Son Dakika



KANON 2010 dergisini çıkarttığımız günden beri binlerce mail aldık. Maillerin büyük çoğunluğu şiir yazma serüvenine yeni başlayan arkadaşların “Derginize şiir kabul ediyor musunuz?”, “Şiirlerim var ilgilenir misiniz?” ya da mailin gövdesine iliştirilen isimsiz şiirleri oluşturuyordu.

Edebiyat dergilerinin yer gösterici, şairlerin yan gösterici olduğu edebiyat dünyamızda genç şairin kendini ve şiiri gösterebilme yollarını öğrenebileceği herhangi bir kılavuz bulunmadığı için edebiyata karşı sorumluluğum gereği genç şaire yol gösterici bir yazı yazmanın vakti geldi de geçti diye düşünüyorum.

Genç şairin acemiliğini, dergilere şiir gönderirken duyduğu heyecanını, yol yordam öğretilmediği için ne yazacağını bilmeden –kimin zaman hiçbir şey yazmadan– yazılmış mailini mazur görmek ve onu anlamak gerekir.   

Öncelikle bir dergiye şiir gönderirken yapılan en temel hatadan başlamak gerek.

Ülkemizde her üç kişiden dördü şair olduğu için her yazdığının her yerde yayımlanabileceğine olan inancı tamdır. Ancak yazımızla bu inancı biraz sarsmamız gerekir. Günümüz edebiyat ortamında birçok dergi bulunmaktadır ve hemen hemen her dergi kendine özgü poetik ölçütlere dayalı şiirler yayımlamaktadır. Örneğin deneysel şiirsizlik metnini KANON 2010 dergisine gönderirseniz ya da yeni hece şiir anlayışı ile kaleme alınmış bir şiiri Natama dergisine gönderirseniz alacağınız cevap şiirinizin yayımlanamayacağı yönünde olacaktır.

Bu yüzden şiir yazmaya başlayan genç şair/şair adayı şiir gönderdiği dergiyi –en az üç dört sayı– takip etmeli ve bu derginin şiir anlayışı ile kendi şiiri arasında bir kan bağı kurulup kurulamadığına bakmalıdır. Eğer bir kan uyuşmazlığı varsa başka dergiler takibe alınıp bu dergilerde şans denenebilir.

Ancak takip edilen dergiler şair adayımızın şiir anlayışının değişmesi/gelişmesi için de bir fırsattır.

Hayatı boyunca hece şiiri yazmış bir şair yeni toplumcu şiiri gördüğü zaman şiir anlayışını toptan bırakıp bu anlayışa angaje olabilir ya da kendi şiirini bu anlayışa adapte edip yepyeni bir şiir bileşimi yaratabilir. Elbette her özgün yenilik edebiyat ortamımızda sempati ile karşılanacaktır. Yenilik eğilimindeki genç şairin sivrilmesi, yazdıklarının itibarının artması da o ölçüde kolaylaşacaktır.

DERGİLER ARASI BİR KAST SİSTEMİ VAR MI?

Dergileri tanıma aşamasındaki genç şair adayının taşrada bulunması merkez dergi/taşra dergisi ayrımını bilmesine çoğu kez mani olmaktadır. Türk edebiyatında merkez dergi-taşra dergi ayrımı bazı katmanlara dayanmaktadır. Merkez dergiler olarak: Kitap-lık, Varlık, Sözcükler, Dergâh ve Hece dergilerini tanımlayabiliriz.

Merkez dergiler dağıtım ağları ve sahip oldukları gelenekle şiirin lokomotifi görevi gören ancak bu lokomotifin çarklarını yenilemekte çoğu kez zorlanan edebiyat ortamlarını ifade etmektedir.

Merkezin hemen yanında merkezin bir adım gerisinde duran dergilerse: Türk Edebiyatı, Muhit, Sincan İstasyonu, Şiirden, Edebiyat Ortamı, Yedi İklim, Dil ve Edebiyat, Türk Dili, Kurşun Kalem dergileridir. Kendisini merkezin tam karşısında konumlandıran merkezle savaşan ve merkezin statik yapısını kendi anlayışı doğrultusunda dönüştüren KANON 2010, Aşkar, Lacivert Öykü ve Şiir, İnsancıl, Karabatak, Üvercinka, Başka Dünyalar, Budak, Kurgan, Yeni Gelen, Olağan Şiir gibi dergilerse edebiyat dünyasındaki hareketliliğin ve yeniliğin patlama merkezleri olarak görülmektedir.

