Avuntu
Serçeler, kargalar,
kumrular, martılar, kırlangıçlar,
Çığlık çığlık
haykırsalar, sokaklarda, çatılarda,
Duymuyoruz seslerini,
şehirler çok gürültülü.
İnsan diğerini değil kendini bile
duymuyor,
Kuş cıvıltısı duymayan kulaklarsa
esrimiyor.
Güneşe çıkmalı dedim... Uzanmalıyız
köylere.
Vitaminim dolsun diye, hem de bayram
öncesinde.
Gölgesine o ağacın, taşınır
sandalyemizle,
Oturup sere serpile, kapayarak gözümüzü,
Neşeli
sığırcıkların ötüşünü dinlemeye.
Özlediğimiz
aslında doğduğumuz köy elbette.
Gidemiyoruz onlara, uzak diye,
ama ne gam!
Evimiz barkımız yok ya buralardaki köylerde,
Hısım,
akrabamız da yok, çıkmaz birkaç tanışımız.
Fazlası olur
yine de, yaşanır zaman diliyle.
Yılda iki ürün alıyorlar
buralardaki insanlar,
Elbet ehven oluyorsa havalar ve de
yağmurlar.
Büyük şehre bağlanmışlar, bunun artı - eksisi
var,
Sağlık için bol kuyruklu kuruluşların yanında
Pazar
pahası aratır market sayılan bakkallar.
Tazecik diyor
tezgâhlar, dalından diyorlar hemen,
Halden gelmedi inanın,
hepsi organik diyorlar.
Organik sevdiğim dünya, yine yalan bu
masallar,
Yazanlar öyle yazıyor, inananı kalmasa
da.
Tarlayı dolanan çitler gözlerimizin önünde,
İçlerinde
ne arıyor gübre yazılı çuvallar?
Yine de koşturuyoruz
toprağına basmak için,
Yeşiline doymak için, kuşlarını
duymak için.
Vitaminde D bulmaya, taze sağım süt
almaya.
Köyümüzde sanmak için.
Kendimizi
kandırmaya.
Güneşe çıkmalı dedim, çıktık işte, gün
güzeldi!
Gönlüm bugün güneş ile hemdert oldu a
dostlarım.
Dinleniyorken altında meyve vermeyen
ağacın,
Yuvalarındaydı, gördüm, yavrulu eş
sığırcıklar.
Mutluluğumsa katlandı, sevinçle
cıvıldıyorlar!
Ünsal Çankaya
Gercekedebiyat.com