Ankara’da ilk Amerikalılar
İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Türkiye’ye pek çok Amerikalı görevlendirildi. Dünya gücünü elinde tutmaya çalışan Amerika gerçekleştirdiği Türkiye’ye özgü yapılanmada yer alacak olan görevlilerini ülkemize göndermeye başladı. O dönemde ABD ile gelişen ilişkiler, her geçen gün Amerikalı görevlilerin sayısında artışa neden oldu. “Soğuk Savaş Dönemi Diplomasisi” gereği pek çok Amerikalı kendisini Türkiye’de buldu. 1943 yılında ne Türkiye’ye ne de Müttefiklere haber verilmeden ABD elçisinin Adana’daki yazlık evi, OSS (Office of Strategic Services/Stratejik Servisler Bürosu) tarafından üs haline getirildi. 28 Ağustos 1952’de imzalanan Kuzey Atlantik Antlaşması (NATO) çerçevesinde kurulmuş olan Milletlerarası Askeri Karargahların Statüsüne İlişkin Protokol ile ülkesinde askeri karargâh kurulmasını kabul eden Türkiye’de 1951’de inşası başlanan İncirlik Üssü, 1954’te kullanıma açıldı. İlerleyen yıllarda Amerikan üs ve tesisleri Türkiye’nin coğrafyasına yayılacaktı. Türkiye'deki ABD Üs ve Tesisleri, Ant Dergisi, S.37, 12.9.1967, s.8-9. Kısaca Türkiye-ABD yakınlaşması yalnızca Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda yaşanmadı; Komünist Blok tehdidinin Avrupa’nın doğusundan sonra Akdeniz’de de kendisini göstermesinden duyduğu endişe ile ABD’nin de bizzat arzuladığı bir diplomatik gelişme olarak ortaya çıktı. Bu doğrultuda, kısa adı JAMMAT olan (Joint American Military Mission for Aid to Turkey/Türkiye’ye Yardım İçin Ortak Amerikan Askeri Görevi) oluşumuna gidildi. Başlangıçta adı AMAT (American Mission for Aid to Turkey /Türkiye’ye Yardım İçin Amerikan Görevi) idi. Askeri misyonun üyeleri 1947 yılının Eylül ayından itibaren Ankara’ya gelmeye başladı. Kara ve donanma grupları, daha önceden İnceleme Heyeti’nin de faaliyet göstermiş olduğu İzmir Caddesi’ndeki binaya; Hava grubu, Türk Hava Kuvvetleri binasına, yol grubu ise Bayındırlık Bakanlığı’nda kendilerine ayrılan büroya yerleşerek yardımla ilgili programı uygulamaya koyuldular. 1963, Lozan Meydanı, Jusmmat, DTCF Askeri misyon üyelerinin yanı sıra ABD askeri yardım malzemeleri de Türkiye’ye gelmeye başladı. 1948’in ocak ayında 53’ü ordu heyeti, 19’u havacılık heyeti, 16’sı donanma heyeti ve 20’si de yollar heyeti (demiryolu, karayolu, liman ağızları) olmak üzere toplam 108 elçilik görevlisi Ankara’ya geldi. JAMMAT adlı Amerikan oluşumunun başına da General Horace Logan McBride getirildi. JAMMAT 1958’de JUSMAT (Joint US Military Mission For Aid To Turkey/Türkiye’ye Yardım İçin Birleşik Amerikan Askeri Görevi) adını aldı. 31 Mart 1957 tarihinde Türkiye’de 3 bin 720 asker, 138 sivil ve 2 bin167 aile üyesi olmak üzere toplam 6.025 Amerikalı personel bulunuyordu. 15 Mart 1958’de bu sayı 6 bin 449’u asker olmak üzere 10 bin 573’e çıktı. Altı ay sonra 15 Kasım 1958’de ise, sayı 13 bin 247’ye, 1970’li yılların başında ise, 25 bine ulaştı. Amerikan personeline tanınan geniş ayrıcalıklar, beraberinde birçok sorun da getirdi. ABD üs ve tesislerinin bulunduğu yerlerde ABD personeli ile bölge insanı arasında çeşitli asayiş sorunları yaşandı. 6 Aralık 1959, ABD Başkanı Eisenhower'in Ankara'yı ziyareti JUSMAT başlangıçta Sıhhiye’de bugünkü Abdi İpekçi Parkı’nın olduğu yerde konuşlandı. Burası Amerikalı asker ve ailelerinin her türlü ihtiyacını karşılayabilecek bir site görünümündeydi. 3. TBMM binasının 6 Ocak 1961 tarihinde hizmete açılmasıyla, Çankaya Kapısı tarafındaki Güvenlik Caddesi’ne bakan yan bahçesi üzerine taşındı. TUSLOG ise, Tunus Caddesi ile Tunalı Hilmi Caddesi’nin kesiştiği köşedeki 106 numaralı 4 katlı apartmanı kiralamıştı. Tunus Caddesi’nin devamı olan Abay Kunanbay Caddesi’nin (eski Bilir Sokak) Güniz Sokakla kesiştiği 30 numaralı dört katlı binada ise Amerikan Hastanesi hizmet veriyordu. Tuslog Det.30 JUSMAT ve TUSLOG’ da görevli askerler Tunalı Hilmi Caddesi üzerindeki 82 numaralı Üniversite Apartmanın A ve B bloklarını yatakhane olarak kullanıyorlardı. Billets (Baraka anlamında) adı verilen yatakhanenin arkasındaki Bestekar Sokağın sonunda 61 numaralı Ankara Üniversitesi Öğretim Üyeleri Apartmanının B Blok bodrum katında ise APO (American Post Office/Amerikan Posta Ofisi) bulunuyordu. Billets daha sonra Bestekar Sokağın başına şimdiki LİV Hastanesinin bulunduğu çok katlı binaya taşınacaktı. Amerikalıların Ankara’ya ayak basmalarıyla bazı semtlerde kira rayiçleri inanılmaz bir şekilde arttı. Doların 2 lira 82 kuruş olduğu bir dönemde 150-160 lira arasında olan apartman dairelerinin kirası, Amerikalıların tercih ettiği Gaziosmanpaşa, Çankaya, Bahçelievler gibi semtlerde yaklaşık 500 lirayı buluyordu. Amerikan Büyükelçiliği ve bağlı kuruluşlarıyla temas halinde, Amerikalılardan gelen taleplerle, evlerini kiraya vermek isteyen Türkler arasında aracılık yapan emlakçılar türemişti. Bunlar arasında en ünlüsü “Madam Merian” adındaki emlakçıydı. Tuslog manzaralı 'Station, Gölbaşı - Ankara Bahçelievler’de, Mebus Evleri’nde siyasilerle, üst düzey Ankaralıların iç içe yaşadığı dönemler sürerken, “Madam Merian”ın da aracılığıyla Amerikalılar özellikle Bahçelievler’e yoğun ilgi gösterdiler. Semt sakinleri, ilk kez gördükleri, giderek yaşamlarına da giren “şey”lerle karşılaştılar. Bluejeanler, kareli gömlekler, sweatshirtler, sırt çantaları, montlar, botlar, Loafer ayakkabılar gençlerin giyimine yansımaya başladı. Crew Cut /Asker Traşı genç erkeklerin saç modası oldu. Maxwell Kahvesi, 7UP, Coca Cola gibi içecekleri, Hershey’s çikolataları ve pembe renkli “Bazooka bubble gum” sakızları elde etmek Amerikan hayranlığını simgeliyordu. İzmir Caddesi’nin Ihlamur Sokak ile kesiştiği köşedeki “Amerikan Pasajı/Pazarı”, bu “yeni hayat”ın ana alışveriş merkeziydi. Amerikan sigarası başta olmak üzere her türlü Amerikan ürünlerini, yiyecek-içecek