Taşra dergileri dediğimiz dağıtım ağları dar, sadık okurlara sahip ancak edebiyat dünyasındaki değiştirme ve dönüştürme gibi atılımlara uzak ancak bir okul görevi üstlenip şairin merkeze yürüdüğü yoldaki adımlarını sağlamlaştıran dergiler olarak da Şehir, Eliz Edebiyat, Şiiri Özlüyorum, Akatalpa, SarmalÇevrim, Mahalle Mektebi, Mavi Yeşil örnek gösterilebilir. Bu sınıflamayı aslında şiir yayımlatma zorluğunda bir piramit olarak da görebiliriz.

Şiir yayımlatma merkezden taşraya doğru gittikçe zorlaşacaktır. Ancak bu zorlu yolda azim, çalışkanlık, şiir ve hayata ilişkin bilginin artırılması yolundaki entelektüel çaba ve samimiyet genç şair adayının en büyük yardımcısı olacaktır.   

ŞAİRLERİ TANIMADAN TÜRK ŞİİRİNİ TANIYAMAYIZ

Şiir dergilerini ve onların konumlarını bilen şairin şiir dergilerinde yer bulan şiirlerin hangi anlayışla yazılmasını bilmesi gerektiğini yazımızın başında belirtmiştik. Ancak bu bilgi de şiirin doğru istikamette yol alabilmesi için tek başına yeterli bir kriter değildir.

Genç şair adayının dünya şiirini bilmesiyle birlikte Türk şiirinin birikimine de hâkim olması gerekir. Başlı başına bir şiir olan Orhun Yazıtları'ndan Dede Kokut Hikayelerine, Divan Şiirinden Yunus Emre'ye, Nazım Hikmet'ten Ahmed Arif'e, Necip Fazıl Kısakürek'e kadar şiirimizi bilmelidir.

Genç şair adayı bugün hayatta olan Sezai Karakoç, Ataol Behramoğlu, Hilmi Yavuz, Haydar Ergülen, Şükrü Erbaş, İsmet Özel gibi yaşayan önemli şairlerin şiirlerini elbette çok iyi derece bilmeli.

 Ancak bu şairler arasında dönüp dolaşmak da bir noktadan sonra genç şairin dimağının çölleşmesine ve yaratıcılığının körelmesine neden olabilir. Bu yüzden farklı kuşak ve eğilimdeki şairleri okuyarak farkı fark edebilecek bir şiir bilincine ulaşmak gerekir. Örneğin Tuğrul Tanyol, Abdülkadir Budak, Metin Cengiz, Akgün Akova, Sunay Akın, Gültekin Emre, İsmail Uyaroğlu, Hüseyin Ferhad, Osman Konuk, Ahmet Güntan, Seyyit Nezir, Melisa Gürpınar, Veysel Çolak gibi şairler bu çeşitliliğe katkı sağlayabilecek eski kuşak şairler olarak okunmalı.

Orta kuşak olarak tabir ettiğimiz Onur Caymaz, Şeref Bilsel, İbrahim Tenekeci, Enis Akın, Hakan Arslanbenzer, Mehmet Can Doğan, Hayriye Ünal, Altay Öktem, Hüseyin Akın, Ferruh Tunç, Osman Özbahçe, Ali Ayçil, Baki Ayhan T., Hakan Şarkdemir, Süleyman Çobanoğlu, Furkan Çalışkan, Zafer Acar, Mustafa Fırat, Cafer Keklikçi, Cevdet Karal, Ali Özgür Özkarcı, Seyyidhan Kömürcü, Bülent Parlak, Hüseyin Atlansoy gibi şairler ise şiirlerinin en olgun örneklerini veren kişiler olarak gözden kaçırılmamalılar.

Genç şair adayının takipte olmasında olmazsa olmaz dediğimiz kesim ise genç kuşak şairlerimizdir. Bu şairler Burak Ş. Çelik, Kaan Eminoğlu, Gökhan Ergür, Raşit Ulaş, Abdülhâlik Aker, Zeliha Cenkci, Oğulcan Kütük, Fatih Akça, Eray Sarıçam, Cengizhan Genç, Taner Sarıtaş, Yiğit Ergün, Emre Ay, Taner Sarıtaş, Yiğit Kerim Arslan, Fatih Memiş, Eda Fırat, Çağın Özbilgi, Aytaç Ars, Esra Sağlık, Onur Bayrak, Mert Mevlüt Gökçe, Eray Sarıçam ve Kaan Koç… şeklinde özetleyebiliriz.

PEKİ HEPSİNİ YAPTIM ARTIK DERGİLERE NASIL ŞİİR GÖNDERECEĞİM?

Türk şiiri hakkında muayyen bir fikre sahip olabilecek kadar şiir okuduktan sonra yazdığı şiir genç şair adayına en doğru pusula olacaktır. Bu pusulanın gösterdiği hedefe yönelen genç şair kısa bir öz geçmişi ve şiirinin olduğu "word" dosyasını takip ettiği ve şiir anlayışıyla bir kan uyuşmazlığı yaşamayacağına inandığı derginin mail adresine şiirlerinin dergilerinde yayımlanmasını istediğini söyleyen kısa bir gövde mesajı ile göndermelidir. Bundan sonrası şiirin niteliğine ve şair adayının şair olma yolundaki sebatına kalmıştır.

