İnsanın Yayılışı kitabı yayınlandı
İnsanın Türeyişi kitabından sonra İnsanın Yayılışı kitabı yayınlandı. Emekli müfettiş Mevlüt Geyikoğlu Kitapta insanın Dünya gezegenini ele geçirilişi anlatılıyor. Gyikoğlu daha önce Tanrının Şarkıları adlı kitabıyla tanınıyordu.
Biyolojik Kökenimiz ve Dünya Siyasi Tarihi Evrim Genlerinin Kromozom Pistlerinde Dansı Gen Üretim Hataları, Genetik Kazalar, Hastalıklar ve Doğal Seçilim İnsan sıradan bir hayvan türü iken bedeninde ve zihninde ne gibi değişiklikler oldu da diğer hayvanlardan farklılaşıp arayı açtı ve Dünya’ya egemen oldu? Güneş Yaşamın Kaynağı, Uygarlığın Pusulasıdır Kolaylaştırdığı Yerlere Üşüşürüz Hayata Sarılma Yolunda Yaşanan Acılar Fetih İşgal Soykırım 7’den 77’ye herkesin keyifle okuyabileceği 5. kitabım okurla buluşuyor. Her biri birbirinden ayrı büyük külliyata sahip üç derin konu bütünleştirilerek 3’ü bir arada tek kitap halinde sunuldu. 1) İnsanın biyolojik kökeni, 2) İnsanın dünyayı ele geçirmesi, 3) Ermeni – Türk soykırım kumpası İÇİNDEKİLER Önsöz Kozmosun Sonsuzluğu Charles Darwin’in Evrim Teorisi “Türlerin Kökeni” Vücut İmalat Kodları Genlerin Kromozomlar Üzerine Dizilişindeki Hatalar ve Kalıtım Yoluyla Alt Nesillere Aktarım Düzeninin İşleyişi Genetik Hastalıklar, Doğal Seçilim ve Evrimin İşleyiş Mekanizması İnsanın Zamanda Yolculuğu Uzun Menzilli Rakipsiz Ulaşım, Taşıma ve Savaş Aracı: AT Teknolojide Geri Kalanların Avuntusu: “Tüfek İcat Oldu Mertlik Bozuldu” Dünyanın Fethi İnsanın Yeryüzüne Yayılışının Kısa Hikayesi İnsanın Birbirleriyle İlk Defa Karşılaşmalarının Son Vak’ası Dünya Soykırım Tablosu Dilin (Language) Seyahati. Dil Aileleri Aslında Ne Anlatır? Güneş – Dil Teorisi Avrupa’da Yüzyıl Savaşları - Miras kavgaları NATO ve Avrupa Birliği Genişleme Sürecini Şekillendiren Bilinçaltı Bağlar NATO ve Avrupa Birliği için Türkiye’nin Anlam ve Önemi Uluslararası İlişkilerde Türkiye’nin “Özgül Ağırlığı” ve “Arsa Değeri” Handikapı Entelektüel Almanya’da Nazi Faşizmi ve Yahudi Soykırımı Neden Yaşandı? – Kitle Psikolojisinin Dinamikleri Çin Seddinden Atlas Okyanusuna Kadar Esen İslâm Rüzgârı Müslümanların ve Yahudilerin Endülüs’ten Kovulması Rusya - Dünyanın En Geniş Topraklarına Sahip Ülke Kamboçya Ruanda Vietnam Savaşı Myanmar Bosna IŞID – Irak ve Şam İslâm Devleti Afrika’nın Talan Edilip Sömürgeleştirilmesi ve Köle Ticareti Amerika Kıtasında Olan Bitenler – Yeni Dünyanın Düzeni Tarihi Sınır Çin Seddinin 3.000 km Batısındaki Çin Toprakları: Doğu Türkistan Çanakkale Savaşının Bir Başka Yönü – ANZAK Torunu Arkeoloji Profesörünün Düşündürücü Duygu ve Düşünceleri Hrant Dink Gerçeği ve “Hepimiz Ermeni’yiz” Sendromu 24 – 25 Nisan 1915 Gizemli Tarih: ANZAK GÜNÜ Şafak Ayini ile Ermeni Soykırımı Günü Tarih Çakışmasının Ardındaki Gerçekler Ermeni – Türk Soykırımı Kumpası Son Söz Birinci konu: Bilim tarihi boyunca insanlığın düşünce kalıplarını sarsan önemli kırılma ve dönüm noktaları vardır. Bunlardan bir tanesi, belki de en önemlisi Charles Darwin’in evrim teorisidir. Darwin insanın maymundan türediğini ileri sürmüştü. Bu fikre karşı çıkanlar insan ile maymun arasında kalan ara formların nerede olduğunu, günümüzde neden hâlâ maymunların var olduğunu sordular. Darwin doğru yolda ilerlemişti. Ancak evrim mekanizması zannedilenden daha farklı çalışıyordu. “Ortak ata” farklı bir şeydi. Günümüzün enerji kaynağı fosil yakıtları; petrol türevleri ve doğal gazı gövdelerindeki yağlar ve gazlardan bize miras bırakan milyonlarca yıl öncesinin canlıları yaşadıkları zamanlardaki beden ve eşkalleriyle artık günümüzde yok. Nesilleri çoktan tükendi. Günümüzde 264 çeşit maymun var. İnsan ile