ve giyeceklerini burada bulmak mümkündü. İzmir Caddesi'nde Amerikan Pazarı Kullanılmış giyim eşyaları ise az da olsa İtfaiye Meydanı’ndaki Bit Pazarı’na düşüyordu. Amerikalı askerler Sıhhiye’deki “PX” (Post Exchange) den aldıkları malları buralarda satıyor, ceplerini dolduruyorlardı. Türkiye’den ayrılırken sattıkları buzdolapları, çamaşır makineleri, radyolar, pilli pikaplar, makaralı teypler, koltuklar, formika masalar, payreks tabaklar da Amerikan sevgisinin yaşandığı evlerde başköşede yer alıyordu. Ankara’da sanki Amerikan düşlerine seyahat ediliyordu. 1950-60’lı yıllarda başkentin şehir içi ulaşımı da Amerikalıların “station/steyşın” adını verdikleri Chevrolet, Buick, Plymouth, Dodge marka otomobillerle yapılıyordu. Özellikle Bahçelievler/Kızılay hattında hizmet veriyordu bu araçlar. Okullara dağıtılan ABD malı süt tozu da gururumuzdu. Ama bizler, Amerikan yiyeceklerine saldırırken Amerikalı askerler Türk yemeklerini beğenmekle birlikte kendi damak tatlarına uygun yiyecekleri Sıhhiye’deki “PX” in kantininden sağlıyorlardı. Amerikalı subay ve aileleri Bahçelievler ve diğer ayrıcalıklı semtlerde yaşamlarını sürdürürken, astsubayları ise, Küçükesat Caddesi’nin sonunda, Küçükesat Caddesiyle Bilir Sokağın kesiştiği yere yakın “Merhaba Palas” adını verdikleri dört katlı binada ikamet ediyorlardı. Küçükesat'ta Merhaba Palas Amerikalı subay ve aileleri Çankaya’da Cinnah Caddesi ile Çankaya Caddesi’nin kesiştiği “Zübeyde Hanım Meydanı”nda yer alan Officer’s Club/Amerikan Subay Kulübü’nde eğlenirken astsubaylar, Maltepe’de Ali Suavi Sokak’taki NCO (Non Commissioned Officer’s Club/Astsubay Kulübü)’nde eğlenirlerdi. Ve… Tunus Caddesi ile Kennedy Caddesi’nin kesiştiği yerde, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin yanında, şimdi yerinde otopark olan 40 numaralı yapı Bowling salonlarıydı. Aydınlıkevler’de bugünkü Altın Park’ın bulunduğu geniş yeşil sahayı da tutkuları olan golf sahasına çevirmişlerdi. Tabii buraları Türklere kapalıydı. Sonraki yıllarda Ankara’daki tüm ABD üsleri ve tesisleri Balgat’ta bir araya getirilecekti. Sıhhiye’deki şimdiki küçük Orduevi’nin (eski Yüksel Palas) yanında PAN AM (Amerikan Hava Yolları) bürosu vardı. Büroda sarışın güzel Amerikalı hostes ve büro görevlileri dikkat çekerdi. Kızılay’daki gökdelenin (eski GİMA binası) Güven Parkı’na bakan yan kısmına bitişik Amerikan Haberler Merkezi bulunurdu. 1970’li yılların başında Ankara’daki öğrenci eylemlerinde bu iki büro sık sık saldırıya uğrardı. Kızılırmak Sokakta yer alan Kızılırmak Sinemasının bulunduğu bina da 1960’lı yıllarda Amerikalılara hem kültür merkezi (kültürel etkinlikler, film gösterimleri), hem de pazar günleri kilise olarak hizmet verdi. 1951 yılında Türkiye ile ABD arasında yapılan ikili anlaşmayla önce Mithatpaşa Caddesi üzerinde bir binada, daha sonra Cinnah Caddesi üzerindeki yeni binasına taşınan Türk-Amerikan Derneği’nin (TAD) kurucu üyeleri arasında Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, kimi milletvekilleri (Cemal Köprülü, Halide Edip Adıvar), üniversite mensupları (İrfan Şahinbaş, Feriha Baymur), dönemin ABD Büyükelçisi Raymond A. Hare ve Robert Koleji müdürü John Everton yer alıyordu. İsmet İnönü bir grup 'Barış Gönüllüsü'yle Derneğin dikkat çeken etkinliklerinden birisi de ünlü iki büyük caz sanatçısının, Dizzy Gillespie (1956) ve Duke Ellington’un (1963) orkestralarıyla verdikleri konserlerdi. Türk-Amerikan Derneği bugün de İngilizce dil eğitimi ve çeşitli kültürel etkinliklerle (kütüphane hizmetleri, konferanslar, sergiler, konserler) varlığını sürdürüyor. Ankara’daki Amerikan varlığından geriye kalan en ilginç anılardan birisi de 1 Şubat 1963 tarihine uzanır. O gün, Lübnan Hava Yolları’na ait bir uçakla bir askeri keşif uçağı çarpışmış, Ulus’ta Anafartalar Karakolu’nun çaprazındaki Ticaret Han’ın üzerine düşmüşlerdi. Kaza sonrasında çıkan büyük yangını söndürme çalışmasında Ankara İtfaiyesi yeterli olmayınca Sıhhiye’deki Amerikan itfaiye grubu, halkın meraklı bakışları altında köpük kullanarak müdahale etmişti. 1943 yılından 1962 yılına gelindiğinde Türkiye’deki Amerikan varlığına yeni halkalar eklendi… Özellikle ekonomik ve sosyal alanlarda topyekûn bir kalkınma isteğinde olan Türkiye, ABD’nin “Peace Corps-Volunteers/Barış Gönüllüleri” Anlaşması’nı kabul etmesi ile yeni bir maceraya girdi. Resmi verilere göre 1460 Barış Gönüllüsü eğitim, sağlık, toplumsal gelişim, ekonomik kalkınma, köy kalkınması alanlarına yönelik oluşturulan çeşitli programlarda çalışmak üzere Türkiye’ye doluştular. Farklı ekonomik, sosyal, etnik ve inanç unsuruna sahip bölgelerde görev yapmaya başladılar. Muğla'da görevli 'Barış Gönüllüleri'! Fakat özellikle 1965 yılı sonrasında Barış Gönüllüleri’nin faaliyetleri hem Türk resmi makamları hem de kamuoyunun büyük çoğunluğu tarafından zararlı olduğu gerekçesiyle eleştirilmeye başlandı. Basın da bir yandan yükleniyordu. Çetin Altan Akşam gazetesinde çıkan 23 Nisan 1968 tarihli “Eğlenin Yavrularım Eğlenin” başlıklı yazısında Türkiye’nin egemenliği karşısında Amerikan varlığını eleştiriyor, “Amerika, Karadeniz kıyılarındaki bakır madenlerimizin, yüzde elli bir oranında kendileriyle iş yapacak patronlara devredilmesini istemiş. Biliyorsunuz dostumuzdur Amerika. Topraklarımızın 32 milyon metrekaresi üstünde onun bayrağı dalgalanır. Her Bakanlığımızda onun uzmanları, gizli güvenlik teşkilâtımızda onun dolarları. Anadolu köylerinde onun Barış Gönüllüleri vardır. Başbakan dahi onun firmalarının komisyonculuğundan gelmiştir iktidara ve onun Başkanıyla kol kola çektirdiği resimleri halka dağıtmanın kıvancıyla toplamıştır oyları. ...Amerika, bakırlarımızın yüzde elli bir oranında kendisiyle iş yapacak patronlara devrini istiyorsa, elbette bu egemenliğimiz ve özgürlüğümüz