selim-esen-sati-kadin-20251204030906394.jpg


5 Aralık 1934 günü…

Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi ama, 11 yıl önce 1923’te Cumhuriyet Halk Partisi henüz kurulmadan arkadaşlarıyla Kadınlar Halk Fırkası kurmaya kalktığında engellenen ve 1930’lara kadar kadınların seçme ve seçilme hakkı için mücadele veren, başına gelmeyen kalmayan, bir akıl hastanesinde hayatını kaybeden Nezihe Muhiddin’den söz eden olmadı. (1)

1934’de seçme ve seçilme haklarını alan kadınlardan 18’i 8 Şubat 1935 günü yapılan seçimlerle Meclis’e girdi.

Mebrure Gönenç (Afyonkarahisar), Türkan Örs Baştuğ (Antalya), Sabiha Gökçül Erbay (Balıkesir), Şekibe İnsel (Bursa), Hatice Özgener (Çankırı), Huriye Öniz Baha (Diyarbakır), Fatma Memik (Edirne), Nakiye Elgün (Erzurum), Fakihe Öymen (İstanbul), Ferruh Güpgüp (Kayseri), Bahire Bediş Morova Aydilek (Konya), Mihri Bektaş (Malatya), Meliha Ulaş (Samsun), Esma Nayman (Seyhan), Sabiha Görkey (Sivas), Seniha Hızal (Trabzon), Benal Nevzad İstar Arıman (İzmir) ve Hatı Çırpan (Ankara)

Nezihe Araz anlatıyor:

Türk kadınına siyasi hakların tanındığı günlerde, Atatürk otomobille İstanbul’a gitmektedir. Halkavun nahiyesi, yola, bu mutlu hadiseyi kutlamak için güzel bir tak yapıyor. Kazan Köyü’nden Satı Kadın, en leziz yoğurdundan ayran eziyor, sandığından bindallı elbisesini çıkarıyor ve ayran bakracı elinde, Ata’yı karşılıyor. Kimsede bir bardak ayranı Ata’ya sunmak cesareti yok. Satı Kadın, köylülerin ‘Seni astırır, kestirir, hiç korkun yok mu?’ sözlerine aldırmadan ‘Ondan insana fenalık mı gelir?’ diye ayran bardağını uzatıyor.

Atatürk, o esnada, elbette Satı Kadın’ın gerçeğini görmüştür. Mahsulden soruyor, ahvalden soruyor, ne sorduysa cevabını alıyor ve yaver hepsini, ayrıca Satı Kadın’ın künyesini kaydediyor...” (2)

45 yaşında üç çocuk annesi, babasının yerine 1933’de köyüne muhtar seçilmiş, Satı Ağa olarak ün salmış varlıklı bir kadındır Satı Kadın.

Torunları ilk kadın milletvekillerinden 'Satıkadın'ın hatırasına gözü gibi bakıyor

Satı Kadın'ın torunlarının müze yaptığı odası

Atatürk, Meclis’e girecek ilk kadınlardan birinin o olmasına karar veriyor ama, Satı Kadın’ın bundan haberi yok!

Seçimlere doğru…

Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın gönderdiği jandarmalar onu almaya geliyor. Başı açık fotoğrafı çekiliyor. Fotoğrafın niye çekildiğini gazetelerden öğreniyor Satı Kadın.

Seçimlerde Ankara’dan Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte aday adayı. 8 Şubat 1935 günü yapılan seçimlerde ikinci seçmenlerden 1273’ünün oyunu alıyor, Ankara mebusu seçiliyor.

12 atlının eşliğinde Kazan’dan Ankara’ya yola çıkıyor. İsmet Paşa’yla görüşüyor. Sonrasını 1961 yılında Türk Kadınlar Birliği’nin bir toplantısında anlatılan tanıklıktan okuyalım:

1934 yılının 26 Şubat günü. Ankara’nın yegâne kız okullarından birindeyiz. İçeriye okulun müdiresi ve bazı tanımadığımız yabancılarla birlikte başında yemeni, üzerinde dizi dizi altınlar bulunan genç sıkılgan üzerinde kırmızı pazenden yapılmış bir şalvar belinde şal kuşak, ayağında da eski pabuçlar bulunan elleri nasırlı yüzü yer yer yanmış, çatlamış orta boylu bir kadın girdi.

