Son Dakika

selim-esen-cihatbaban-yen-1112024130315.jpg


14 Mayıs 1950 seçimleri ile başlayıp, 27 Mayıs 1960 darbesiyle son bulan yıllar… 

1950’de “Tek Parti” egemenliğine ezici bir çoğunlukla son veren Demokrat Parti (DP), özellikle 1954 sonrası artık DP değildi. İktidarında yalnızca muhalefet partilerine, basına, yargı ve üniversite mensuplarına yönelik baskıcı tavrı değil, seçim sonrası Kırşehir’in ilçe yapılması, Malatya’nın bölünerek Adıyaman ilinin kurulması, İbrahim Cüceoğlu, Cemal Sağlam ve Hüseyin Cahit Yalçın gibi dönemin tanınmış yazarlarının hapse atılmaları yaşanmıştı. CHP milletvekilleri Sırrı Atalay, İbrahim Us, Osman Alışıroğlu ve Kamil Kırıkoğlu’nun dokunulmazlıklarının kaldırılması, hükümetin manevi şahsiyeti aleyhine yayın yapan gazetecilerin bu iddialarını ispat etme hakkını savunan DP milletvekillerinin ihraç edilmek üzere disiplin kuruluna sevkleri de bir anlamda kamu düzeninin sinir uçlarıyla oynanması anlamını taşıyordu. 

Türk halkı, iktidarın 27 Mayıs’a yol açacak uygulamalarını ya da başka bir deyişle, DP’nin “Yokuş Aşağı” gidişini başta başkent gazetelerinden izliyorlardı. Ankara gazetelerinin İstanbul gazeteleriyle rekabet edecek halleri yoktu, ama İstanbul gazeteleri de Ankara’da ancak bir gün sonra okunabildiği için, haberleri günü gününe okumak isteyenlerin bir Ankara gazetesini izlemeleri gerekiyordu. 

Ankara’da iki kuvvetli rakip vardı: Birisi CHP sözcüsü Ulus, diğeri de DP sözcüsü Zafer’di. 

1955’te “İspat Hakkı” tartışmalarında DP’den ayrılan 19 arkadaşının tarafında yer alan, Cihad Baban bu grubun düşüncelerini duyuracak bir gazete arayışındaydı. Gazete Ankara merkezli olacak, “parti gazetesi” havasını taşımayacak, diğer gazetelerden daha fazla okura Büro Sanayi Caddesi 36/a’daki apartman katıydı. Depo ve matbaa için de zemin ve bodrum katları tutulmuştu. Makineler gelmiş, kurulumu tamamlanmıştı. Gazetenin yazı işleri müdürü (şimdi genel yayın müdürü) Cihad Baban, İstihbarat şefliğini o sıralarda Almanya’dan yeni dönmüş olan Altan Öymen’e önerdi. Kadro Ankaralı gazetecilerden kuruldu: Erdoğan Tokatlı, Levent Esmer, Behiç Ekşi, Mustafa Özkan, Selçuk Altan gibi genç muhabirler görev aldılar. Aydın Köker ve Beyhan Cenkçi Türcüman’dan ayrılarak yazı işlerine katıldılar. Daha sonra Zafer’den Mehmet Ali Kışlalı’da katıldı kadroya. Başyazar Cihad Baban’dı. Dış politika yazarı genç kalemlerden Coşkun Kırca’ydı. Muammer Aksoy devamlı yazarlar arasındaydı.  

 

Yeni Gün, Hürriyet Partililerin sahipliği altında çıkıyordu. İktidarın eleştirilecek yanlarını vurgulayacaktı. Ama nasıl olacaktı! 

Gazeteci, yazar, milletvekili ve bakan sıfatlarını taşıyan başyazar Cihad Baban’ın, bağımsız milletvekilliği ile başlayan siyasal serüveni DP, Hürriyet Partisi ve CHP’li olarak devam etmişti. Başlangıçta CHP iktidarına ve uygulamalarına karşı bir tutum içinde olmuştu. Sonradan DP ile ters düşünce Hürriyet Partisi saflarına geçmişti. Hürriyet Partisi’nde bu defa DP iktidarı ve uygulamalarına muhalefet etmişti. 

Umulan olmadı… 

Yeni Gün, çok kısa bir sürede Ankara’nın çok okunan güzel bir gazetesi olmayı başardı. Ama başı da dertten hiç kurtulmadı. 

O sırada Demokrat Partili Ankara Belediye Başkanı Orhan Eren hemen her gün bir tekzip gönderiyordu gazeteye… Yeni Gün Ankara şehrinin haberlerine ağırlık vermeye çalışsa da Belediye Başkanı hoşuna gitmeyen haberi hemen tekzip ediyordu. Savcılığa gönderdiği metni savcı hemen onaylıyor, gazeteye gönderiyordu. Gazete de onu en geç iki gün içinde yayınlamak zorunda kalıyordu. Mesela şehirde su sıkıntısı olduğundan söz eden bir haber yapılıyor, “Evdeki musluklardan su akmıyor” deniliyor, halkın çeşme başında çekilmiş fotoğrafları yayınlanıyordu. Ardından belediyenin “Şehirde su var” tekzibi geliyordu. Halkın suyunu çeşmelerden aldığını gösteren fotoğrafın altına “İşte musluklardan su akıyor” yazılıp gönderiliyordu. Gazete yayınlamak zorunda kalıyordu. 

