İthaki’den yeni bir dizi: Polisiye Klasikleri
Bilimkurgu ve polisiye yayıncılığımızın başını çeken İthaki yayınları 'Polisiye Tiryakileri' başlığıyla yeni bir diziye başladı.
“Yazılmış en iyi gerilim romanlarından biri.” – THE NEW YORK TIMES
“John D. MacDonald 20. yüzyılın en büyük polisiye yazarlarından biri. Her eseri heyecan dolu.” – STEPHEN KING
Gırgır, Dıgıl, Pişmiş Kelle, Limon ve Leman gibi Türkiye’nin en önemli mizah dergilerinde yer almış, kendinden sonraki nesle ilham olmuş bir çizer Kemal Aratan. İhtiyatsız Adam ise yıllara meydan okuyan bir albüm. İnce detaylar ve imalarla dolu çizimlerde zeki İhtiyatsız, Teflon Parmakyiyen’den Nezleli Müzmin’e, haydutların hepsine kan kusturup maceradan maceraya koşuyor.
Yüzüklerin Efendisi dışında bu kitapla kıyaslanacak başka bir kitap yok.” — Arthur C. Clarke
Onlarca roman, yüzlerce öykü, binlerce yazı... Gercekedebiyat.comKİRACI
Marie Belloc Lowndes, gerçek hayattaki suçlardan esinlenerek kaleme aldığı gerilim ve polisiye eserleriyle ünlenen, kendisinden sonraki birçok polisiye yazarını derinden etkileyen bir yazar. Dönemin en önemli olaylarından olan Whitechapel cinayetlerinden etkilenerek kaleme aldığı ve 1927’de Hitchcock tarafından sinemaya uyarlanan Kiracı, bugüne kadar yazılmış en önemli Karındeşen Jack temelli eserlerden biri.
Zor günler geçiren Ellen ve Robert Bunting iflasın eşiğine gelmişlerdi. Evlerindeki bir odayı kiralamaya karar verdiklerinde kendisini Bay Sleuth olarak tanıtan gizemli bir yabancı kapılarında belirecekti.
Buntingler kiracının odasına kapanıp yaptığı gizemli deneyleri ve çok defa gece geç saatlerde eve gelmesini önemsemiyorlardı. Fakat Bay Sleuth’un gelişiyle aynı zamanda Londra sokaklarında kadınları hedef alan seri cinayetler işlenmeye başlamıştı. Bay Sleuth’un bu cinayetlerle bir ilgisi olabilir miydi? Toparlanmaya başlayan ekonomilerine en büyük katkıyı yapan bu nazik adamdan şüphelenmemek en doğal hakları mıydı yoksa?
Alper Kaya’nın sonsözüyle
Çevirmen: Göksu Göçhan
KORKU BURNU
John D. MacDonald, 50’ler ve 60’lar polisiye edebiyatına damgasını vuran, neredeyse yazdığı her kitap çoksatan olmuş bir yazar. Martin Scorsese tarafından 1991’de beyazperdeye uyarlanan sert intikam öyküsü Korku Burnu ise yazarın en ünlü romanı.
Sam Bowden başarılı bir hukukçu, iyi bir babaydı ve mutlu bir ailesi vardı...
Ta ki Max Cady hapisten çıkana kadar. On dört yıl önce askerdeyken aleyhine tanıklık yaparak hapse girmesini sağladığı bir suçlu olan Cady yıllar boyunca intikam planları yapmıştı ve beklediği gün sonunda gelmişti.
Eşi ve çocuklarıyla birlikte kanunun onları bu kararlı psikopata karşı koruyacağına güvenen Bowden kısa süre sonra güveninin boşa çıktığını görecekti. Max Cady yıllarca yaptığı sinsi planları uygulamaya başladığında o güne değin hukukun üstünlüğüne ve medeni dünyanın onlara sunduğu güvenli alana inanan Sam ve eşi Carol kendilerini ve çocuklarını korumak için sınırı ne kadar aşabileceklerdi?
Çevirmen: Beyza Güngör
İHTİYATSIZ ADAM
DUNE
Dune adıyla bilinen Arrakis gezegeni, evrende baharat adı verilen uyuşturucu maddenin çıkarıldığı tek gezegendi. Bir çöl gezegeni olan Dune’u, Padişah İmparator’un isteği üzerine Harkonnen Hanedanı yerine Atreides Hanedanı’nın yönetmeye başlayacak olması ise tüm değişimlerin miladıydı.
Baharatın sağladığı geleceği görme gücüne herkesten daha çok ihtiyaç duyan Uzay Loncası’nın sözünden çıkamayan Padişah’ın, güç delisi Harkonnenların ve öngörü gücüne rağmen Lonca’nın bile gelişini fark edemediği bir değişken vardı: Atreides Hanedanı’nın genç varisi Paul Atreides.
O, hem yıllardır beklenen kurtarıcıydı hem de yapılan tüm planların düğüm olduğu yegâne insan. Uzun yıllar üzerinde çalışılan genetik deneylerin sonucu da olabilirdi, Fremen denen çöl kavminin mesihi de.
Çevirmen: Dost Körpe
BEN YAZAR SUAT DERVİŞ
Mücadeleyle ve durmadan yazarak geçirdiği ömründe hak ettiği ilgiyi görememiş bir aydın, devrimci bir kadın. Türk edebiyatının, Türk basın tarihinin en etkili, en üretken kalemlerinden biri.
Yazar Suat Derviş.
Son yıllarda kendisi ve eserleri üzerine yapılan çalışmalarla âdeta “keşfedilen bir yazar” oldu Derviş. Bıraktığı uçsuz bucaksız külliyat, tespit edilen müstear adları ve bu adlarla yayımladığı eserleri sayesinde her yıl genişleyip yeniden ele alınıyor. Kâşifler, yirminci yüzyılın hafızasına, kadınlığa, erkekliğe ve topluma; aşka, ölüme, çaresizliğe ve yalnızlığa dair anlattığı eşsiz hikâyelerle onun dünü bugüne denk kılabilen bir “yıldız” olduğunu belgeliyor. Bu kitap, 2022’de gerçekleşen Ölümünün 50. Yılında Suat Derviş etkinliklerinin coşkulu birikimiyle hazırlandı. Akademisyenler ve araştırmacılar tarafından Derviş’in yazar kimliğiyle eserleri farklı, yenilikçi temellerde değerlendirilerek onun Almanya dönemine, bilinmeyen yapıtlarına ve müstear adlarına dair yeni bulgular paylaşıldı.
Işığı hiç sönmeyecek, keşfi uzun yıllar sürecek Suat Derviş’in aziz hatırasına...
“Acaba bana verilen hangi unvana acıyorlar? Ben ne kontesim, ne düşes, ne kraliçe, ne profesör, ne meclisi idare azası ne de saylavım.
Ben muharririm.” (Tanıtım metni)
YORUMLAR