'Selam verdim...' / Ertuğrul Taylan
Rüşvetle ilgili bu öykü, üzerinde düşünülmesi gereken büyük yaralarımızdan birini topluma anımsatmayı amaçlıyor.
Kıdemli abimiz, "valimuavininin, şoförmuavini kadar bile inisiyatifi yoktur. Şoför, yamağı 'Hoop' dedi mi, arabayı bir anda durdurur. Bizim ise, o kadarcık bile sesimiz çıkmaz" dedi. Valimuavini görevine başladığım gündü. Hayırlı olsun ziyaretime gelen meslektaşlarla çay sohbeti yapıyorduk. Kaymakamlık, okul anıları. Söz, sorunlarımıza gelince, kıdemli meslektaşımız böyle demişti. "Abi, biraz büyütmüyor musun?" soruma, "Hayır. İleride görürsün" cevabını kondurdu... Öğleden sonra görev dağıtımı yazısı gelince şaşırdım. Bana, sadece Kültür Bakanlığı işleri ile kaymakamlar hakkındaki inceleme ve soruşturma görevi verilmişti. Yazının ekinde de, Şenkent kaymakamı'na dair soruşturma klasörü vardı. Ertesi sabah, Kaymakam N. V. hakkındaki inceleme ve soruşturmaları yapmak için, Şenkent'in yolunu tuttum. Aynı zamanda, Vali tarafından açığa alınan kaymakamın vekaletini yapmak üzere... İlk ele aldığım şikayet dilekçesi, kaymakamın rüşvetçi tapucuyu koruduğuna ilişkin ...Köyü Okulu müdürü M. S. ifadesinde şunları söylemiştir. "...Köyü Okulu müdürüyüm. İleride ve yaptırmak için şehirden bir arsa almıştım. Ama tapusunu almak için benden 1000 lira istendi. Kaymakam, köyümüz kahvesindeki çay sohbetinde şunları söylemişti: 'Memurlar, hizmetleri karşılığında aylık alır. Tapuda, nüfusta işinizin görülmesi için para istenirse sakın vermeyin. bana gelin. O memuru adalete sev ettirip cezalandırılmasını sağlarım. Unutmayın. Rüşvet vermek de suçtur.' Bu sebeple konuyu Maarif memurumuza anlattım. O da kaymakam Bey ile konuştu. Suçüstü yapılması için, Jandarma karakolu yanındaki kahvede verilecek yüzlüklerin numaraları alındı ve Kaymakam Bey'e bildirildi. Ama kaymakamdan ses çıkmadı. Kaymakam görevini yapmaktan kaçınmıştır. Hemşerim dediği söylenen tapucuyu korumuştur. Şikayetçiyim" Kaymakam N. V. 'ın ifadesi şudur: "Evet, köylerdeki konuşmalarımda, kimseye rüşvet verilmemesi, böyle bir taleple karşılaşılması halinde bana gelinmesini söylerdim. Şikayetçi M. S.'in talebini getiren maarif memuruna paraların numaralarının alınmasını, suçüstünün yapılması için jandarma komutanına talimat vermemin beklenilmesini söyledim. Ancak, ilkin konuyu bir kere de, savcı beyle konuşmanın daha uygun olacağını düşündüm. "Karşı binadaki adliyede, savcı ve iki hakımin, kıdemli hakimin odasında çay sohbeti yapıyordu. Oturup meseleyi anlattım. Kıdemli hakim H. Ç. 'Kaymakam Bey, biliyorsunuz, tapucunun yeni mezun öğretmen kızı, geçen güzün ... Köyü'nde göreve başladı. Oğlu Ankara'da Tapu Meslek Lisesi'nde okuyor. Küçük kızı da, ortaokulda. Tapucu, hakkında işlem yapılırsa hapse düşecektir. Bu, o aileyi perişan eder. Siz suçüstü yerine, onun tayinini çıkartın. Haa, evrakı bize gelirse, gerekeni yaparız. Bunu bir kere daha düşünün' dedi. "Daireye döndüm. Suçüstü yaptırmaktan vazgeçmiştim. Tapucuyu çağırtıp, 'hemen tayin dilekçeni yaz getir' diye bağırdım. Alı al, moru mor olan tapucu gidip, biraz sonra dilekçesini getirdi... "Şunları da belirteyim. Öğretmen M. S. o dilekçeyi, olayın akabinde yazdırıp valiliğe göndermiş olmalıdır. Zira birkaç gün sonraki gelişinde tapusu verilmişti. "Olaydan sonra okuduğum Memurin Muhakemat Kanunu'ndan şunu öğrendim. Rüşvet, evrakta sahtekarlık vb. suçlar umumi hükümlere tabidir. Tapucu hakkındaki suçüstü işlemini savcı yaptırır. Mesele budur. İhmalim söz konusu değildir." Tapucunun nakil dilekçesinin işleme konulup konulmadığı sorusuna cevabıysa şudur: "Dilekçeyi vilayete göndermek için, Vali Bey'e ziyarete gittim. Babacan bir kişi olan Vali Bey şunları söyledi: "Kaymakam bey, rüşveti, maalesef önleyemiyoruz. Tapucunun başka bir il'e tayini de çare değil. Onu çağırıp ihtar edin. Dilekçesini çekmecenizde tutun. Bir daha o herzeye yemeye kalkarsa bana getirin. "Söyleyeyim. Rüşveti, koca Osmanlı bile önleyememiştir. Kanuni'nin damadı da olan Sadrazam Rüşvet Paşa'dan, Sultan İbrahim'in gözdesi Cinci Hoca'ya kadar, nice kişi rüşvetten Karun olmuştur. Öte yandan, 'Bir kuruşu mürtekipin cay-ı kürektir.' "Fuzuli'nin meşhur 'Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar' sözü, bugünlere kadar sürüp gelen rüşvetin sembolü olmuştur..." "Bu sebeple o dilekçeyi de, işleme koymadım. Bunun yerine tapucuyu tekrar çağırtıp bir daha duyarsam seni sürdürüm, dedim. Zaten, öğretmenin tapusu da verilmişti. Mesele budur. İhmalim yoktur." Ertuğrul Taylan
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR