Merhaba ve Önsöz niyetine…
Yazarımız karikatür sanatçısı Mustafa Bilgin'in ikinci Karikatür Albümü çıktı!
Işıklarda yatsın Oğuz Aral, efsane Gırgır dergisinde, okurlarından çizer kadrosu yaratıp karikatüristliğin bir meslek olduğuna beni de inandırmıştı. Gel gör ki 1978-79 yılları arasında Ankara’dan heyecanla yolladığım, çoğunlukla da “Yazısız” olsun diye özel çaba harcadığım “çiçeği burnunda” karikatürlerimi hiç yayınlatamamıştım. Gençler pek bilmez; ‘yazısız karikatür’ ülkemizde, özellikle “50 Kuşağı” olarak anılan, Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu gibi ustalarımızın topluma her geçen gün biraz daha benimsettikleri çağdaş karikatür anlayışıydı. Ben yazısız karikatür anlayışına yakınlık duyuyor, özeniyordum.
Daha çok yarışmalarda, sergilerde karşılaştığımız yazısız karikatürün, insanın yaşadığı her coğrafyada, üzerinden on yıllar geçse de anlamını yitirmemesi gibi bir güzelliği vardır. Evrensel kimlik kazanmış bu tür karikatürleri insanın çerçeveletip duvarına asası gelir. Yazılı karikatür gibi esprisini hazırlop sunmaz, okuyucusundan, izleyicisinden düşünsel katılım gereksinir, böylece ‘sanat yolculuğunu’ tamamlar. 1981 yılında İstanbul’a taşındık. Böylece neredeyse her hafta uğradığım Gırgır dergisinde, ustalaşma yolundaki amatör karikatürlere yer verilen arka sayfa’da rastlantıya bakın ki içerik olarak elinizdeki bu kitaba uyan bir yazısız çalışmam nihayet yayınlandı. Her şeye rağmen büyük saygıyla andığım, kendisinden çok şey öğrendiğimiz Oğuz Aral ustamızın biz amatör çizerlerle buluştuğu Pazartesi Toplantıları’nda, onun tamamıyla yazılı (balonlu) karikatürü yeğlediğini gözlemledim. Bu nedenle dergi kadrosuna girmek için çabalamaktan vazgeçtim. 1987 yılında çizgi film sektöründe çizer olarak ekmeğimi kazanmaya başladımsa da ilk göz ağrım karikatürden hiç kopmadım. Zaman içinde ulusal-uluslararası ödüller kazandım, sergiler açtım… Üyesi olduğum Karikatürcüler Derneği, 1999 yılında ‘Bildik Şeyler’ ismini verdiğim karikatür albümümü yayınladı. 2003 yılında Cumhuriyet gazetesinde çizdiğim “Hayat Epik Tiyatrosu” isimli bant karikatürlerimi 10 yıl aralıksız sürdürdüm. 2013-16 yılları arasında Aydınlık gazetesinin baş sayfa karikatürcüsü olarak çalıştım. İtiraf etmeliyim ki günlük gazete koşturması içinde, gönlümdeki karikatüre varmam mümkün değildi; ‘yazılı’ da oldu karikatürlerim ‘yazısız’ da. Toplam 13 yılı aşan bu gazete karikatürcülüğü sürecinde ülkemizdeki ve dünyadaki ağır siyasi konulara odaklanmak zorunda kaldım. Yani, ‘siyasi karikatürist’ olup çıkmıştım. Tabi ki siyaset konuları da karikatüristlerin ilgi alanına girmelidir fakat başlı başına esaslı bir disiplin olan siyasi karikatüristlik 24 saatinizi alır, size başka alan bırakmaz. Ne yalan söyleyeyim bu bana biraz fazla geldi, yoruldum, gazete karikatüristliğine ara verdim. Sadece internet ortamında ara sıra karikatür paylaştığım bu “dinlenme” günlerinde, Aydınlık’ta çizerken tanışıp sevdiğim, Ulusal Kanal televizyonunun o yıllardaki yöneticisi Yener Güneş’ten bir telefon geldi. Avusturya’da yaşayan göçmen Türkler için, Tuna isminde çıkaracakları bir Bilim ve Kültür-Sanat dergisine karikatür çizmemi istedi. Doğrusu davet bana çok iyi geldi, bu sayede karikatürlerime yeniden yoğunlaştım, dergide “Yazı Tura / Çizi Tuna” ismini verdiğim bir sayfam oldu. Bu verimli süreçte dosyamda biriken karikatür taslaklarımı bir yıl aralıksız çalışarak tamamlayıp bu kitabı hazırladım. Dosyamın üzerine: ‘Hayat Sanat Durumlar Anlar’ diye yazdım... Beni tembellikten kurtarıp gönlümdeki karikatüre yakın ürünler yaratmama fırsat veren, devamında bu albüm-kitabın oluşmasında köprü olan Yener kardeşime sonsuz teşekkür ediyorum. Tatlı, meraklı bir heyecan içindeyim şimdi… Bilmem ki, bu hız çağında sizler düşünsel olarak katılıp, karikatürlerimin “sanat yolculuğunu” tamamlaması için zaman ayırabilecek misiniz? Mustafa Bilgin
1 Ekim 2021, İstanbul
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR