Haksız mıyım? / Erdinç Gültekin
HAKSIZ MIYIM? Bu adamdan tiksiniyorum. Onun ölmesini istiyorum. Ama sanırım ölse de tiksintim geçmeyecek. Bu adam beni hasta ediyor, etti bile. Ki ben zaten hastaydım. Hasta birini hasta etmeye uğraşmak pek insanca değil; bilmiyorum belki de pek insancadır. Hep o konuşuyor. Adamın kafasına ç...
Bu adamdan tiksiniyorum. Onun ölmesini istiyorum. Ama sanırım ölse de tiksintim geçmeyecek. Bu adam beni hasta ediyor, etti bile. Ki ben zaten hastaydım. Hasta birini hasta etmeye uğraşmak pek insanca değil; bilmiyorum belki de pek insancadır. Hep o konuşuyor. Adamın kafasına çivi çakar gibi konuşuyor. Karşısındakini esir alıyor. Onu dinlemiyorum. O, bunu anlamıyor ya da önemsemiyor. Bana konuşma olanağı verse neler söylerdim bu deliye? Evet, sen delisin, derdim. Yaşamımda senin kadar gerçeklerden kopmuş birini görmedim, derdim. Uzamış bir ergenliksin sen, kitapsız bir alimsin sen. Sen bir sömürge aydınısın. Şu salonun duvarlarını bile tedirgin ettiğinin farkında değilsin. Onu dinlemesem de duyuyorum. Bu zavallı salt deli değil, hain de. Evet, profesyonel bir hain. Boşuna tiksinmiyorum. Görevin var senin ey hain! Umutsuzluk yaymak. Az buçuk umudu olan insanları yaralamak, onları karanlığa itmek. Seni yaşama bağlayan bu. Patronlarının isteği bu. Çamursun sen. Peki ama neden? **** Aslında önemli olan verdiği sıkıntı, güçlük değil. Verdiği sıkıntıyı neden çekmek zorunda kalıyorum ya da kalıyoruz? Kan bağı varmış. Başsağlığına gelmiş. Bir iki gece kalıp gidecekmiş. Odamda oturursam ayıp olurmuş. Yani ev halkının demek istediği, o konuktur. Üstelik devlette önemli bir koltuğu var. Bu nedenle önemli bir konuktur. Koskoca mühendis. Başkentin önemli bir müdürü. Ütülemek için bizim kafamızı seçmiş, bununla gurur duymalıyız. Evet, geçen gelişinde de ondan önceki taziyede de aynı büyüklenme içindeydi. Ah bir konuşabilsem şöyle derdim. Seni hadsizleştiren şu salondaki küçük, küçücük insanlar. Varlığını, alt yapısı çürük, evrensel değeri olmayan kokuşmuş sözlerini, sanki büyük bir felsefe sunarmış gibi üstelik böbürlenerek anlatmanı bu küçücük insanlara borçlusun. Öyle ya... Bir apartmanın kapıcısı ya da bir benzinlikte pompacı olsan böyle üst perdeden konuşabilir miydin? Dahası şu küçük insanlar seni konuştururlar mıydı böyle uzun uzun? Bu son dediklerimi duydu mu bilmem, gözlerini bana dikti yeniden. Daha derinden baktı. Haksız mıyım, diye sordu. Yine içimden konuştum. Haklısın dedim, sen doğuştan haklısın. Dünyada kimse senin kadar haklı olamaz. Sen sırf haklı olmak için dünyaya gelmişsin. Yoksa gelmezdin. Elinde olsa biraz daha haklı olmak için öz kardeşini uçurumdan aşağı yuvarlarsın. O, yanıt bekliyor, yeniden soruyor. Haksız mıyım? Haksız mıyım, diyor. Gercekedebiyat.com
















YORUMLAR