Son Dakika



Herkes cepli oldu artık. Bir değil birkaç tane var hem de. Modeli değişince eskisi atılıyor, yensi alınıyor. İkide bir yeni modeller, markalar çıkıyor. Değiştir babam değiştir, iletişimini geliştir! Melodi yükle, resim, desen yükle, fotoğraf çek.

Evdeki telefon pek kullanılmıyor. Beyimiz ya da küçük hanımımız iki adım ötedeki telefonu açmaya üşeniyor, yanında çanta ya da cüzdan gibi taşıdığı cep telefonuna sarılıyor hemen. Anne babaların, çocukların ayrı telefonları var. Konuşuyorlar da konuşuyorlar. Bilmiyorum, o kadar lafı nereden buluyorlar? Kontürleri bozuk para gibi harcıyorlar. Ondan sonra da geçinemiyoruz, iki yakamız bir araya gelmiyor diye dert yanıyorlar, ağlayıp sızlanıyorlar...

Sokakta, evde, odada, salonda, hatta tuvalette bile cepleşiyorlar, mesaj çekiyorlar. Kimi otobüslerde cep telefonu yasak olduğu halde aldırmıyorlar, telefonlarını kapatmıyorlar. Geçenlerde bir genç kız yol boyunca hep konuştu, uyarılara aldırmadı. Kim bilir hangi sorunu çözdü, hangi önemli memlekete meselesini laf salatasıyla sonuca bağladı! Cep telefonu yokken böyleleri konuşmadan nasıl duruyorlardı acaba, çok merak ediyorum. Bir bilen varsa söylesin. Çılgınlık, tutsaklık bu, başka bir şey değil. Onsuz yapamıyoruz; sevgilimizi, eşimizi bile onun kadar yanımızda taşımıyoruz, içli dışlı olamıyoruz. Bir statü simgesi haline geldi cep. Kimi pırlanta taktırdı üzerine, kim altın suyuna batırılmış olanını istedi. Avladı bizi, tutsak etti kendine, iyice alıştırdı. O efendi oldu, biz evcil hayvan! Ne isterse yapıyoruz, eskisi demode olunca hemen yenisini alıyoruz, şerefimizi kurtarıyoruz!

İnternete gireni, kameralısı da var şimdi. Bluetooth zımbırtılısı, swaravski taşlısı, ahu gözlüsü, hilal kaşlısı çıktı! Gümüş kaplamalısı, şeker renklileri, çiçek desenlileri, hologramlıları bile görülüyor. Telefon o kişinin sınıfını, toplumdaki yerini belirliyor. Cep telefonu olmayanlar adamdan sayılmıyor. Cep telefonunu kapalı tutanlar eşten dosttan fırça yiyor, geyik muhabbeti yapacak dost aranılıyor...

Milliyet Cumartesi ekinde (23 Aralık 2006) Melis Alphan’ın yazdığı gibi, “Tam çağdaşlaşıyoruz derken bir aksesuarın tutsağı olduk (...) seçtiği telefon kişinin tarzının ve kişiliğinin göstergesi... Aynen saçı, başı, kıyafeti, makyajı, ayakkabıları, çorabı, tokası gibi... Kıyafetinin rengine göre telefonunun kılıfını, desenini değiştirenler var. İcat olduğu günden bu yana çantadan kemere ve monta kadar çıkmayan ‘cep telefonu dostu’ ürün kalmadı.”

Alphan, bu hastalıktan kurtulmak umuduyla yazısını bitirmiş ama ben onun kadar umutlu değilim. Bu hastalık başka hastalıklara davetiye çıkarmasın yeter!

En gözde aksesuarımız, fiyaka aracımız, kısa ve kolay haberleşme yolumuz kazandığı mevziyi terk eder mi kolay kolay!

Uzun mektuplar yazıp elini yoracağına, postaneye kadar gideceğine, oturduğun yerden çek mesajını, tamam! Bu devirde iyi bir cep telefonu olmayan erkeklere kızlar pas vermiyorlar. Hafızalısı, ajanı, ajandalısı, harmandalı, zeybek oynayanı, chatboardlısı, dual bantlısı olanını mı ararsın, waplısı, melodili olanı mı?

Menüsü bile var ama yemek menüsü değil bu, fonksiyonel menü bu menü! Canın sıkılıyorsa bas düğmesine, oyun oyna, yol ve hava durumunu, borsayı öğren. Kültür edinmek, yabancı dil öğrenmek için kitap okumana, hatta okula gitmene bile gerek yok!

Cep telefonu ilanlarını izle, Avrupalı oluver. Birinde dahili data transferi ve kızıl ötesi bağlantı özellikleri bulunuyormuş. Diğeri ajans defteriyle senkronize edebilme olanağı veriyormuş, öbürü internette surf yapabiliyormuş. Cihazın zarif hatları ilgi çekiyormuş. (Telefon değil, film yıldızı mübarek!)

Ah telefon, vah telefon, sen neymişsin sen!

Keçileri kaçıracağız senin yüzünden...

Erhan Tığlı
Gerçekedebiyat.com

 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)