ŞAİR OLMAK ÇOK MASRAFLI BEN BU KADAR DERGİYİ ve ŞAİRİ TAKİP EDEMEM Kİ DİYENLER İÇİN PRATİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Şiir yazmaya başladığım zaman öğrenci olduğum için edebiyat dergilerini takip edebilmek büyük bir maddi zorluk olarak karşımda duruyordu. Bu noktada kapitalizmden bir nebze yardım alarak maddi zorlukların yarattığı engelleri bir bir aşmayı başardım. Bunda elbette bulunduğum şehrin de (Ankara) büyük bir avantaj sağladığını yadsıyamam.

Şehrimde bulunan büyük kitapçılara giderek oradaki edebiyat dergilerini saatlerce okur ve beğendiğim şiirlerin fotoğrafını çekerdim. Bu sayede Türk edebiyatına yön veren tartışmalardan, poetik hamlelerden ve yeni şiirlerden çok ekonomik bir şekilde haberdar olmaya başladım.

Daha sonrasında ise dergilerde şiir ve düz yazılarımın yayımlanmasıyla birlikte gerek telif gerek de o edebiyat yayınını takip etmem isteğiyle evime her ay onlarca ücretsiz dergi gelmeye başladı. Bu dergilerin hiçbirini kendim talep etmememe rağmen edebiyat dünyası kadirşinaslığını gösterip bana ve şiirime değer atfettiklerini göstermeye başladılar.

 Elbette bu bir anda olabilecek bir şey değil. Uzun okuma, yazma ve araştırma safhalarından geçip belli bir olgunluğa erişmek gerekiyor.

Büyük şehirlerde bulunmayanlar için bu kadar etkili olmasa da hiç yoktan iyidir dediğimiz bir yöntem de var. Bu yöntem de şiir yıllıkları takibi. Genç şair adayı şiir yıllığı nedir bilmeyebilir. Öncelikle onu açıklamak gerekir. (Şiir yıllıkları ile ilgili linkteki yazının okunmasını öneririm.
 http://www.turkiyenotlari.com/index.php/2019/11/19/90li-yillardan-itibaren-siir-yilliklari-ve-edebiyat-ortami-siir-yilligi-2019-uzerine-bir-inceleme/ )

Yıllıklar şiirimizin bir yıllık dökümü hakkında bilgi verir hazırlayan kişinin perspektifinden Türk şiirinin bir yıllık fotoğrafını okura yansıtmaya çalışır. Kimi zaman taraflı olmaları ve hazırlanan kişinin ideolojik tercihlerine göre şekillenmiş olsa da hiç yoktan iyidir denilerek bu yıllıkların okunması genç şair için iyi bir şiir eğitimi olacaktır. Bu sayede farklı dergilerden seçilmiş iyi şiirlerin, dizlerin ve nitelikli poetik metinlerin genç şair adayına ulaşımı kolaylaşmaktadır. Ancak genç şair adayı bu yıllıklarda ismini görmek için aceleci olmamalıdır.

KORKANIN ŞİİRİ OLMAZMIŞ!

Sadece şiirde değil toplumsal yaşamımızda da en büyük sorunlarımızdan birisi özgüven eksikliği. Bu eksikliğin elbette maddi ve manevi şartların insanların bilincinde yarattığı o büyük hasarın yarattığının farkındayım ancak şair olma iddiamız varsa. Şairlik adını verdiğimiz ve binlerce insanın ortak hayalindeki “algıları farklı çalışan üst insan” mertebesine ulaşmak istiyorsak özgüvenimizi çarçur eden olumsuzluklarla da mücadele etmemiz lazım. Mailimize cevap gelmediği zaman nedenini –elbette ahlaki ölçütleri göz önünde bulundurarak– sorabilmeliyiz.

Edebiyat dergilerinin etkinliklerine katılarak o derginin muhiti hakkında bir fikir edinebiliriz. Asla ama asla iletişimden korkmamalıyız. Edebiyatçılar her ne kadar iletişime kapalı insanlar olarak görünseler de özlerinde –büyük çoğunluğu– okura ve edebiyatçı adayına yardımcı olmaya çalışan insanlardır. Bir cevheri ortaya çıkarmak, ortaya çıkarken de işlemek edebiyatçının en büyük hazlarından biridir.

Bu yüzden ustalarla ve genç ustalarla iletişim kurmaktan çekinmeyin. Onlar da sizin geçtiğiniz yollardan geçti. Sizi en az sizin kadar anlayan şairler var, bunu aklınızdan çıkarmamanızı öneririm.

Kaan Eminoğlu
Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)