Burhan Arpad, Rehber-i Tahsil Numune Mektebi ve Orta Ticaret Mektebi’nden sonra babasının erken ölümü üzerine genç yaşta hayata atıldı. 1936’ya kadar Tekel Cibali Fabrikası’nın muhasebesinde görev aldı. Edebiyat yaşamına 1936'da Servet-i Fünun dergisinde başlamıştı. Daha sonra sırasıyla Vakit, Uyanış ve Kurun dergilerinde, İleri, İstikbal, Tan, Memleket, Hürriyet, Vatan gazetelerinde çalışmış, en son Cumhuriyet gazetesinde, 1979-1991 yılları arasında ''Hesaplaşma'' köşesinde öykü tadında yazılar yazmıştı.

Öykülerini, Türk tiyatro hayatını anlatan yazılarını, denemelerini ve gezi izlenimlerini on kitapta toplamıştı Arpad. Özellikle öykülerinde toplumcu ve gerçekçi akımdan hiç sapmamış kalemi güçlü bir yazarımızdı. Yaşamının tamamını İstanbul'da geçiren Arpad, İstanbul'u salt sevmekle kalmamış, İstanbul'un değişik sorunlarına da sıkça eğilmişti yazılarında. Tarihi belgelere ve bir sanat insanının ince gözlemlerine dayanan İstanbul'a ilişkin bu önemli yazıları ölümüden sonra 'Bir İstanbul Var idi'' adıyla kitaplaşmıştı.

burhan arpad

Değerli aydınımız Oktay Akbal, yıllar önce bir yazısında* onu şöyle anıyordu:

"İstanbul'da bir Boğaziçi vardı. Küçüksu Çayırı ve Göksu Deresi vardı. Kalamış Koyu ve Moda Burnu vardı. Taksim Cumhuriyet Alanı vardı. Görkemli mermer havuzu ve ulu çınarlı kahveleriyle Beyazıt Alanı vardı. Ve Çamlıca Tepesi vardı...''

Bir masal anlatılıyor gibi, bir güzel geçmiş zaman masalını dinliyoruz gibi!..

"Şimdi bunlar belki sadece birer semt ve mahalle adı olarak var. En azından otuz yıldır çıkar ve görgüsüzlük saldırısıyla kemirilmesine rağmen, İstanbul öylesine görkemli ve güzel ki.. yine de yok edilemedi."

Sevgili dostum Burhan Arpad' ın İstanbul yazılarını okurken dalıp gittim...

Bir üzüntü, bir acınma, bir öfke, bir utanç duyarak...

Arpad'ın bu derleme kitabında neler yok ki... semtler, mahalleler, insanlar, tiyatro, sanat, edebiyat, tarih... O güzelim Boğaz vapurları; Şehzadebaşı, Beyoğlu, Sirkeci'nin eski sinemaları; Naşit' ler, Hazım' lar, Şemran Hanım' lar, Behzat Butak' lar, Tepebaşı Tiyatroları, Muhsin Bey, Muammer, Beyoğlu'nun sanat dünyası...

Bir İstanbul Var İdi...

İyi ki bir Burhan Arpad var idi, iyi ki öykücülüğüyle, gazetecilik ustalığıyla, derin duyarlığıyla dergilerde, gazetelerde, kitaplarda yaşattı İstanbul'u, olanca güzelliğiyle, benzersizliğiyle tanıttı bizlere de, gelecek kuşaklara da...''

burhan arpad

Burhan Arpad'ın başarısı, geniş kitlelerce tanınmışlığı salt gazetecilik ve yazarlıkla sınırlı kalmadı.

1943'ten başlayarak Alman dili edebiyatlarından yaptığı elliye yakın önemli çeviriyle, Stefan Zweig, Eric Maria Remargue,  Thomas Mann, Anna Seghers, Ingeborg Bachmann, Joseph Roth, Ödon von Horvath gibi yirminci yüzyılın önemli yazarlarını Türk okuruyla tanıştırdı.

Arpad'ın dilimize, kültür dünyamıza kazandırdığı tüm yapıtların ortak özelliği insancıl, antifaşist, antimilitarist ve barışsever olmasıydı...

Üst kerte başarılı çevirmenliği sadece ülkemizde değil, Almanya'da ve Avusturya'da da saygı uyandırmış, her iki ülkenin birinci derecede liyakat nişanı ödülleriyle onurlandırılmıştı Burhan Arpad.