Biz sınıfta yedi kız talebeydik. Müdiremiz, Satı Kadın’ın ilk kadın milletvekili seçildiğini, 1 Mart günü açılacak olan Meclis’e Ata’nın isteğiyle yepyeni bir kıyafetle girmesi için lüzumlu elbiselerin dikileceğini bildirdi. Biz üç gün üç gece durmadan uyumadan çalıştık. Kazan köyünün Satı Kadınına örnek bir Türk kadını kılığı hazırlamıştık. Evvela saçları kısa kesildi. Üzerindekiler tamamen değiştirildi. Başına siyah bir şapka vücuduna göre de gri bir tayyör diktik. Bir de beyaz bluz giydirdiğimiz Satı Kadın ayağındaki kısa kalın ökçeli ayakkabılarıyla ile TBMM’ye girecek ilk kadın milletvekilimiz olarak hazırlanmış oluyordu...”

İlk Kadın Milletvekili Satı Çırpan'ın anısına yapılan Satı Kadın Kültür Evi  yakında açılacak 

Ancak, bu değişim yeterli değildi.

Satı Kadın’ın adını Atatürk, Orta Asya’da bir Türk kadın kahramanının adı olan ‘Hatı’ ile değiştirmişti. Onun adı artık adı Hatı Çırpan’dı.

Zar zor yetiştirildiği 1 Mart’taki Meclis açılışında da gözler onun ve diğer 17 kadının üzerindeydi. Ertesi günkü gazeteler şapkalı, ceketli, kravatlı bu köylü kadından bahsediyordu:

Kadın saylavlar her nedense kendilerine verilen bu saylavlık hakkının karşısında hâlâ çekingen görünüyorlar ve salonun en arka sıralarında oturmayı tercih ederek yüksek tevazu gösteriyorlardı. Kadın saylavlar arasında ne çok nazarı dikkati celbeden Ankara saylavı Satı Kadın lacivert bir tayyör giymiş, beyaz yakalı bir gömlek üzerine siyah bir kravat takmış yanındakilerle köyü hakkında konuşuyordu.” (Cumhuriyet, 2 Mart 1935)

Kadın saylavlar salonun muhtelif köşelerinde yer almışlardı. Sade ve zarif giyiniş tarzları göze çarpıyordu. Ekseri siyah kumaştan kostüm tayyör, beyaz ipekten bluz giymiş ve siyah ipekli papyon takmıştı. Ankara saylavı Bayan Hatı Çırpan koyu mavi memleket kumaşından bir elbise giyiyordu. Şehirli arkadaşları arasında hâkim ve olgun tavırları onu onlardan hiç ayırmıyordu...” (Milliyet, 2 Mart 1935)

Satı Kadın, “Tabiat Mektebi’nde Yetişen Bir Türk Kadını: Bayan Hatıbaşlığıyla verdiği röportajda Meclis’te en çok çocuklar için çok kötü olan boşanmaya karşı çalışacağını söyledi.

1939’a kadar bulunduğu Meclis’te Ziraat Komisyonu’nda çalıştı. Meclis dışında günlük hayatında eski kıyafetlerini giymeye, başörtüsünü takmaya devam etti. “Burnu büyümüş” demesinler diye mütevazı bir evde oturdu, 1939’da yeniden aday gösterilmeyince de köyüne geri döndü.

19 Mart 1956 günü hayata gözlerini yumdu.

O günün gazeteleri ölüm haberini şöyle verdiler:

Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk kadın mebusu Satı Kadın ölmüştür. Ankara’nın Halkavun nahiyesine bağlı Kazan köyünde çiftçilik yapmakta olan Satı Çırpan’ın cenazesi nahiye halkı ile civar köylerden gelen komşu ve akrabalarının iştirakiyle kaldırılmıştır.”

Katledilen ve unutulan kadınlarımızın anısına…

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler