normalleşmiş etik dışı eylemde kimse ahlaksız değildir. Bu durumda cezanın gerekçesi tüm kavramlar, erdemin kavramları gibi yüz üstü bırakılmıştır.

Bu halde insanlar kişi özne olmaktan çıkmış bu sistemin bir bütün olarak çalışmasını sağlayan küçük çarklardan herhangi birine indirgenmiştir. Kişisel sorumluluk bu durumda çöker. “Ben yapmasaydım başkası yapacaktı, herkes yapıyordu” beyanı organize suç örgütleriyle organize mütecavizlerin, insandan dışlanmışların beyanı olabilir. Mahkeme salonlarında ise yargılananlar sistemler değil bireylerdir.

EMİRLERİ YERİNE GETİRMEK ve ALDATILMAK

Bürokratın, zamana kıstırılmış politikacının kaderi bu kıstırılmışlığı adaletle aşabildiklerinde Devlet Adamı olabilmeye dönüşebilir. Emirleri yerine getirmiş olmak bürokratik alanda çalışmadığı gibi aldatılmış olmak da politik alanda çalışmaz.

Her türlü muhalefetin aleyhine devlet organlarını ele geçirmek özgürlüklerin şah damarını kesmektir. Örgütlenmiş muhalefet, demokratik sistemin uygarlığa koşut olarak, adaletle genişleyebilen böyle çoğalabilen kollarından biridir.

SİYASİ PARTİLER FARKLI OLMALI

Uygarlıkla çağdaşlık arasındaki uzaklığın giderek açıldığı yerde, muhalefetin niteliği iktidarın niteliğinden daha belirleyici olabilir. Önemli olan iktidarın değil muhalefetin varlığıdır.

Siyasal partiler bir birinin ikizi olduğunda muhalefetin varlığı tartışmalıdır, ama iktidar hâlâ vardır. Diktatörlüklerin totaliter rejimlerin beslendiği koşullardan birinin de niteliksiz muhalefet olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

DİKTATÖRLÜK

Diktatörlük, meşru anayasal yönetimin olağanüstü koşullarda başvurduğu zaman ve güç bakımından sınırlandırılmış yöntemler olarak Roma döneminde tasarlanmış ve öyle de kalmıştır.

Hukuk devletinin (kanun devleti değil) tanımlanan koşul ve biçimde geçici olarak askıya alınması değildir. Olağan üstü hallerin de hukuku vardır.

Bu geçicilik devamlı hale gelirse o zaman totaliter sistemlerin kapısı aralanmıştır. Hitlerin “Almanya da hukukçu olmanın utanılacak bir şey olduğu gün amacımıza varmış olacağız.” dediği günler olasılık olmaktan çıkar. Benim hırsızım, teröristim iyidir den benim tecavüzcüm “iyi”dire geçildiğinde ahlakî  her eylem yasadışı, yasal her eylemin  suç olduğu günlere varılır.

Değerlerin bir gecede şapka değiştirir gibi değiştirildiği bu zamanlarda, insanı ancak insanın kendisi kurtarabilir. Kendi kendisini yargılamaktan korkmadan, kendi içindeki kendisi ile kendi dışındakilerle konuşurmuş gibi konuşarak, yargı gücünü kullanarak. Koşullu vaad edilen cennetin, yasaya norma uygunluğun emirlerine uyarak değil, içindeki tanığın sesine uyarak: Dur ve düşün.

Kahramanlık veya evliyalık azizlik herkesin harcı olmayabilir. Ama kişisel ahlaki sorumluluk herkesin harcıdır.  “Kendime aykırı olmaktansa tüm dünyaya aykırı olurum.” demek içimizdeki doğal yetimizin gücü olacaktır.

Bu bir ödül umuduyla, ceza korkusuyla tepki veren vicdanın sesi değildir. İnsanın kendi kendisiyle düşünme -tefekkür değil- süreçlerinden geçerek yargılamaktan korkmamamızın doğal gücüdür.

Bu güçle “Ben yapmam” diyenler kendi onurlarını insanlık onuruna katmış olanlardır.

Bu onları adaletsiz biriyle, bir suçlu ile bir ahlaksızla, hatta bir katille ömür boyu birlikte yaşamaktan da kurtaracaktır.

Hepimiz kendimize bunu borçluyuz. Zamanı yaşamak değil; zamanı yenilemek için. Boşalan zembereği onarmak, üstün insana değil üstün insanlığa yönelmek için.

Mucize Özünal
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)