Hıfzı Topuz’un yeni kitabı: Anı ve Mektuplarda Melih Cevdet Anday
Melih Cevdet kaç yaşında? Bunun ne önemi var, her gün bizimle, yanımızda olduğu sürece. İşte şimdi de Hıfzı Topuz’a yıllar içinde yazdığı mektuplarla konuşuyor bir dost sofrasında karşımızda gibi...
(...) Hıfzı Topuz’la ellilerden seksenlere yirmi yılı aşkın bir dostluğu olmuş Melih Cevdet’in. Birlikte önce Akşam gazetesinde çalışmışlar, sonra da Melih Cevdet’in kültür müşaviri olarak gönderildiği Paris’te buluşmuşlar. Yıllar içinde mektuplar da gidip gelmiş elbet.
İki yakın arkadaş mektuplarda birbirine ne yazar? Elbet kendini anlatır en başta. Kendi çevresinde de dünya hâlini.
Böyle bakınca Melih Cevdet’in mektupları, sevdiğimiz o insanın o yıllardaki düşüncelerini, günlük hayatını, tasarılarını anlatmasıyla çok ilginç elbet. Birdenbire bulunuvermiş gizli bir hazine bir anlamda.
1960’da başlıyor mektuplar, İstanbul’dan Hıfzı Topuz’un Unesco’da çalıştığı Paris’e gönderiliyor, bazen de Topuz’un görevli olduğu Kongo, Uganda gibi Afrika ülkelerine.
İki arkadaş arasındaki mektuplarda nelerden söz edilir? Öncelikle ortak tanıdıklar elbet. Bu nedenle mektuplar aynı zamanda o yılların bir insan galerisi niteliğinde. Nadir Nadi, Sabahattin Eyuboğlu, Rasih Nuri İleri, Abidin Dino, İlhan Selçuk, Ziya Şav… Sonra aile çevreleri, eşler, çocuklar, anneler, babalar…
Sonra kişisel sorunlar: İşsizlik, geçim derdi, yazılıp basılamayan yazılar, romanlar, oyunlar… 20 Haziran 1963 tarihli mektuptan: “Cumhuriyet gazetesinde bir değişiklik oldu; önce Nadir Nadi ayrıldı, arkasından Cevat Fehmi… Derken bana yol verdiler, Yaşar Kemal’in ilgisini kestiler, geçen de Hasan Âli Ediz’in işine son vermişler.” (s.61). Bu değerli isimler günümüzde de yaşıyor ama onları işlerinden atanları hatırlayan var mı?
Ve elbet en önemlisi: Edebiyat tartışmaları. Sözgelimi çağdaş şiirimizin önemli kitaplarından biri olan Kolları Bağlı Odysseus’u şöyle anlatıyor Melih Cevdet: “Yapılmamış bir şey yapmak istedim. Bir tavır, bir düşünce tavrı getirmekti amacım. Pis duygululuğa karşı ve incinmemiş düşünceye karşı” (s.54).
“Şiirimiz bir kolaylık peşine düşmüş, bir kolay sanat, bir kolay tat, bir kolay anlayış olup çıkmıştı.” (s. 58).
Ocak 1965 tarihli mektupta ise şiirin Fransızcaya çevrilmesi, orada uyandırdığı ilgi, Doğu-Batı arasındaki kültür çatışması gibi temel konular üstüne düşünceler aktarılıyor.
Mektupların belki de en güzel yanı, 1960’ların, 70’lerin kültür dünyasına karşı uyandırdığı imrenme duygusu. O günlerin tartışma konularına, insan ilişkilerine bakıp da, “Ne kadar geriye düşmüşüz” dememek mümkün değil.
Melih Cevdet, Kültür müşaviri göreviyle gittiği Paris’ten döndüğünde 65 yaşındaydı. Pek çoklarımız için ileri sayılacak bir yaş. Ama konu Melih Cevdet olduğunda yaşı kim düşünür. 1980’den 2000’e dek sürecek yıllar Melih Cevdet için yeni bir gençlik dönemi olmuştur. Gazete yazıları tam anlamıyla “demini bulmuş”, enfes denemeler yazmış, Tanıdık Dünya, Ölümsüzlük Ardında Gılgamış, Güneşte gibi benzersiz güzellikte şiir kitapları yayımlamıştır.
Benzersiz bir başka insan Samih Rifat’ın TRT için yaptığı Anka belgesellerinden birinin konusu da Melih Cevdet’ti. O belgeselde ekranda görünmeyen Memet Fuat’ın sorularına öyle cevaplar verir ki, her cümlesi şiir sanatının inceliklerinde yeni alanlar açar önümüze.
Gazetemizdeki cuma yazılarına salı yazılarını da ekleyerek o köşede de farklı bir pencere açar okurlarına.
Hıfzı Topuz’un Anı ve Mektuplarda Melih Cevdet Anday kitabı neden oldu da, yeniden andık Melih Cevdet’i.
O bulunmaz insanın hep yanımızda yaşaması ne güzel değil mi...
Anı ve Mektuplarda Melih Cevdet Anday
(Turgay Fişekçi - Cumhuriyet Kitap)
MEKTUPLARIN SONRASI
Hıfzı Topuz
Remzi Kitabevi
192 s.
YORUMLAR