Bir yolcu / Erdinç Gültekin
Ben sekiz yaşındaydım, kız kardeşim dört yaşındaydı. Babam o gece, o saatte evde değildi. Neden değildi, bilmiyorum. Anne-babamın yatağında, annemin sağında ben, solunda kız kardeşim uzanmış, karanlığın içinde yağmuru dinliyorduk. Derken ben ağlamaya başladım. Hepimiz öleceğiz diyerek ağlamaya başladım. Ağlamamı uzatınca annem, böyle bir şey olmayacağını, bizim hiç ölmeyeceğimizi söyledi. Annemin ses tonundan doğruyu söylemediğini anlayınca daha bir içten ağlamaya başladım. Kız kardeşim kıkır kıkır gülüyordu durumuma. O geceye dair anımsadıklarım bunlar. Aradan otuz yedi yıl geçmiş. *** Kız kardeşimin ölümünün üzerinden ise yirmi üç yıl geçti. Ankara Hukuk'u kazanmıştı. Uçuyordu. Sevimli, şeker yüzü yıldız yıldızdı. Belki de kısa ömrünün en umutlu, en mutlu günlerini yaşıyordu. Babam, "Kayıtta yanında ol, senin tecrüben var, sen de git." dedi. Annem, babam, teyzem ve teyzemin kızı bize el sallamaya başladıklarında kız kardeşim, "Abi cam kenarında ben oturacağım” diye nazlandı. Kıramadım onu. Keşke kırsaydım. İki saat sonra, Anadolu'nun içlerine hızla ilerleyen otobüs devrildiğinde belki o yaşar ben ölürdüm. Devrilen otobüs benim burnumu bile kanatmazken, kız kardeşimin boynuna giren cam onu saniyesinde bizden çalmıştı. O kanlı boğaz, o açık ağız ona ait olamazdı. Daha yarım dakika önce gülümsüyordu o gözler. Düş içindeydi. *** Onu koruyamamıştım. Hatta onun ölümünün nedeniydim ben. Babam biletleri K firmasından ayırtmak istemiş, ben bilmişçe P'nin otobüslerini, konforunu övmüştüm. Babam beni kırmamış, bileti P'den ayırtmıştı. Sonra babam bileti önden ayırtayım çevreyi daha geniş görürsünüz demiş, ben buna da itiraz etmiş; şoförlerin ağızları bozuktur, muavinleri de onlara benzer deyip biletleri ortadan aldırtmıştım. Babam gülmüş, ona da peki demişti. *** İkisi ağır dokuz kişinin yaralandığı kazada ölen tek yolcu kız kardeşimdi. K firması ile gitseydiniz kız kardeşin bugün yaşıyor olurdu. Bileti önden aldırtsaydın kız kardeşin şimdi çoluk çocuğa karışmıştı. Cam kenarında sen otursaydın... Yıllardır rüyalarıma giren bu acımasız sesleri, sözleri anne-babam ta başından duymuş olmalı ki beni hiç bozmadılar. Zaten suçlanacak, söz söylenecek neyim kalmıştı. Günlerce acıkmadım. Yemek yemedim. Yediğimi yutamadım. Bir ayda yirmi kilo verdim. Ve yirmi üç yıldır iştahım hiç olmadı. Hiçbir işe yaramıyorum. Okulumu bitiremedim. Askerliğimi yapamadım. Yaşımın adamı olamadım. Girdiğim işlerde tutunamadım. Suratsızlığım, zayıflığım kadınların canını sıktı. Sevmediler beni. Evlenemedim. Arkadaşlarımı da yitirdim. Faydasızın teki olarak yaşadım. Ana-babama ikinci bir evlat acısı yaşatmamak için yaşadım. Buna da bir ad koydum. Bunun adı, yaşamaya mahkûm olmaktı. Erdinç Gültekin Gercekedebiyat.com
YORUMLAR