HANGİ ÇAĞLIYIZ EFENDİM

Bu koskocaman boşluk

Kimin boşluğu efendim

Basa basa korku doldurulmuş

Haydi kölem gidiyoruz buradan

Atıma bindir beni

Kırbacımı ver elime

Kırbacınız yok efendim

 

Kim bu geçen soysuzlar

Selamsız sabahsız başları gökte

Kullarınız efendim

Haydi kölem gidiyoruz burdan

Sırtına bindir beni

Kırbacımı ver elime

Haydi kölem geç kalıyoruz

Köleniz yok efendim

 

Kuşlardan göre göre

Kullarınız da öğrendi uçmayı

Sonra en dalgın zincir

Kölenin zinciridir efendim

Hem dalgın hem yumuşak

Otuz iki dişimi çekseniz de

Gene yerim zincirimi

Hangi çağlıyız efendim

 

Haydi atım kaçıyoruz burdan

Sevgilime götür beni

Atınız öldü efendim

Başucunda kişniyor sesi

Şurda bekleyin isterseniz

Sevgiliniz belki gelir

Cebinizde durmuş bir saat

Göğsünüzde kart bir gül

Şurda durun bekleyin efendim

 

Daha neler efendim

Bunu da mı görecektik

Anadolu’da bir alıç ağacı

Mayın döşemiş tomurcuklarına

De haydi gelin erkekseniz

Eskisi gibi çöğdüre çöğdüre

İşeyin gölgesine efendim

(Sayı:4, Temmuz 1977, s.14)

 

 

BAYRAM GÖRÜŞMELERİ

 

Bilmezsiniz

Ben sizin Cafer eniştenizim

Hiç kimseyle evlenmeden

Enişteniz olduğumu

Nerden bilecektiniz

Çocuktunuz o çağlarda

Şimdi de çocuksunuz

Ne bileceksiniz

 

Ağzımla söylüyorum

Ben sizin Cafer eniştenizim

Çocukken futbol oynardık

Aynı takımdaydık kiminizle

Bütün gün kovalardık çaput topu

Ana avrat söverdik birbirimize

Yensek de yenilsek de

Her maçtan sonra ağlardık

Şimdi gene öyleyim ben

Bakmayın güldüğüme

 

Unutmayın olur mu

Ağzımla istiyorum bunu sizden

Ben sizin Cafer eniştenizim

Ufak tefek kusurlarım varmış

Varsa da yoksa da inanmayın

Birbirinden yakarım sigarayı

Sesim soluğum kurum

Taşım toprağım alkol kokarmış

 

Hem inanın hem inanmayın

Bir yerlere gidin yarın sabah

Gerekirse birkaç gün dönmeyin

Bana selam salın uzaktan

Alsam da almasam da salın

Hangi denizde boğuldum ben

Ne bileceksiniz

Mavi bir su yapmışlar

İçine tuz atmışlar

Deniz gibi görünür uzaktan

Aman ha yaklaşmayın

 

Yeşil bir su yapmışlar

İçine kuş atmışlar

Bahar gibi görünür uzaktan

Aman ha inanmayın

Ev ekmek çocuk avrat

Kaçımız sağ kaçımız ölü

Hangi türküler sevilir bizde

Ben hangi dağda vuruldum

Ne bileceksiniz

Ama biliyormuş gibi yapın

Ben sizin Cafer eniştenizim

Aman ha aman unutmayın

 

Bunu saymam gene buyurun

Ay ne cici kız bu böyle

 

ALİYÜCE KİMDİR? ALİ YÜCE'NİN HAYATI

(1928-2015), Hatay’ın Yayladağ ilçesine bağlı Hisarcık köyünde doğdu. On sekiz yaşına kadar çiftçilik yaptı. Düziçi Köy enstitüsünü bitirdi, bir süre ilkokul öğretmenliği yaptı. Daha sonra dışarıdan sınavlara girerek Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümünü bitirdi. Çeşitli liselerde İngilizce öğretmenliği yaptı. 1977’de emekliye ayrıldı, Ankara’ya yerleşti. İlk şiirleri Salkım dergisinde çıktı. Daha sonra şiirleri Yücel, Yeditepe, Pazar Postası, Demet, İmece, Şölen, Türk Dili, Damar, Çağdaş Türk Dili gibi dergilerde yayınlandı. “Şeytanistan” romanıyla 1975 Milliyet Gazetesi Roman Yarışmasında Birincilik Ödülü, “Halk Çağı” kitabıyla 1980 Nevzat Üstün, 1982 Yeditepe, 1982 Türk Dil Kurumu şiir ödüllerini; “Şiir Sıcağı”yla da 1985 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülünü kazandı. 1994 yılında Akdeniz Şiir Ödülünü (İtalya) aldı. Bu ödülleri Damar dergisi 1997 Emeğe Saygı Ödülü, 1998 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü Altın Madalya izledi. 16 kitabı olan şair, genellikle yaşadığı çevreyi, toplumsal sorunları yansıtan, yer yer taşlamaya yönelen, yergi ve eleştirinin ağır bastığı toplumcu şiirleriyle tanınıyor.

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)