Öyle hale gelmişti ki… 

 

Yeni Gün’ün birinci sayfası tekzip haberlerle doluyor, başka haberlere yer kalmıyordu. İşin garibi, tekzip haberleri aynı punto, aynı düzenle yayınlandığından günün haberi ile karıştırılıyor, çelişkiye yol açıyordu. Tekziplerin gereğini yerine getirmekte en ufak bir yanlışlık olursa, sorumluları haklarında açılacak davalar bekliyordu. 

13 Şubat 1959’da Toplu Basın Mahkemesi başyazar Cihad Baban ile gazetenin Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Kışlalı’yı birer yıl hapis ve 3000’er lira ağır para cezasına çarptırdı. Gazetenin de bir ay süreyle kapatılmasına karar verildi. Daha önce de Cihad Baban’ın Balıkesir merkez kazası Hürriyet Partisi kongresindeki konuşmasını yayınlayan gazete nöbetçi mahkeme kararıyla toplattırılmıştı. Yayınlanan konuşmada hükûmetin manevi şahsiyetini sarsıcı ve tahkir edici ifadeler kullanıldığı ileri sürülmüştü. Yazıdan dolayı gazetenin yazı işleri Müdürü Erdoğan Tokatlı da savcılığa sevk edilmişti. (Akis, Sayı: 172, 24 Ağustos 1957, s.6-10.) 

Gazetecilerin hapse atılması, gazetelerin kapatılması olağan hale getirilmişti. 1958-60 yılları yurdun her yerinde sayısız basın davalarına bakıldığı bir dönemdi. Gazetelerde şu başlıklara rastlanıyordu: 

Basın gazileri selam size.” (2 Ağustos 1959) 

35 gazeteci yargılandı.” (17 Eylül 1959) 

Dün 7 gazete mahkûm oldu.” (3 Aralık 1959) 

İstanbul ve İzmir’de 29 basın davasına bakıldı.” (24 Aralık 1959) 

Üç arkadaş daha gitti.” (1 Şubat 1960) 

Dün 25 basın duruşması devam etti.” (4 Şubat 1960) 

Dün 27 gazeteci yargılandı.” (17 Mart 1960) 

O dönemin basın özgürlüğü anlayışı açısından hem çok düşündürücü hem de gerçekten çok komik örneklerdi bunlar. 

Yeni Gün…. Kapandı. 

Kadrosunda yer alanlardan yalnız Altan Öymen yaşamını sürdürüyor (92 yaşında). 1932’de doğdu. Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Ulus’ta, Akşam’da, Cumhuriyet’te, Milliyet’te, Radikal’de onlarca yıl muhabir, röportajcı, yönetici, yazar, başyazar olarak çalıştı. Anka Ajansı’nı kurdu. Yurtiçindeki ve yurtdışındaki radyo ve televizyonlara haber yayınları ve belgeseller hazırladı. Almanya’da basın ataşeliği yaptı. 1961’deki Kurucu Meclis üyeliğinden başlayarak politikada da görevler aldı. Milletvekilliği, bakanlık, parti ve grup yöneticiliği yaptı. Politikadaki son görevi CHP genel başkanlığıydı. Gazeteciliğine Cumhuriyet’te devam ediyor.  

Cihad Baban ise… 

27 Mayıs 1960 Darbesi’nden sonra da siyasetten kopamayarak dönemin koşulları gereği uzun yıllar karşı çıktığı CHP’ye geçti. 27 Mayıs 1960 Darbesi’nin II. Millî Birlik Komitesi Hükûmetinde; 12 Eylül 1980 Darbesi’nden sonra da Ulusu Kabinesi’nde bakan olarak görev yaptı. 1962 yılında Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ayrılmasından sonra Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptı. 8 Temmuz 1967 tarihine kadar yaklaşık altı yıl Ulus gazetesinde yazdı. 1970’lerin başında Cumhuriyet gazetesinde “Günden Güne” köşesinde Türk tarihinde iz bırakmış önemli şahsiyetleri kaleme aldı. Behçet Kemal (Cumhuriyet, 27 Ekim 1969), Zekeriya Sertel (Cumhuriyet, 4 Kasım 1969), Tevfik Rüştü Aras (Cumhuriyet, 11 Ocak 1972), Enver Paşa (Cumhuriyet, 2 Haziran 1972), Sıddık Sami Onar (Cumhuriyet, 14 Ağustos 1972), Cemal Gürsel (Cumhuriyet, 11 Eylül 1972) değindiği şahsiyetlerden bazılarıdır. 28 Eylül 1984 günü aramızdan ayrıldı. 

Yeni Gün basın tarihimizde yaşadığı tekziplerle iz bırakan bir Ankara gazetedir. 

Selim Esen 
Gercekedebiyat.com 

 


ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler