Çok boyutlu bir gece notları / Adnan Yücel
Selim Esen'in hazırladığı Türkiye Yazıları Dergisi Şiir Antolojisi'nden harf sırasına göre yayınladığımız şairlerden Adnan Azar'ın 'Bir Adıyaman Şiiri' ve 'Şafak Saati' adlı şiirini yayınlıyoruz.
ÇOK BOYUTLU BİR GECE NOTLARI Ağlatan bir mutluluktu gece Coşkudan mı suskudan mı bilmem Türküler yayılırken yaşamın göğsüne İnce ince Sessizce Yüreğin sularında şiir ve resim Geceyi yırtarak sevişiyordu gizlice Yağmurla yıkanan çiçekler adına Pembeler beyazlar ve morlar adına Bir türkü Bir türkü daha Bu gece yaşamak Dağları çıldırtan bir uzun hava Varsın Yağmuru doldursun koynuna karanlık Gün batarken ufukta Vangogh lekesiz bir güneşti duvarda Acı bir kahkahaydı sessizlik Aşktan mı kavgadan mı bilmem Dışarıda bahar gecesi ve leylak Dışarıda konuşmak yasak Oysa çok boyutlu bir dergâhta Alabildiğine bağırmaktı susmak Ve betonu toprak gibi avuçlayıp Tohum tohum patlamaktı yaşamak (Sayı:66, Eylül 1982, s.16) SESSİZLİK SANCISI Susmak gül açmaz bu yarada Sıcak bulutlara sevinmez toprak Açar bağrını gerdek yağmurlarına Döllenir tohum Kabarır su Çoğalır ırmak Güneşle sevişen bu toprak Sanki hep yas mı doğuracak Donmuş gözlerde konuşuyor yaşam Sevmek yük mü oldu yüreklere Kim getirecek bu geciken sabahı Bu türküler dolu şafağı kim Kime sorarım bu sır vakti bunları Kime anlatırım kime Kapkara bir ölüm sinsiliği Kuşatmak isterken bunca güzelliği Şehvetle yürüyen bir karınca Yırtmaya yetmez mi bu sessizliği Bütün yüzler bir mezarlık akşamı Ağaçlar sessiz Sokaklar sessizlik sancısı Susmak gül açmaz bu sancıda Birtanem Karartma gönlümüzün lambasını Yaşam bazen ağıt Bazen türküdür derler Bin soru şimşeği çakarken beyninde Bir ünlem kuşkusu bile Sakın ha düşmesin yüreğine Sıcak zamanlara uçan kuşlar Sessizliğin damarlarını koparıyorlar Kan bağırıyor kanatlarında Susmak gül açmıyor bu kanda Açlık var gülüm açlık var ortada (Sayı:63, Haziran 1982, s.34) BİR NEHİR ACI Çığlıklar belki susar diye içimizde Güneşin ordularıyla girdik deniz kalelerine Mutluluğu sorduk yüzyıllara Aşkı ve umudu sorduk Ağlayıp sustu bütün tanrılar Ne tarih konuştu bizimle Ne de zaman bilgesi kıyılar Bir hüzün çöktü sevda güllerine Gün bitti çaresiz Ay sustu gece boyunca Belki güler diye yaşamın yüzü Bakıp durduk mavinin en güzellerine Bir damla sevinç ararken Bir nehir acı koyduk suların ellerine (Sayı:69, Aralık 1982, s.17) GÜN DOĞMADAN Ölümü gelin getirdiler evimize İncecik tüller giyindi gözyaşı Ay dolandı düştü yere ay oğul Gün doğmadan Bizde günlük yaşama dönüştü kan Denizlere ulaşmadan kuruyan Irmaklar ağlatır artık beni Birden bir çığlık kopar uzaklardan Coşkun pınarlar kurşunlanır içimde Kıyılar kucak açar Dereler kanatlanıp uçar çığlıklara Susar yine bir mutluluk İnce bir sızı dolaşır mavilerde Irmak mı desem çocuk mu desem Yoksa çiçek mi Gün doğmadan Sular ağlaya ağlaya boğulurken çöllerde Çatlar dudaklarım Yüreğim can çekişir susuz göllerde (Sayı:70, Ocak 1983, s.20) SONBAHARDAN SONRA ANKARA'DA KUŞ MİTİNGİ Sonbahardan sonra ağaçlar Hep duman açar Ankara’da Saksılarda yeşil bir yalnızlık Uzayıp gider ev tutsaklığında Kış boyu rüzgârsız ve çiçeksiz Ne gün kalır güneşin yüreğinde Ne şafak ne sabah Kapkara bir sabır olur yaşam Kar altında dilsiz ve sessiz Bir tohum gibi bekler baharı Taş üstünde topraksız ve çaresiz Sonbahardan sonra Ankara’ya dair Hep aynı sözler söylenir Ama yağmur Yine utanır yağarken Kar yine yağmadan kirlenir Sonbahardan sonra Ankara’da Yalnızca kuşların isyanı vardır Bakarsınız bir akşamüstü Bütün ağaçlar kuş açmıştır Ve gökyüzü meydanında Kuş dilinde bir miting başlamıştır Bir çığlıktır artık yaşanan Sözcükler yetmez anlatmaya Notalar fırçalar susar Çünkü mitingden sonra kuşlar Kırıp kanatlarını Ankara’ya ölüm bırakırlar (Türkiye Yazıları, Sayı:71, Şubat 1983, s.33) Adnan Yücel (1953-2002) 1953’te Elazığ’ın Dilek köyünde doğdu. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’nde “Şiirimizde Garip Hareketi” üzerine master yaptı. Ankara değişik liselerde öğretmenlik yaptı. 1987’da Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne Türk dili öğretim görevlisi olarak atandı. İlk şiiri “Ter Şiirleri” adıyla Yeni Adımlar dergisinde yayınlandı. Şiir ve yazıları Yapıt, Petek, Yeni Olgu, Somut, Türkiye Yazıları, Yazko Edebiyat, Anadolu Ekini, Dönemeç, Artı Oluşum, Edebiyat 81, Evrensel Kültür, Söylem, Sanat Emeği gibi dergilerde ve bazı gazetelerde yayınlandı. Bazı şiirleri Holandaca'ya çevrildi. 24 Temmuz 2002’de öldü. Eserleri Şöyle: Kavgalara Sözlenen Sevda (1979), Soframda Kaval Sesi (1982), Bir Özlem Bir Türkü (1983), Acıya Kurşun İşlemez (1985), Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek (1986), Rüzgârla Bir (1989), Ateşin ve Güneşin Çocukları (1991), Çukurova Çeşitlemesi (1993), Sular Tanıktır Aşkımıza (1998), Karacaoğlan, Yaşamı, Sanatı, Kişiliği ve Şiirleri (Araştırma, 1993). Adnan Yücel
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR