Devrim televizyonda yayımlanmayacak! 'Zenci Fabrikası' romanı üzerine
ABD'li zenci şair romancı ve şarkıcı Gil Scott-Heron’un Zenci Fabrikası romanı Can Yayınlarınca yayınlandı.
Bağımsızlık Savaşı ABD için hem Birleşik Krallıktan kopuşu hem de yeni kölelik anlamına gelir. 1775-1783 yılları arasında sekiz yıl süren Birleşik Krallık ve Kuzey Amerika’daki on üç ayrı koloni arasında geçen başkaldırı yeni bir devletin doğuşuyla sonuçlandı. Savaşın gerekçesi bağımsızlık değildi. Büyük Britanya Yedi Yıl Savaşları'ndan zorlu bir ekonomik krizle çıktı. Krizi aşmak için Amerika’daki kolonilere ağır vergiler salmaya başlayınca, ağır vergi yükü altında ezilen on üç koloni başkaldırdı. Savaş öncelikle kolonilerle Birleşik Krallık arasındaydı, Fransa’nın, İspanya’nın ve 1780’de Hollanda’nın kolonilerden yana tavır almasıyla uluslararası niteliğe taşındı. Paris Antlaşması imzalanınca İngiltere Amerika’nın bağımsızlık istemini kabul etmek zorunda kaldı. Son İngiliz askeri 25 Kasım’da New York’tan ayrıldıktan sonra George Washington şehre girerek teslim aldı. Bu kez Büyük Britanya’nın başına gelen ekonomik kriz, bağımsızlığını yeni kazanmış olan ABD için de sorun olmaya başladı. Amerika, Büyük Britanya deneyimden aldığı dersle, vergi yüküyle bu işin altından kalkamayacağını bildiği için ucuz işgücüne yöneldi ve krizi aşmak için köle ticaretine yöneldi. Köle ticaretini Amerika bulmuş değildi, coğrafi keşiflerle birlikte İspanyollar, Portekizliler tarafından yapılageliyordu. Yeni kıtaların yerli halkları topraklarından koparılıyor, zincire vurularak köle pazarlarında emtia olarak ticarete konu oluyordu. Köle ticareti beraberinde yeni bir sorunu getirdi, beyazlar ve siyahîler arasında ırkçılık sorunu iç savaşa neden olacak kadar büyüdü. Siyahîler Amerikan toplumu içinde ikinci sınıf insan olarak görüldü, beyazların yararlandığı vatandaşlık haklarından yararlandırılmadılar. Beyazlarla aynı lokantaya girmeleri, aynı otobüste olmaları, beyazların gözlerine bakmaları, kendi dillerini kullanmaları, beyazların kullandığı tuvaletleri kullanmaları yasaktı. Siyahîler Amerika’nın en aşağılık işlerini yapmakla yükümlüydüler. 1860’da Abraham Lincoln köleliği kaldıracağı vaadiyse seçime girdi ve siyahîlerin desteğiyle seçimi kazanınca, on iki eyalet siyahîlere tanınan bu hakları kabul etmedi, baş kaldırdı. Amerika bu başkaldırıyla kuzey ve güney olarak ikiye ayrıldı. 12 Nisan 1861 tarihinde başlayan iç savaş, 1 Ocak 1863’de Kuzey’in zaferiyle sonuçlandı. 31 Ocak 1865’de Amerikan Anayasası köleliği yasakladı. Ne var ki köleliğin kaldırılmasının bedelini 15 Nisan1865’te Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. Başkanı, Cumhuriyetçi Parti’nin ilk başkanı ve hukukçu Abraham Lincoln canıyla ödedi, bir suikast sonucu Washington DC’de öldürüldü. Benzeri bir yazgıyı da dönemin ABD başkanı John F. Kennedy paylaştı. 1964’te ABD, Medeni Haklar Yasası’nı kabul etti. Yasa siyahîlere kamusal alanda, çalışma ve eğitim alanında negatif ayrımcılığı kaldırıyordu. Yasa teklifi Amerika Birleşik Devletleri'nin 35. başkanı John Fitzgerald Kennedy tarafından önerildi. Ancak Abraham Lincoln’ü öldüren Amerikan Gizli Hükümeti kölelikle ilgili yasaların uygulamaya konulmasından tedirginlik duyuyordu. 22 Kasım 1963’te, Dallas, Teksas’ta yine bir suikastla John F. Kennedy’yi ortadan kaldırdı. Yasa ancak ABD’nin 36. başkanı olan Lyndon Johnson tarafından imzalanarak yürürlüğe girdi. 1964 Medeni Haklar Yasasının yürürlüğe girmesi, siyahîlere beyazlara tanınan hakların verilmesinin sağlanmasında en büyük çabayı gösteren siyahî önder Martin Luther King’dir. King iş ve özgürlük yürüyüşünü 28 Ağustos 1963’de yapmış, Washington’daki bu yürüyüşte tarihe geçecek ‘Bir Hayalim var’ diyerek yaptığı konuşmayı gerçekleştirmişti. Martin Luther King konuşmasında “Bugün size diyorum ki, dostlarım, şu anın getirdiği güçlüklere ve engellemelere rağmen bir rüyam var benim. Amerikan rüyasına derinden kök salmış bir rüyadır bu. Bir rüyam var. Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak. ‘Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.’ Bir rüyam var. Gün gelecek, eski kölelerin evlâtlarıyla eski köle sahiplerinin evlâtları, Georgia'nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar. (…) Bir rüyam var. Gün gelecek, dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar” diyecekti. King’in bu hayali ABD’de günümüzde kâğıt üzerinde gerçekleşmiş görünmektedir. Nitekim Sovyetlerin kültür alanındaki atımları sonucu, bu alandaki egemenliklerini yitirmek istemeyen CIA, Soğuk Savaş döneminde kültürel alanda boy göstermeye başlamış, ırksal ayrımı ortadan kaldırdıkları imajını vermek üzere üst düzey zenci şarkıcıları propaganda amaçlı kullanmıştır. Bugün de her ne kadar siyah ve beyaz ayrımcılığı yasalarla güvence altına alınmış olsa da kimi radikal gurupların ırkçı hareketleri ve davranışları açıkça, ırkçılık karşıtı olanlarca da içselleştirilmiş olarak örtük bir biçimde devam etmektedir. Günümüzde de ayrıcalıklı olanları dışında siyahîlerin ABD’li beyazlar kadar şanslı oldukları söylenemez. Daha çok toplumdan uzaklaştırılmakta, Harlem gibi gettolara, kent dışındaki varoşlara, kentlerin arka sokaklarına, metro ve yer altı tünellerine sıkıştırılmak istenilmektedir. Ara başlıktaki söz, Gil Scott-Heron’un* en tanınmış bestelerinden biri. Deneyimlerimizle biliyoruz televizyondan bugüne değin hep karşı-devrimler yayınladı. Gil Scott-Heron çok yönlü bir sanatçı; caz, blues, rap müzisyeni, şair, romancı. Blues kökenli ile ilgili bir bilim adamı anlamına gelen ‘bluesologist’ olarak anıldı. 2012’de öldüğünde Grammy Yaşam Boyu Başarı Ödülünü aldı. Zenci Fabrikası ve Akbaba onun müziği ile yaşamı arasına sıkıştırabildiği iki romanı… Zenci Fabrikası(**) dünyaya adını veren ünlü 68 Hareketi’nin öncüllerinden. 1960’da Virginia’da siyahîlerin devam ettiği Sutton Üniversitesi’nde yaşanan öğrenci ayaklanmasını konu ediniyor. Heron özellikle siyahîlerin kabul edildiği üniversiteler ve yüksek okulları siyahîler için hem nimet, hem lanet olarak adlandırıyor: “Bu kurumlar sayesinde insanlarımızdan binlercesi, başka türlü asla bulamayacakları bir eğitim fırsatına kavuştu. Bu kurumlar birçok kişide yeni bir şeref ve haysiyet duygusu yeşertti. Fakat kimseye eşitlik sağlamadılar.” Heron’un da altını çizerek belirttiği gibi siyahîlerin eğitim olanaklarının genişlemesi onları ırkçı önyargılardan kurtarmaya yetmedi. Yine tenlerinin renklerine göre değerlendirildiler ve Amerikan ikiyüzlülüğünün kurbanı olarak varlıklarını sürdürüyorlar. İyi eğitim almış olsalar da ayrıcalıklı olanları dışında vatandaş olarak Amerikan yaşamında eşit yurttaş olarak beyazların yararlandığı diğer olanaklardan yararlanamıyorlar. Aslında üniversitelerle ilgili sorunun bir diğer boyutu dünyada olduğu gibi bizde de üniversitelerin ‘Diplomalı İşsizler Ordusu’ yetiştiren, Devlet İstatistik Kurumu’nun çarpıtılmış bir algıyla hazırladığı ‘İşsizlik çizelgelerinde’ geçici olarak işsizliği ertelemeye yarayan birer ‘Diplomalı İşsizler Fabrikası’ olarak işlev görmeleri. Heron, “Siyah yükseköğretim kurumlarına devam eden insanlar olarak, bir canavarın dişleri arasında sıkışıp kaldığımızı fark etmişken, o kurumları hâlâ güvenli birer liman olarak görmemiz mümkün değil” derken sadece siyahîlerin devam ettiği yüksekokulları ya da üniversiteleri değil, aslında işlevleri ‘diplomalı işsizler’ yetiştiren üniversitelerin ve eğitim düzenlerinin de eleştirisini yapmış oluyor. Gil Scott-Heron’un Zenci Fabrikası romanıyla yapmaya çalıştığı uyarının, erki elinde bulunduran yetkili yetkisizlerin yapamamış olması insanın insana, ülkenin geleceğine yapılmış en büyük haksızlıklardan biri. Heron’un da dediği gibi: “Eğitimde yeni ufukların keşfedilmesi gerek. Eğitimcilerimizin, akademik sahtekârlığı besleyen değerlendirme sistemini oturup ciddi ciddi ele alması gerek.” *Gilbert Scott-Heron (1 Nisan 1949 - 27 Mayıs 2011) Amerikalı bir caz şairi, şarkıcısı, müzisyeni ve yazarıydı, öncelikle 1970'ler ve 1980'lerde sözlü icracı olarak yaptığı çalışmalarla tanınırdı. Halit PayzaKAPİTALİZMİN GÖZ KAMAŞTIRICI BAŞARISI: KÖLELİK
DERİLERİNİN RENGİNE GÖRE DEĞIL, KARAKTERLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLEN BİR ÜLKE HAYALİ
CIA SOĞUK SAVAŞ KÜLTÜREL ALAN
'DEVRİM TELEVİZYONDA YAYIMLANMAYACAK'
Gercekedebiyat.com