unsal-cankaya-kapak-2182024222823.jpg


Havuzdaki su dondu ve kar birikti savrula savrula. Hava kar topluyor diyorduk öncesinde.
Gün yine hukukun iki dudak arasından çıkan hezeyanlarına boyun eğer oluşuyla üşütüyor içimizi.
Kar kötülükleri kapatmıyor. Ancak suya dönüşecek. Kirli aksa da durulacak sonunda.
Buna umut diyeceğiz şimdilik, sonra sular duruldu. 22.1 2022.

Penceremden bakıp, üzerinde buz tabakası oluştuğunu, dahası buz üzerine kar biriktiğini görüyordum.
Sonra geçen yıl sonbaharda birden iş makineleri çalışmaya başladı… Ben salona kaçtım gürültüden… Havuzu yıkacaklarını düşünmemiştim, çevresindeki baraka binaları yıkıp, görüntüyü temizleyeceklerini sanıp. Yanılmışım… Havuz gitti! Orası şimdi halka açık, ücretsiz bir otopark. 22.1.2024

Bizim site havuzunun donmasından bir yıl sonraydı, Kuğulu Park donmuş gece ve tüm TV haberlerinde bu vardı, Ankara'nın karlı görüntüleri arasında. Buzların bir kısmını kırmışlar ki yapay gölde kuğular suya girebilsin ve dışarıda donmasın diye. Aklıma “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” diyen nehir şiirden bir bölüm geldi hemen;

"Sülünün yüzü bir atmosfer olayıdır.
Rasgele yazarı avcıdan öğrendim:
Yabanördekleri donmasın diye,
Suya nöbetleşe kanat vururlar."

 

Cemal Süreya' nın yukarıdaki şiirinde söz ettiği yazar Raif Ertem idi, Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik ekinde, Rastgele başlıklı köşesinde avcılık üzerine yazıları olurdu o yıllarda... Süreya sülünler ve yüzleri hakkındaki bilgiyi de onun bu yazılarından öğrenmiştir.

Sonra araştırdıydım, Sülün'ün yüzü niçin bir atmosfer olayı diye... Güneş ışığının soğurulma derecesine göre renkleri görüyorduk ya bir ışık tayfı, gökkuşağı gibiydi yüzleri. Daha çok da erkek sülün yüzleri. Suyun donma derecesi bilinir. Akan su hızla akıyorsa donmaz genellikle... Kanat çırparak suya hareket veren yaban ördekleri durgun suyun donmasını önlemeye çalışır.

Bu arada iklim öyle değişti ki Arabistan çölüne kar yağdığı gibi şelaleler bile dondu. Ama Gebze’ye yağmadı. Ocak ayı bitmek üzere kar değil damla yağmur bile yok... Hava neredeyse bahar diye pencereyi de araladım ve Adnan Yücel, Bir Özlem Bir Türkü kitabını okuyorum, ‘Hoş geldin!” diyor şiir:

“En güzel haberler
Baharın diliyle gelirmiş derler
Hoş geldin;
Biz bizeyiz şimdi yangın yerinde
Zulümle boğuşan zaman
Meğer ne pınarlar tüketmiş sende

Sen ki karanlıklar ülkesinden
Geciken sabahları taşırdın
Bir elinde ırmaklar
Bir elinde rüzgârla
Pürköpük coşarak yaşardın

Keşke bakmasaydım sessizliğine
Tutuşup yandı bakışlarım
Gözlerin nasıl hücreleşti böyle

Yüksek sesle konuşulmaz bilirsin
iyi bak şu yaşamın yüzüne
Ve dinle
intihar bunalımında yüzerken evler
Sokaklarda diz boyu iğrençlik
Tükürüksüz açılmıyor gazeteler
Ve bir zaman
Yüreğimize gömdüğümüz efendiler
Açıp yelkenlerini
Selamsız ve sabahsız gittiler

Önce şarkılar dizildi kurşuna
Sonra kahkahalar ve kuşlar
Şimdi bu serseri akşamlarda
O eski şarkılardan
Bir tek nakarat dolaşır yalnızca

Dudaklarına bahar düşmüş biri
Nasıl anlatır ki sevincini
Hoş geldin iki gözüm
Biz bizeyiz şimdi
Gecikmiş bir mutluluk içinde

Yüksek sesle konuşulmaz bilirsin
Adı nedir gelecekteki güzelliğin
Bari gözlerinle söyle
Söyle ki
Bir tüy bile yanmasın
Bu zamansız kırlangıç göçünde”

Nasıl diyeceğiz şimdi şu Haziran’dan çalma güne "hoş geldin iki gözüm, biz bizeyiz şimdi" diye şiirle... Zemheri olmalıydı, uzadıkça uzamalıydı günler... İçimizi şiirle ısıtırdık her gece...

Ünsal Çankaya
Gercekedebiyat.com

 

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler