Son Dakika



Karikatürlerinin altındaki Tonguç imzasıyla anılan Tonguç Yaşar, 1950 kuşağınının önde gelen temsilcilerinden biridir. Balkanlar’dan İstanbul’a göç eden bir ailenin çocuğu olarak, 1932’de Kasımpaşa’da dünyaya gelen Tonguç, maddi imkânsızlıklar nedeniyle ilk yılında liseyi bırakır ve Babıali’de bir matbaada mücellit olarak çalışmaya başlar. Böylelikle karikatür ve edebiyatla tanışmasının yolu da açılmış olur. Bu tanışma onun bir ömür boyu sürdüreceği sanatsal yaratının başlangıç noktasıdır.

1952’de karikatüre başlayan Tonguç’un, karikatürleri Akbaba, Dolmuş, Taş mizah dergilerinde yayımlanır. Aralık 1961’de ilk sayısı yayımlanan Yön dergisinin çizerleri arasındadır. 1977’de Vatan gazetesine günlük karikatürler çizer.

TONGUÇ YAŞAR VE 60'LI YILLAR

1961 Anayasa’sıyla sosyal devlet kavramı getirilmiş, özerk üniversitelerin kendi seçtikleri organlar tarafından yönetilmesi ilkesi benimsenmiş, çalışanlara sendika kurma, grev yapma, protesto ve gösteri hakkı güvence altına alınmıştır. 1965 ve 1969 genel seçimlerinde Süleyman Demirel başkanlığındaki Adalet Partisi(AP) iktidar olur. Ancak, ne sol muhalefet, ne de sağ iktidar durumdan hoşnut değildir. Sol muhalefet, yeni anayasa ile tariflenen kavramların hayata geçirilmesini talep etmekte,  Demokrat Parti’nin mirasçısı olduklarını belirten Demirel ise bu Anayasa ile ülke yönetilemeyeceğini söylemektedir.

Tonguç Yaşar’ın, 1969’da e yayınları tarafından ilk baskısı yapılan albümünün kapağı. Tonguç’un dörtlüklerinin de yer aldığı albüm şöyle başlıyor: ‘‘Ortada sandık / Seçtikte yandık / Türlü çeşitli / Adam olur sandık’’.

TONGUÇ YAŞAR VE SÜLÜNAME  

1969’da Sülüname Albümü yayımlanır. Adından da anlaşılacağı üzere, albümün konusu, 1965-1971 dönemin başbakanı Süleyman Demirel’dir. Sülüname’deki karikatürlerin önemli bir bölümü, o yıllarda Adalet Partisi iktidarıyla devam etmekte olan ve genel başkan Demirel’de simgleşen ABD yanlısı politkaları muhalif bir duruşla hicvetmektedir.

tonguç

Albümün 6. sayfasında, Demirel’e özgü anlatım tarzına gönderme yapan şu dörtlük yer almaktadır:

Varsa vardır, yoksa yoktur.

Azsa Azdır, çoksa çoktur.

‘‘Va mı başka izah tarzı’’

Açsa açtır, toksa toktur.

Yukarıdaki de dahil olmak üzere, bazı karikatürlerin hemen yanında yer alan taşlamalar da Tonguç’a aittir. Sülüname’den birkaç alıntıyla alıntılara devam edelim...

s.29’da, AP’nin simgesi Kırat’ın üstündeki Demirel... Çarkı döndüren o, cebini dolduran ise malum kişi. 

tonguç

s.48’de, Sahibinin sesini dinleyen Demirel var. Türkiye ile ABD arasında farklı tarihlerde imzalanmış bulunan anlaşmaların, 3 Temmuz 1969 yılında ‘‘Ortak Savunma ve İşbirliği Anlaşması’’ başlığıyla tek bir metinde toplandığını hatırlatmış olalım.

tonguç

s.44’de, Portatif tezgâhın başındaki tokatçı, 1963-1969 yılları arasında görev yapan ABD başkanı Johnson. Tam teçhizatlı başkanın, Demirel’e gösterdiği kart, ‘Faşizm’. Üç kartın içinden bulunup, seçilmesi durumuda Demirel’in alacağı ödül, alt yazıyla açıklanmış.

