Guinness Rekorlar Kitabı’na göre, dünya üzerinde yaşadığı doğrulanan en yaşlı insan Jeanne Louise Clement adında bir Fransız kadındır. Clement 1875’ten 1997’ye kadar 122 yıl yaşadı.

Eski insanların yaşamı kaç yıldı sorusunun yanıtını doğru olarak bilmek zor. Çünkü bir kayıt yok. Ancak kemik testlerinden bir sonuca varılabiliyor. Fakat bunu doğrulamak da son derece zor,  

Güney Kıbrıs’taki Ulusal Gerontoloji Merkezi’nde biyomedikal gerontolog olan Marios Kyriazis, ‘‘İlk insanlar yaşar, çocuk sahibi olur ve hemen ardından hastalık ya da avlanma nedeniyle ölürdü’’ diyor.

Stanford Üniversitesi’nde Roma İmparatorluğu’nun demografisini inceleyen tarihçi Walter Scheidel de geçmişte insanların 150 yıla kadar yaşadığına ilişkin raporlar olsa da bunların çoğunun muhtemelen abartı olduğunu söylüyor. Ççünkü gezegenimiz deprem, salgın, savaş, soğuk vs. bir çok felaketle dolu.

Journal of Molecular Evolution’da yayınlanan ‘‘Aging Throughout History: The Evolution of Human Lifespan’’ (Tarih Boyunca Yaşlanma: İnsan Yaşam Süresinin Evrimi) adlı kitabın yazarı Kyriazis, ‘‘Doğa insan vücudunu çocuk sahibi olacak, çocuklarımızın büyüdüğünü görmek için birkaç yıl daha yaşayacak ve belki de torunlarımızı görebileceğimiz yaşa ulaşacak şekilde yarattı’’ diyor.

Yine de daha iyi hijyen, ilaç ve beslenme sayesinde torunlarını görecek yaşa ulaşan ortalama insan sayısı artıyor. Ancak Kyriazis, kronik dejeneratif hastalıkları ve diğer sorunları durdurmanın daha zor olduğunu, doğanın belirli bir noktadan sonra vücudumuzun sürekli onarım yapmasına izin vermediğini söylüyor.

Neanderthal’ler ile Batı Avrasya’da bulunan erken insanların ortalama yaşam süresi arasındaki farkın büyük olmadığını gösteriyor.

Diğer araştırmalar ise Homo sapiens’in yaşam süresinin Orta Paleolitik Çağ’dan Üst Paleolitik Çağ’a doğru değişmiş olabileceğini ortaya koyuyor, çünkü yaşlı ve genç kalıntıların oranı artıyor.

Aynı araştırma, yaklaşık 30 bin yıl önce Üst Paleolitik Çağ’ın başlangıcından itibaren ortalama yaşam süresinin 30 yılı aşmaya başladığını gösteriyor.

Bir diğer büyük değişim ise kabaca insanların 10 bin yıl kadar önce yerleşik yaşam tarzını benimseyerek Türkiye’deki Çatalhöyük gibi kent merkezlerine taşınmaya başladığı döneme denk geliyor.

Kentsel alanlarda uygun kanalizasyon sistemleri ve gerekli hijyen koşullar bulunmadığından, göçebe yaşam tarzı o zamanlar yoğun kasabalarda yaşamaktan daha sağlıklıydı.

İnsanlar birbirlerine ve hayvanlarına daha yakın yaşadığı için hastalıklar insanlar ve evcil hayvanlar arasında daha kolay bulaşabiliyordu.

Çatalhöyük’te yapılan bazı araştırmalar, şehir yoğunlaştıkça insan sağlığının bozulduğunu ve bunun da ortalama yaşam süresinde belirli bir düşüşe yol açtığını gösteriyor.

Kyriazis, ‘‘İnsanların uzun yaşama kapasitesi devam etti, ancak birçok insan hastalık ve kötü beslenme koşulları nedeniyle öldü’’ diyor.

Roma dönemine gelindiğinde nüfus kayıtları daha iyiydi. Scheidel, Mısır’ın yaklaşık iki bin yıl önce Roma İmparatorluğu’nun bir eyaleti olduğu döneme ait nüfus sayımı kayıtlarını inceledi. Bu kayıtlar genel olarak ortalama yaşam süresinin 20’li yaşlarda olduğunu gösteriyor.

Elbette pek çok insan bundan daha uzun yaşadı fakat genel sayı o dönemde bebek ölümlerinin yüksek olması nedeniyle büyük ölçüde aşağı çekildi. Scheidel, beş yaşını geçen insanlar için yaşam beklentisinin 40’lı yaşlara kadar çıktığını söylüyor.

Hakkında çok fazla bilgiye sahip olduğumuz Roma imparatorları üzerine yapılan bir analiz de benzer istatistikleri ortaya koyuyor. Scheidel, ‘‘Öldürülmeyenler, ki bunlar azınlıkta, aşağı yukarı aynı yaşam beklentisine sahip’’ diyor.

Tıpkı geçmişte olduğu gibi günümüzde de yaşam beklentisi dağılımı her yerde eşit değil. Worldometer’a göre Hong Kong 85,3 yıl ile en yüksek ortalama yaşam süresine sahip. Öte yandan devam eden iç çatışmalar, COVID-19 ve diğer hastalıklardan kaynaklanan ölümler gibi faktörlerin bir araya gelmesi nedeniyle Orta Afrika Cumhuriyeti 54,4 yıl ile en düşük yaşam süresine sahip.

Günümüzde insanların genel yaşam beklentisi 73,2 yıl; kadınlar için 75,6 yıl, erkekler için ise 70,8 yıl. Bu süre, kısmen tıptaki ilerlemelere bağlı olarak sadece birkaç on yıl içinde hızla arttı. Veriler 1950 yılındaki ortalama yaşam süresinin 47 yıl olduğunu gösteriyor.

Kyriazis, ortalama yaşam süresindeki bu gelişmelerin yeni bir odaklanmaya yol açtığını söylüyor. Eskiden insanlar hayatta kalmak için daha çok çocuk sahibi olmakla ilgilenirken, şimdi birçok insan daha az çocuk sahibi oluyor.

‘‘İnsanlık tarihinde ilk kez, çocuklarımızın hayatta kalmasındansa kendi hayatta kalmamıza geçiş yaptığımızı görüyoruz."


Kaynak: Discover Magazine, Ceyda Yetim Türkiye gazetesi için yerelleştirdi.

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)