Son Dakika



ÇOK BOYUTLU BİR GECE NOTLARI

Ağlatan bir mutluluktu gece

Coşkudan mı suskudan mı bilmem

Türküler yayılırken yaşamın göğsüne

İnce ince

Sessizce

Yüreğin sularında şiir ve resim

Geceyi yırtarak sevişiyordu gizlice

 

Yağmurla yıkanan çiçekler adına

Pembeler beyazlar ve morlar adına

Bir türkü

Bir türkü daha

Bu gece yaşamak

Dağları çıldırtan bir uzun hava

Varsın

Yağmuru doldursun koynuna karanlık

Gün batarken ufukta

Vangogh lekesiz bir güneşti duvarda

 

Acı bir kahkahaydı sessizlik

Aşktan mı kavgadan mı bilmem

Dışarıda bahar gecesi ve leylak

Dışarıda konuşmak yasak

Oysa çok boyutlu bir dergâhta

Alabildiğine bağırmaktı susmak

Ve betonu toprak gibi avuçlayıp

Tohum tohum patlamaktı yaşamak

(Sayı:66, Eylül 1982, s.16)

SESSİZLİK SANCISI

Susmak gül açmaz bu yarada

Sıcak bulutlara sevinmez toprak

Açar bağrını gerdek yağmurlarına

Döllenir tohum

Kabarır su

Çoğalır ırmak

Güneşle sevişen bu toprak

Sanki hep yas mı doğuracak

 

Donmuş gözlerde konuşuyor yaşam

Sevmek yük mü oldu yüreklere

Kim getirecek bu geciken sabahı

Bu türküler dolu şafağı kim

Kime sorarım bu sır vakti bunları

Kime anlatırım kime

Kapkara bir ölüm sinsiliği

Kuşatmak isterken bunca güzelliği

Şehvetle yürüyen bir karınca

Yırtmaya yetmez mi bu sessizliği

 

Bütün yüzler bir mezarlık akşamı

Ağaçlar sessiz

Sokaklar sessizlik sancısı

Susmak gül açmaz bu sancıda

Birtanem

Karartma gönlümüzün lambasını

Yaşam bazen ağıt

Bazen türküdür derler

Bin soru şimşeği çakarken beyninde

Bir ünlem kuşkusu bile

Sakın ha düşmesin yüreğine

 

Sıcak zamanlara uçan kuşlar

Sessizliğin damarlarını koparıyorlar

Kan bağırıyor kanatlarında

Susmak gül açmıyor bu kanda

Açlık var gülüm açlık var ortada

(Sayı:63, Haziran 1982, s.34)

 

BİR NEHİR ACI

Çığlıklar belki susar diye içimizde

Güneşin ordularıyla girdik deniz kalelerine

Mutluluğu sorduk yüzyıllara

Aşkı ve umudu sorduk

Ağlayıp sustu bütün tanrılar

Ne tarih konuştu bizimle

Ne de zaman bilgesi kıyılar

Bir hüzün çöktü sevda güllerine

Gün bitti çaresiz

Ay sustu gece boyunca

Belki güler diye yaşamın yüzü

Bakıp durduk mavinin en güzellerine

Bir damla sevinç ararken

Bir nehir acı koyduk suların ellerine

(Sayı:69, Aralık 1982, s.17)

 

GÜN DOĞMADAN

Ölümü gelin getirdiler evimize

İncecik tüller giyindi gözyaşı

Ay dolandı düştü yere ay oğul

Gün doğmadan

Bizde günlük yaşama dönüştü kan

 

Denizlere ulaşmadan kuruyan

Irmaklar ağlatır artık beni

Birden bir çığlık kopar uzaklardan

Coşkun pınarlar kurşunlanır içimde

Kıyılar kucak açar

Dereler kanatlanıp uçar çığlıklara

Susar yine bir mutluluk

İnce bir sızı dolaşır mavilerde

Irmak mı desem çocuk mu desem

Yoksa çiçek mi

Gün doğmadan

Sular ağlaya ağlaya boğulurken çöllerde

Çatlar dudaklarım

Yüreğim can çekişir susuz göllerde

(Sayı:70, Ocak 1983, s.20)

 

SONBAHARDAN SONRA ANKARA'DA KUŞ MİTİNGİ

Sonbahardan sonra ağaçlar

Hep duman açar Ankara’da

Saksılarda yeşil bir yalnızlık

Uzayıp gider ev tutsaklığında

Kış boyu rüzgârsız ve çiçeksiz

Ne gün kalır güneşin yüreğinde

Ne şafak ne sabah

Kapkara bir sabır olur yaşam

Kar altında dilsiz ve sessiz

Bir tohum gibi bekler baharı

Taş üstünde topraksız ve çaresiz

 

Sonbahardan sonra Ankara’ya dair

Hep aynı sözler söylenir

Ama yağmur

Yine utanır yağarken

Kar yine yağmadan kirlenir

 

Sonbahardan sonra Ankara’da

Yalnızca kuşların isyanı vardır

Bakarsınız bir akşamüstü

Bütün ağaçlar kuş açmıştır

Ve gökyüzü meydanında

Kuş dilinde bir miting başlamıştır

 

Bir çığlıktır artık yaşanan

Sözcükler yetmez anlatmaya

Notalar fırçalar susar

Çünkü mitingden sonra kuşlar

Kırıp kanatlarını

Ankara’ya ölüm bırakırlar

(Türkiye Yazıları, Sayı:71, Şubat 1983, s.33)

 

Adnan Yücel (1953-2002)

1953’te Elazığ’ın Dilek köyünde doğdu. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’nde “Şiirimizde Garip Hareketi” üzerine master yaptı. Ankara değişik liselerde öğretmenlik yaptı. 1987’da Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne Türk dili öğretim görevlisi olarak atandı. İlk şiiri “Ter Şiirleri” adıyla Yeni Adımlar dergisinde yayınlandı. Şiir ve yazıları Yapıt, Petek, Yeni Olgu, Somut, Türkiye Yazıları, Yazko Edebiyat, Anadolu Ekini, Dönemeç, Artı Oluşum, Edebiyat 81, Evrensel Kültür, Söylem, Sanat Emeği gibi dergilerde ve bazı gazetelerde yayınlandı. Bazı şiirleri Holandaca'ya çevrildi. 24 Temmuz 2002’de öldü. Eserleri Şöyle: Kavgalara Sözlenen Sevda (1979), Soframda Kaval Sesi (1982), Bir Özlem Bir Türkü (1983), Acıya Kurşun İşlemez (1985), Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek (1986), Rüzgârla Bir (1989), Ateşin ve Güneşin Çocukları (1991), Çukurova Çeşitlemesi (1993), Sular Tanıktır Aşkımıza (1998), Karacaoğlan, Yaşamı, Sanatı, Kişiliği ve Şiirleri (Araştırma, 1993).

Adnan Yücel
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)