Güray Öz'den Tuğrul Tanyol'a yanıt
2022 Yunus Nadi Ödülleri şiir ödülünün iki şair arasında paylaşılması tartışma yarattı. Tuğrul Tanyol ve Güray Öz arasında bölünen ödülü, Tuğrul Tanyol, sayfalarımızda yaptığı açıklamayla bu bölünme nedeniyle reddettiğini açıkladı.
2022 Yunus Nadi Şiir Ödülü dalında Ataol Behramoğlu, Doğan Hızlan, Turgay Fişekçi, Eray Canberk ve Hüseyin Yurttaş’tan oluşan seçici kurul, ödülü Tuğrul Tanyol’un “Gidilmemiş Bir Yol” ve Güray Öz’ün “Dinleyin Size Bir Şey Söylüyorum” kitapları arasında paylaştırdı. Tuğrul Tanyol, ödülü iki kişi arasında paylaştırılması nedeniyle reddettiğini 'Bir ödülü neden reddettim' başlıklı sitemizde yayınlanan bir yazıyla açıklamıştı. Bu açıklamaya karşı, sitemizin şairi de olan Güray Öz, facebook hesabından yanıt verdi. Güray Öz'ün yanıtı şöyle: KISA BİR AÇIKLAMA / Güray Öz Değerli şair Tuğrul Tanyol’un Yunus Nadi ödülü ve benim şairliğim üzerine ilginç değerlendirmesini okudum. Ödüller konusuna girmek istemem. Ama benim şairliğim konusunda bir iki kelimeye okurlar herhalde dayanabilirler. Önce Tuğrul Tanyol’un sözlerini aktarmam gerekiyor. Şöyledir: “Yunus Nadi adının taşıdığı değer ve önce yazarı, sonra da okuru olan babam nedeniyle Cumhuriyet gazetesi bende hep ayrıcalıklı bir yere sahip olmuştur. Ne var ki konuşmanın ilerleyen bölümlerinde telefondaki ses bir kişinin daha ödüle değer görüldüğünü söylüyordu. Benim, “mansiyon mu?” soruma tedirginlikle söylenen hayır yanıtını alınca, ödülün paylaştırılıp paylaştırılmadığını sordum. Verilen kararın karşı tarafta da bir rahatsızlığa neden olduğunu sezdiren bir ses tonu Güray Öz ile paylaştığımı belirtti. Kendisine bu adı şair olarak hiç duymadığımı ve durumdan hoşnut olmadığımı belirttim. Önce genç, bilmediğim bir şair mi diye düşündüm. Yaptığım kısa bir internet araması ile adı geçen kişinin genç olmayıp, benden de yaşlı olduğunu gördüm. Nasıl olmuştu da bu kadar önemli bir şairin adını bugüne dek duymamıştım. İnternet ortamındaki birkaç şiirini okuyunca bu adı neden duymamış olduğumu daha iyi anladım. Adı geçen kişi saygın bir gazeteci olmasına rağmen bir şair değildi. Şiire heves eden ama bu hevesi sonlandıramamış biri olmalıydı.” Önemli bir şair olma iddiasında hiç olmadım. Ama Tuğrul Bey araştırmasını iyi yapmamış. İlk şiirlerim, 1965 olmalı, Halil İbrahim Bahar’ın Soyut dergisinde onun özendirmesiyle yer aldı. Sonra da hep yazdım. Şimdi ödül alan kitabım ikinci şiir kitabımdır. İlki “Kurumuş Gül Ağacı” değerli yazar ve yayıncı Remzi İnanç’ın Toplum Yayınevi’nce basıldı. Aslında beğenilir ya da beğenilmez yalnızca şiir yazmıyorum. Denemelerim “Hâlâ Şafakta Geliyorlar Angela” Ayrıntı yayınlarınca, “Salı Sabaha Karşı” Günizi yayıncılık tarafından yayımlandı. “Kuşların Kanat sesleri” adlı bir de romanım var. Yazmayı sürdürüyorum. Yazılarımı okuyanlar şiirsel bir tını bulduklarını söylerler. Babası nedeniyle Tuğrul Bey’de ayrıcalıklı bir yeri olan Cumhuriyet gazetesinde yıllarca yazı işleri müdürlüğü, okur temsilciliği ve yazarlık yaptım. Cumhuriyet’te kimilerinin tanıklıkları nedeniyle, yazar ve yönetici arkadaşlarımla birlikte şiirlerimde önemli bir yer tutan Silivri tutukevinde bir süre kaldım. Bunları ne kadar önemli bir insan ya da şair olduğumu kanıtlamak için yazmıyorum. Değilim. Peki neden yazıyorum? Çünkü insanların yaşamı, bakma değil görme yeteneği, aydın faaliyeti yazdıklarına yansır. Tuğrul Bey’den yaşça biraz büyük olsam da doğrusu onun şairliği üzerine iddialı ve yüksek perdeden konuşma hakkını kendimde bulmam. Tuğrul Bey bulmuş; benim bildiğim, şairler kimi ayrıksı örnekler bir yana nobran olmazlar. Kendilerini dev aynasında görmezler. Tuğrul Bey benim şair olmadığıma karar vermiş. Ama tersini düşünenler de var. Benim şiir anlayışım değerli şairden biraz farklı. Gizini içinde saklayan toplumcu şiir bana yakındır. Başarıp başaramamak ayrı konu. Şiire hep heves ettim, hevesten öteye geçtiğimi okuyanlar söylüyor, ama daha sonlandırmadım. Beni tanıyanlar ne kadar sakin bir insan olduğumu hep söylerler. Zaten bu kısa notu da Tuğrul Bey’in pek nazik olduğunu söyleyemeyeceğim açıklamasına öfkeli bir yanıt olsun diye yazmadım. Değmez çünkü… Okuyanlara selamlar… //::Güray Öz sayfasından, 26 Ekim 2022 Tuğrul Tanyol'sa bu yanıta kısa bir facebook notuyla yanıt vererek bu olaydan üzüldüğünü ve utandığını belirtti. Güray Öz bir açıklama yapmış. En baştan Güray beyi kırma korkusunu içimde saklayarak duruma itiraz ettim. Nazik açıklamasından da biraz utanmadım dersem yalan olur. Kendisinden, onun şair olmadığını belirten sözlerim için olmasa bile kırıcı davranışım için özür dilerim. Şöyle bitirmiş: "Tuğrul Bey’den yaşça biraz büyük olsam da doğrusu onun şairliği üzerine iddialı ve yüksek perdeden konuşma hakkını kendimde bulmam. Tuğrul Bey bulmuş; benim bildiğim, şairler kimi ayrıksı örnekler bir yana nobran olmazlar. Kendilerini dev aynasında görmezler. Tuğrul Bey benim şair olmadığıma karar vermiş. Ama tersini düşünenler de var. Benim şiir anlayışım değerli şairden biraz farklı. Gizini içinde saklayan toplumcu şiir bana yakındır. Başarıp başaramamak ayrı konu. Şiire hep heves ettim, hevesten öteye geçtiğimi okuyanlar söylüyor, ama daha sonlandırmadım. Beni tanıyanlar ne kadar sakin bir insan olduğumu hep söylerler. Zaten bu kısa notu da Tuğrul Bey’in pek nazik olduğunu söyleyemeyeceğim açıklamasına öfkeli bir yanıt olsun diye yazmadım. Değmez çünkü… Okuyanlara selamlar… Güray Öz" Ödülünüz hayırlı olsun. Bunu içtenlikle belirtiyorum. Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR