Gerçek Edebiyat

 Lilian, güzel, narin, hayat dolu bir genç kızdır. Ne var ki savaş yıllarının sefalet içine düşürdüğü bir aile yuvası içinde bakımsız biz şekilde büyütüldüğünden bünyesi zayıflar; genç yaşta verem hastalığına yakalanır. Bir dağ sanatoryumunda acizlik, hastalık kuruntuları, yalnızlık ve yaşama ümidiyle pençeleşirken talih onun karşısına otomobil yarışçısı Clearfayt'ı çıkarır. Clearfayt, sanatoryuma bir hasta arkadaşını ziyarete gelmiştir. Bu sırada Lilian'la tanışır. Hastahanenin sıkı disiplininden ve daima hasta muamelesi görmekten bıkan genç kız Clearfayt'la birlikte dağdaki gece klüplerine kaçamaklar yapar, Çevresindeki insanlar içinde bir tek Clearfayt ona hasta muamelesi yapmamaktadır. Bu, genç kızın dikkatini çeker ve hoşuna gider. İçinde buradan, kendisi gibi hasta olan dostu Boskof'tan kaçmak arzusu uyanır. Tanrının kendisine bahşettiği günleri sıhhatli insanlar gibi yaşamak ister. Clearfayt, onun bu arzusunu yerine getirir ve genç kızı otomobiliyle Paris'e götürür.

Kuvvetli bir yaşama tutkusu ve heyecanı içinde olan Lilian, dağlardan uzaklaştıkça ferahlık duyar. Paris'te bir otelde yerleşir. Vasisi olan amcasından babasının kendisine bıraktığı parayı ister. Elde ettiği paraları bir moda evine yatırır, değişik elbiseler ve tuvaletler alır; bunları, oteldeki odasında bir çocuk heyecanıyla giyer çıkarır, durur. Bu arada sık sik Clearfayf'la buluşur. Genç kızın kuvvetli yaşama tutkusu Clearfayt'ın hoşuna gitmektedir. Lilian'ı büyük bir aşkla sever ve onunla evlenmek ister. Ömrünün sayılı günlerini özgürlük içinde geçirmek isteyen Lilian, evlilik bağı kurmaya yanaşmaz. Bu arada Clearfayt bir otomobil yarışında ölür. Dünya, Lilian'ın başına yıkılır. Kendi ölümünün yakınlığını hissettiği bir sırada sıhhatli, neşeli, canlı Clearfayt'ın birdenbire ölüvermesi, genç kızda bir şok tesiri yapar. Bu üzüntüyle hastalığı ilerler. Yine sanatoryuma dönmek ister. İstasyonda Boskof'la karşılaşır. Genç kız ümitsizlik ve ızdırap içinde sanatoryuma döner ve kısa bir süre sonra ölür. Ölümü sırasında yüzündeki aydınlık ifadeden genç kızın kısa hayatını mutlu bir şekilde geçirdiği anlaşılır.

ERİCH MARİA REMARK KİMDİR?

 Osnabrück'te Katolik bir ailenin içinde doğdu.Babası Peter Remark bir basımevi ustasıydı.Osnabrück arşivlerinde bulunan nüfus kayıtlarına göre 17. yüzyılda ihtilalde katoliklere yapılan baskılar yüzünden Fransa'dan göç etmişlerdi.Önceleri Remarque olan soyisimleri Alman imlasına göre Remark olmuştu.Bir süre Münster Üniversitesi'nde öğrenim gördü ama 18 yaşında birçok kez yara aldığı I. Dünya Savaşı'na katılmak zorunda kaldı. Savaştan sonra öğretmenlik, taşçılık ve Berlin'de bir tekerlek firması için test sürücülüğü yaptı.

1929'da, Remarque'nin savaşın mutlak kötülüğünü 19 yaşındaki bir askerin gözünden anlattığı, en ünlü eseri, Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Im Westen nichts Neues) yayımlandı. Bu kitabın ardından savaş zamanı ve sonrasını yalın ve duygusal bir dille gerçekçi bir şekilde anlattığı, edebi ve teknik açıdan daha olgun başka eserleri de yayımlansa da bunların hiçbirisi ilk kitabının yakaladığı başarıyı yakalayamadı. Remarque, ne kadar bu durumdan rahatsız olsa da hayatı boyunca Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok kitabının yazarı olarak kaldı. 

1931'de İsviçre'ye yerleşti. 1933'te, Naziler eserlerini yaktılar ve yasakladılar. 1938'de Alman vatandaşlığından çıkarıldı ve 1939'da Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti. Almanya'da kalan kız kardeşi Elfriede Scholz, Nazi karşıtı propaganda yapmak suçu gerekçesiyle tutuklandı ve kısa bir yargı sürecinin ardından idam edildi. Hollywood'da tanıştığı Paulette Goddard ile 1958 yılında evlendi. 

72 yaşında Locarno, İsviçre'deki Sant Agnese kliniğinde uzun bir süredir muzdarip olduğu anevrizmadan kaynaklı rahatsızlığı nedeniyle öldü. 

Erich Maria Remarque'ın Eserleri

Gercekedebiyat.com