Yıllardır bilirim, tanırım adını bilmediğim, gövdesi kalın bu ağacı. Makyajlı teyzeler bu ağacı çevreleyen küçük toprak parçasını artık yemeklerle çevrelerler; kedileri, köpekleri doyurmak, biraz da güne anlam katmak için. Atkuyruklu adam yaşlanma yolunda ama saçları kapkara. Ağacın gövdesine eğiliyor. Tavuk artıklarında kalmış etleri sıyırıyor dişleriyle.

İnsanların iki gün ekmeksiz, susuz kaldığını düşünüyorum o an. Çöpleri karıştırdığını, ağladığını düşünüyorum. Sonra denize bakan apartmanlara, sokaklara bakıyorum. Hepsi zengin evler. Buzdolapları şarküteri gibidir bu evlerin.

Binlerce ev ve bu evlerin karşısında, kediler temizlesin diye bırakılan tavukları temizleyen at kuyruklu, kupkuru bir adam.

Bu ilkyardımlık bir durum, diyorum. İlla kaza mı olmalı, kan mı akmalı? Bu ağacın altında bir ölüm tehlikesi yok mu yani?

Yavru bir kedi miyavlayarak yaklaşıyor atkuyrukluya. Adam, kedinin başını okşuyor gülümseyerek. Çekiliyor usulca. Kedicik tavuk artıklarını kokluyor.

Erdinç Gültekin
Gercekedebiyat.com

 

 

 

 

 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)