Burhan Arpad'ın çevirmenlik uğraşında kılı kırk yaran titizliği, yine Alman edebiyatından yaptığı başarılı çevirileriyle tanıdığımız merhum Ahmet Cemal'lere de örnek olmuştu:

''… Burhan Arpad, benim çeviri alanındaki ilk hocam oldu. Onun bu hocalığından, engin hoşgörüsüne sığınarak, sonraki yıllarda da hep yararlandım. Ne zaman başım sıkışsa, özellikle akşam saatlerinde, evine telefon ederek bir şeyler danışmaktan ve sormaktan hiç çekinmedim. Beni yönlendirmeleri sırasındaki titizliği ve araştırmacı yanı, sonradan hep onun örnek aldığım nitelikleri oldu. Fakat onu örnek alışım, bu kadarla sınırlı kalmadı. Zamanla Burhan Arpad'ın çevireceği yazarları hangi ölçütlere göre seçtiğine dikkat etmek de benim için önem kazanmaya başladı. Stefan Zweig, Anna Seghers, Thomas Mann, Erich Maria Remarque, Joseph Roth, Fritz Habeck ve diğerleri; bunların tümü, edebiyat açısından taşıdıkları değerin yanı sıra, hümanist ve toplumcu dünya görüşleri nedeniyle de sivrilmiş yazarlardı. Bu olgu, karşımıza dünya edebiyatından çevireceği yazarları seçerken, içinde yaşadığı kendi kültür iklimine nelerin getirilmesinin yararlı olacağı sorusuyla da sürekli hesaplaşan bir çevirmen ve düşünür kimliğini çıkarıyordu. Sonraki yıllarda bu kimliği, kendi çeviri uğraşım bağlamında elimden geldiğince örnek almaya çalıştım.

"Burhan Arpad, çalışma ile yaşamayı ve yaşananlar ile hesaplaşmayı bütünüyle özdeşleştirmeyi başarabilmiş ender aydınlarımızdandı. Sanki dünyaya hep çalışmak için gelmiş dev bir karıncaydı. Daha çevirmenlikte emeklemeye başladığım yıllarda böyle bir hocaya kavuşabilmiş olduğum için mutluyum.''

*

Burhan Arpad'ın 2018'de, İstanbul'da anıldığı bir toplantıda, yine babası gibi usta bir çevirmen olan ve Almanya'da yaşayan oğlu Ahmet Arpad'ın sözleri bu gerçeğin altını çizmektedir:

"Babam savaş karşıtı yazarları çevirmeye özen gösterirdi. Babam, fabrikada işçi olarak çalışırken 1.5 yıl öğle tatillerinde ders alarak Almanca öğrendi. Yaşadığı dönemde baskı gören Behice Boran, Sabahattin Ali, Ruhi Su gibi dostlarına destek verdi. Cezaevinde ziyarete gitti, açıklamalar yaptı. Örnek bir insan ve babaydı, beni çeviri alanına yönelten babamdır. Annem ve babam her akşam ya sinemaya ya tiyatroya giderlerdi, bizi de götürürlerdi."

burhan arpad

Burhan Arpad, 1910 yılının 19 Mayıs'ında, henüz Birinci Dünya Savaşının başlamadığı, Kurtuluş Savaşımızın verilmediği, Cumhuriyetimizin kurulmadığı yıllarda açmıştı gözlerini dünyaya...

Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında, dünyanın seyrini değiştiren savaşlara, vatandaşı olarak doğduğu Osmanlı İmparatorluğu'nun batışına, Cumhuriyetimizin ilanına dek süren o zorlu sürecin bütün önemli olaylarına tanıklık etti... 

Mustafa Kemal'in Samsun'a çıktığı gün onun dokuzuncu yaş gününe, Gençlik ve Spor Bayramının Gazi Günü adı altında ilk defa kutlanışı (1926) onun 16. yaş gününe, Atatürk Günü olarak, resmiyet kazanışı da (1935) onun 25. yaş gününe denk gelmişti... Bu önemli tarihin coşkusunu, hep doğum günü coşkusuyla birlikte yaşamış bir değerimizdi Burhan Arpad...

burhan arpad

Cumhuriyetimizin tertemiz yıllarında boy vermiş, kendisini var eden Atatürk Cumhuriyetine bir edebiyat emekçisi olarak yaşamı boyunca omuz vermiş, ölümsüz eserleriyle, çevirileriyle Türk dilini yüceltmiş yurtsever aydınımız Burhan Arpad'ı, 111. doğum gününde saygıyla anıyoruz.

*   Cumhuriyet, 13 nisan 2008, Oktay Akbal.
** Cumhuriyet, 21 Mayıs 2010, Ahmet Cemal.

Kaynak: www.ahmet-arpad.de
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)