Göbeklitepe eylülde yeni yüzüne kavuşacak
Taş Tepeler Projesi Koordinatörü ve Göbeklitepe ile Karahantepe kazılarının başkanı Prof. Dr. Karul, Göbeklitepe'de kapsamlı bir restorasyon sürecine başladıklarını belirtti. Eylül ayının sonunda Göbeklitepe'nin yenilenmiş haliyle ziyaretçilerin karşısında olacağını ifade etti.
Taş Tepeler Projesi Koordinatörü ve Göbeklitepe ile Karahantepe Kazıları Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Göbeklitepe ile özdeşleşen Neolitik Çağ yerleşimlerinin, Taş Tepeler Projesi kapsamında çok daha geniş bir bakış açısına kavuştuğunu belirtti. Şanlıurfa'da eş zamanlı olarak 10 farklı alanda Neolitik dönem kazılarının devam ettiğini ifade eden Karul, bu alanlar arasında 2019 yılında kazı çalışmalarına başlanan Karahantepe'nin öne çıktığını söyledi. Karul, Karahantepe'nin Göbeklitepe gibi anıtsal kalıntıların bulunduğu bir yer olduğunu dile getirerek, geçen yıl burada bir bina kompleksi içinde çok sayıda taş kap bulduklarını aktardı. “Bu kaplar, üzerlerindeki hayvan motifleri, bir araya bulunmaları ve kırmızı renkli steril toprağa gömülmüş olmaları sebebiyle oldukça özgün bir arkeolojik bağlam sunuyor,” diye değerlendirmede bulundu. Bulunan kaplardan birinin diğerlerinden farklı bir yapıya sahip olduğunu belirten Karul, “Karahantepe'de bulduğumuz büyük bir kabın içinde daha küçük bir kap bulunuyor. Bu küçük kabın içinde ise başlarını taş halkaların içine sokmuş hayvan heykelcikleri var. Bu durum, tarihte bilinen en eski üç boyutlu hikâye anlatımı olarak değerlendirilebilir,” ifadelerini kullandı. Dikilitaşlar veya duvar resimleri incelendiğinde genellikle yassı bir anın aktarıldığını söyleyen Karul, “Karahantepe'deki taş kap bize en az 10 bin yıl öncesinden üç boyutlu bir hikâye sunuyor. Bu buluntu, Neolitik Çağ arkeolojisi açısından asrın keşfi diyebileceğimiz bir niteliğe sahip. Ayrıca Dünya Miras Bellek Listesi’ne aday olduğunu düşünüyoruz ve bunun için gerekli girişimlerimiz olacak,” dedi. Necmi Karul, Karahantepe’deki çalışmaların Geleceğe Miras Projesi kapsamında yürütüldüğünü ifade ederken benzer nitelikte buluntulara farklı bölgelerdeki 10 yerde daha rastlandığını belirtti. Neolitik Çağ'ın tüm insanlığın ortak geçmişini temsil ettiğini vurgulayan Karul, “Yerleşik hayata geçiş, besin üretiminin başlaması ve hayvan evcilleştirilmesi gibi dünya çapında toplum düzenini şekillendiren temel unsurları ifade ediyor. Bu nedenle burada ortaya çıkarılan her bilgi yalnızca bizi değil, tüm dünyayı ilgilendiriyor,” şeklinde konuştu. Elde edilen bilgiyi dünyaya aktarma konusunda sorumluluk hissettiklerini belirten Karul, “Kültür ve Turizm Bakanlığı bu süreci Roma Kolezyumu’ndaki sergi ile başlattı. Yakında Berlin’de ve ardından Doğu Asya’da sergiler düzenleyeceğiz. Bu bilgiyi tüm dünyayla paylaşmak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor,” dedi. Sadece akademik yayınlarla değil, kongreler, sempozyumlar ve replikalar aracılığıyla da Neolitik dönemin mirasını tanıtmayı amaçladıklarını aktaran Karul, “Anadolu’nun bu zengin geçmişini ve özellikle Neolitik Çağ açısından oynadığı kilit rolü dünya ile paylaşmak istiyoruz,” diye ekledi. Karahantepe kazılarının mevcut durumu hakkında bilgi veren Karul, yıl sonuna kadar buranın da Göbeklitepe gibi koruma çatısıyla kaplanacağını söyledi. Karul şu açıklamada bulundu: “Karahantepe’ye özel bir çatı projesi üzerinde çalıştık. Bu proje hem alanı koruyacak hem de alanın kimliğine uygun olacak. Böylelikle eserler daha uygun koşullarda korunacak ve ziyaretçilere daha konforlu bir ortam sağlanacak. Ancak kazılarda karşılaşılan objelerin çeşitliliği bize 'Şunu bekliyoruz' demenin 12 bin yıl önceki insanları hafife almak olacağını öğretti. Bugüne kadar beklemediğimiz keşiflerle çokça karşılaştık.” Göbeklitepe'deki ilerlemeler hakkında bilgi veren Karul, GT1 ve GT2 çatılarının altında kazı çalışmalarının sürdüğünü paylaştı. Ek olarak, Göbeklitepe'de kapsamlı bir restorasyon sürecine geçtiklerini belirtti. "Birçok dikilitaşın tamamlanmasıyla ilgili projeler yürütüyoruz ve bu çalışmalar yaklaşık iki aydır devam ediyor. Tahminimce eylül ayı sonlarında Göbeklitepe'yi yepyeni bir görünümle görme fırsatınız olacak. Bunu bir nevi müjde sayabilirsiniz. Çalışmalarımız tam hız devam ediyor ve hedefimiz, eylül sonunda Göbeklitepe'yi yenilenmiş haliyle ziyaretçilere sunmak," dedi. Karul, Göbeklitepe ile aynı döneme ait benzer yerleşim yerlerinin sayısının oldukça fazla olduğuna dikkat çekti. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile sürekli iş birliği içinde olduklarını ifade eden Karul, her yeni bulgunun anında ilgili makamlara bildirildiğini ve doğru zamanda kamuoyu ile paylaşıldığını vurguladı. Yeni bilgi ve keşiflerin sergiler aracılığıyla halka duyurulduğunu belirten Karul, açıklamalarına şöyle devam etti: "Taş Tepeler bölgesindeki yüzey araştırmalarımız her yıl devam ediyor ve yeni yerleşim alanları bulmaya devam ediyoruz. Şu anda bu bölgelerin bir kısmında kazı çalışmaları da yürütülmekte. Üç farklı yüzey araştırmamız sürüyor. Dolayısıyla yeni yerler bulunması artık bizim için sürpriz değil. Elde ettiğimiz verilere göre, Göbeklitepe ile çağdaş birçok yerleşimin 150 kilometrelik bir alan içinde yer aldığını tespit ettik. Bu yerleşimler yaklaşık 1500 yıllık bir dönemi kapsıyor ve seçilen kazı alanlarımız, bu uzun sürecin farklı evrelerini temsil ediyor. Bu yaklaşım bize daha kapsamlı ve bütüncül bir tablo oluşturma konusunda büyük fayda sağlıyor." Gercekedebiyat.com
YORUMLAR