maymun türü şempanze kromozomları arasında %98,4 oranında benzerlik var. %1,6 oranındaki farklılık vücut ve beynin yapılanmasında neleri nasıl farklılaştırıyor? Kediler, köpekler, balıklar, sığırlar, ayılar, ceylanlar, kurbağalar, kertenkeleler, solucanlar vs. her bir tür düzinelerce belki de yüzlerce hatta binlerce çeşitliliğe yayılmış durumda. Bitkiler de aynı şekilde. Bu çeşitlenme nasıl oluştu? Fosil analizlerinden anlaşıldığı kadarıyla hiçbiri şimdiki haliyle eskiden beri var değil. Zincirleme üreme yolculuğunda sonradan türediler. Çeşitlenme yelpazesi giderek genişlemekte. Kozmik bir kaza olup da kıyamet kopmazsa eğer biz insanlar da dahil olmak üzere bugünlerin canlıları şimdiki beden ve eşkalleriyle gelecekte var olamayacak. Kimisi farklılaşarak yollarına devam edecek kimisinin nesli tükenecek. Arkeolojik buluntuların yaşının hesaplanmasında uygulanan karbon testi gibi kromozom dizileri üzerinde de değişim zamanlarının derinliğine inilmesinde epey yol katedilebilmekte. Genetik bilimi ve Moleküler biyoloji Pandoranın kutusunu, canlılar dünyasının türeyiş filminin perdelerini açıyor. Yapay zekâ çalışmalarının varacağı nokta neresidir? Günümüzün revaçta olan bilimsel çalışmaları gelecekte terk edilip çocuk oyuncağı olarak kalacak. Yapay zekâ ürünlerinin biyolojik eş yerine sayılması sadece bir fantezi reklâm malzemesi. Moleküler biyoloji ve genetik bilimi GERÇEK ORGANİK FRANKEŞTAYNLAR bile üretecek. Gece karanlığında karşılaşırsanız korkudan altınıza kaçırmayın, bez mez bir şeyler taşıyın. Malum rutin insan davranışında öncelik saldırı ve savunma üzerine yoğunlaşır. Bilimsel gelişmeler de bu akla hizmet ederek günlük hayatta uygulaması olan teknoloji öncelikle askeri alanlarda kendini gösterir. Geleceğin askerleri laboratuvarlarda tasarlanıp organik olarak üretilecek. Robotların pabucu da dama atılacak. Yahut organik insan popülasyonu planlanacak. Akıl mantık vicdan nasıl şekillenecekse artık.
Canlıların alt nesillere aktardıkları beden yapılanma planlarının bulunduğu genlerin hücrelerdeki kromozomlar üzerine diziliminde ortaya çıkan arızalar, çeşitli genetik hastalıklara, özürlü beden ve zihinlere, kısırlıklara yol açmakta. Doğal seçilim mekanizması arızalı kodlara sahip bireylerin üreme yeteneklerini resetleyerek devre dışı bırakmakta, sağlıklı kodlara sahip olanları da çevresel koşulların gerektirdiği şekilde değiştirerek yollarına devam ettirmektedir. “Ara formlar nerede?” sorgulaması akıllıca gözükmekle birlikte aslında epey ahmakça. Biyolojik evrim buldozerinin yok edemediklerini ve aradan kaçanları bu kez sosyoloji buldozeri yok ediyor. Evde kalıp alt nesil üretemez hale geliyorlar. Şempanze kromozomlarından %1,6 oranında farklı diziliş neyimizi nasıl farklı etkiledi de bizi bugünlere getirdi? Ateşi, tekerleği, dili (lisan), yazıyı ve buna bağlı olarak bilgiyi nasıl derleyip beynindeki hafıza ambarına attı ve gelecek nesillere aktarabildi? Her şey arka iki ayağı üzerine dikilebilip ön ayaklarını kol olarak, pençelerini de el ve parmak olarak kullanma imkanına kavuşmasıyla başladı. Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Fizik tedavinin kasları doğal potansiyel kapasitesi içerisinde geliştirip becerileri pekiştirdiği gibi zihinsel egzersiz ve deneyimler de beyin fonksiyonlarını geliştirdi. El ve parmak aktivitelerinde çeşitlenmenin beyindeki etkisi zihinsel egzersiz ve deneyimler yoluyla hafıza kaydı – bilgi birikimi genişlemesi oldu. Kromozomlardaki %1,6’lık farkın diğer yansımaları kuyruk kaybı, tüy azalışı, kafatasında irileşme ve beyinde kütle artışı şeklinde oldu. İnsana beyin lazımdı. Tabii ki