içindir. …Eğlenin yavrularım, eğlenin. Gülün, oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz” diyordu. Basınımızda Amerikan üsleri karşıtı yazılar henüz yer almadan önce, ABD üs ve tesislerini ilk eleştiren Türkiye Komünist Partisi (TKP)’nin yayın organlarından olan ve Almanya’nın Leipzig şehrinden yayın yapan Bizim Radyo oldu. Radyo, yayınlarında ABD üs ve tesislerine geniş yer verdi, bu üs ve tesislerin varlığını işgal olarak değerlendirdi. (Anjel Açıkgöz, Bizim Radyo’da Nazım Hikmet, Tüstav Yayınları, İstanbul 2004). Bir ABD üssünde Türk ve Amerikalı askerler Selma Göktürk Çetinkaya da JAMMAT’ta görevli Elizabeth McNeill-Leicester’ın Ankara’da geçirdiği bir yılını kaleme aldığı ve halen Türkçeye çevrilmemiş olan “Memories of 1950 in Ankara, Turkey” adlı kitabında Ankara’da kaldığı süre boyunca gözlemlerini ayrıntılı olarak yazdığını aktarır (Avrasya İncelemeleri Dergisi, https://doi.org/10.26650/jes.2020.013). Türkiye ve özellikle, Türkiye’nin kalbi Ankara’da görevli Amerikalı askerler ile Barış Gönüllülerin CIA bağlantılı casusluk faaliyetlerinde bulundukları her fırsatta dillendirildi. Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, “Doruk Operasyonu” adlı kitabında (Pankuş Yayınları, 2023, s.50) Amerikalıların MİT’i de ele geçirdiğini, bu şekilde memleketin idare edilmeye başlandığını yazdı. Aynı sav bir zamanlar Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan İhsan Sabri Çağlayangil tarafından da doğrulandı. (İhsan Sabri Çağlayangil, “12 Mart’ta CIA geniş ölçüde vardır”, Politika, 1 Ocak 1977). 70’li yıllarda artık Amerikalılar gözden düşmeye, askerleri ve Barış Gönüllüleri ülkeyi terk etmeye başladı. Amerikan karşıtlığı giderek artıyordu. Gençlik emperyalizmin ne olduğunu anlamaya başlamıştı. 11 Ocak 1971 günü Deniz Gezmiş adında İstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisi bir genç, arkadaşları Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’la birlikte İş Bankası’nın Bahçelievler’deki Emek Şubesini soydu. Güpegündüz bankaya giren üç genç, maske takma gereği bile duymadan, veznedarın ellerini havaya kaldırtıp 80 bin lirayı yanlarında getirdikleri büyük kâğıt zarflara doldurup, geldikleri gibi gittiler. Bu eylem gençliğin başkaldırısıydı. “Tam bağımsız Türkiye” ye kavuşmak, Amerikan emperyalizminden kurtulmaktı amaçları. Ama aksini düşünenlerden hiçbir zaman kurtulamayacaklardı. Daha sonra, 4 Mart 1971 günü Balgat’taki Amerikan üssünde görevli Çavuş James Finley’i kaçırmaları, gençliğin emperyalist düşünce karşısındaki kararlı davranışını simgeliyordu. Çavuş Finley 8 Mart günü serbest bırakılsa da Amerikalılar ölümle sonuçlanacak kardeş kavgalarına önayak olacak, Türkiye’yi önce 12 Mart’a sonra da 12 Eylül’e sürükleyeceklerdi. Selim Esen AMERİKALALIRLA İLK TEMASLAR
AMERİKALI ASTSUBAYLARIN ANKARA'DAKİ MEKANI
BARIŞ GÖNÜLLÜLERİ (!)
AMERİKAN EMPERYALİZMİ
Gerçekedebiyat.com