kullanmak isteyene. Temel ihtiyaçların gerektirdiği basit doğal seslerle başlayan iletişim dili günlük hayatın çeşitlenmesi paralelinde dağarcık geliştirdi. Bütün hayvan türleri kendi aralarında ve diğer türler ile iletişimde hiçbir sıkıntı yaşamazken kapalı coğrafi havuzlarda lisan (dil) nasıl oluştu ve diller neden ve nasıl farklı farklı oluştu? İşte insanı diğer hayvanlardan ayıran şey beyin fonksiyonlarındaki zenginleşme ile oldu. Meramını ifade etme yolunda sesli ve yazılı diller oluştu, gelişti. Beyinlere kazınıp gelecek nesillere de aktarılacak deneyim ve bilginin nüanslarının sembolize edilmesinde doğal sesler ve resimleme yetersiz hale gelince ses tonları ve harflendirmede çeşitlilik arttı. Kendi içine kapalı her topluluk kendi lisanını üretti. Doğal sesler ve doğadan kopya resimlerden esinlenip uydurma ses ve işaretlere, sembollere, noktalamalı harflere yolculuk başladı. Dil etkileşimleri ve kopyalama dil ailelerini oluşturdu. Dil ailelerinin mensupları aynı zamanda doğal olarak yakın akraba. Büyük devletler dil sayısını azalttı. Akrabalık arttı. Bütün hayvan türleri kendi aralarında ve diğer türler ile iletişimde hiçbir sıkıntı yaşamazken insanlığın dilleri ve alfabeleri nasıl oluştu? Aynı dile mensup olmayan veya birbirlerinin dilini öğrenmemiş insanlar neden iletişim kuramaz? ZEKÂNIN avantajları ve dezavantajları ... Dil aileleri aslında neye işaret ediyor. İkinci konu: İnsanın yeryüzüne yayılışı nasıl gerçekleşti? Literatürde 8 bin adetten fazla savaş yer alıyor. Kişiler ve küçük gruplar arası milyonlarca sayıda ölümcül kavga kayıtlarda yok elbette. İnsan için ele geçirme, sahiplenme ve canlı türlerini yok etmede sınır yoktur. Sanki ayak bastığı yere incir ağacı dikip her şeyin kökünü kurutan ölümcül bir canavar türüyüz. Küresel ısınma ve çölleşmenin suçlusu milyarlarca yıldır yerlerinden kımıldamayan Güneş ve Dünya mıdır? Bir zamanların cenneti Orta Doğu’da ağaçları yakarak yiyecek pişirmenin, ısınmanın ve üretimde ısı kullanmanın doğada dalga dalga yayılan olumsuz etkilerine neden mercek tutulmadı? Ozon deliği piyangodan mı çıkmıştı? Tonlarca ağırlıkta iri hayvanları, kocaman memelileri, uçamayan iri kuşları kim yedi bitirdi? Uzaylılar mı? Şimdi hiçbiri ortalıkta yok. Kurbanlar kendi tarihlerini yazamadıkları için avcı hikâyelerine inanmak zorunda kalıyoruz. Üçüncü konu: İkinci konunun uzantısı olarak Türkiye’nin ezeli gündemi: “Ermeni soykırımı”. Tarihi kanıtlar, karşıt iddia taraftarlarının ortaya koyduklarının tamamen dışında 360 dereceden bakış altında sükûnetle sorgulanıp analiz edildi. 31 Mart ayaklanmasını bizzat bastıran Hareket Ordusu komutanları geri plana nasıl itildi? 2. Abdülhamit’e padişahlıktan azil iradesini tebliğ eden heyet üyeleri kimlerdi? Derin devlet mi peydah olmuştu? Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK İttihat ve Terakki Cemiyeti ve bu hareketin yurt dışı bağlantılı akıl hocaları olan Jön Türklere karşı soğuk ve mesafeliydi. “Milletin bekası” mevzu bahis olduğundan bunun nedenlerini hiçbir zaman hiçbir yerde net olarak açıklamadı. Nutuk’ta bile sadece sinyal verip teğet geçmişti. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinin son cümlelerinde geçen “Memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.” İbaresinin muhatapları kimlerdi? Sadece saltanat sahibi Osmanlı ailesi mi? Aradan bir asırdan fazla zaman geçti. Nedenlerini öğrenme vakti gelmiş olmalı. İnsanın Türeyiş ve Yayılış Öyküsü kitabı internette Verno Kitap ve diğer online satış noktalarında okurlara sunuluyor. Pek yakında da kitapçı raflarında yer alacak. (Tanıtım metni)
Gercekedebiyat.com
YORUMLAR