tonguç

s.96’da, Yani son sayfada Tonguç ‘SON’ a doğru giden bir kafiyelendirme düzeni içinde sıraladığı isimlerle bir dönemin özetini yapmaktadır.

tonguç

MORRISON, İnşaat Mühendisi Süleyman Demirel’in Temsilciliğini yaptığı ABD’li firmanın adıdır. ‘‘Morrison Süleyman’’ 1960’larda sol muhalefetin kendisine taktığı lakaptır.

KOMİSYON, 28 Nisan 1960’da, yani askerin yönetime el koymasından 1 ay önce, bir siyasi baskı aracı olarak DP iktidarının kurduğu Tahkikat Komisyonu olsa gerek.

KOALİSYON, 1961’deki seçimlerden sonra İsmet İnönü’nün başbakanlığında kurulan CHP - AP koalisyon hükümetidir.

JONSON, bize 5 Haziran 1964’de ABD Başkanı Johnson tarafından, Kıbrıs’a askeri müdahaleyi düşünen Başbakan İnönü’ye gönderilden, ültimaton mektubunu hatırlatmaktadır.

NIXSON, Ocak 1969’dan, 1974’e kadar ABD Başkanı olan kişinin adıdır. Nixon’un başkanlık dönemi,  Demirel’in başbakan olduğu Adalet Partisi iktidarı ile sonrasındaki sonrasındaki askeri döneme rastlamaktadır. 

SON, Tonguç Yaşar’ın albümünün de sonudur. Yani son sayfasıdır. SON’u takdim eden kişi şapkasından anlaşılacağı üzere, Sülüname albümünün başrol oyuncusu Süleyman Demirel’dir. Siyasi varoluşunu mirasçısı Demokrat Parti’nin devamı olarak tarifleyen Adalet Partisi’nin genel başkanı Demirel, devraldığı siyasi mirasın icraat dönemine de KOMİSYON’la bir gönderme yaparak SON’a gelmiş olmaktadır. Onun seyirciyi selamlayan duruşu, bir tiyatro sahnesindeki perdenin kapanışını, yani ‘’SON’’u anlatmaktadır.

Kuşkusuz ki, Tonguç’un Sülüname albümünde anlattıklarınının bugünlere uzanan izilerini yaşıyoruz. O’nun yalın, desen ustalıklı çizgileri ve taşmalarında kullandığı dil, kestirmeden bir ‘‘yüze vurma hali’’dir. Ancak bu albüm dolayısıyla yasaklama veya dava edilme durumuna ilişkin bir kayıt yok. Dahası, Sülüname’nin tıpkı basımı 2000’li yılların ortalarında, Süleyman Demirel henüz hayatta iken, Karikatürcüler Derneği tarafından yapıldı. Bu durum bile bize bugüne ilişkin bir şeyler söylüyor gibi.

TONGUÇ'U ANLAMAK

Tonguç Yaşar, kendi kendini vareden değerlerimizden biridir. 1973 yılında Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü? isimli çizgi filmi, 30 ülkenin 600 filmle katıldığı uluslararası bir festivalde ön elemeyi geçerek gösterime hak kazanır. Bu başarı Türk çizgi filmi için bir ilktir. Eski hattatların çalışmalarını çok önemsediğini, o çalışmaların ‘‘yazı resim’’ olduğunu söyleyen Tonguç, filmin nasıl ortaya çıktığını söyle anlatıyor: ‘‘ ...Bütün yazı resimleri toplamıştım zaten. Sezer ile (Tansuğ) konuştum arkadaşım sanat tarihçisi, dedi ki ‘dur ben bir düşüneyim, bir senaryo yazayım’. Ertesi gün yazdı geldi. Baktım çok güzel, şiir gibi bir metin yazmış. Bir aylık bir çalışmayla meydana getirdik yani. Daha sonra Çelebi’yi yaptık Ali Ulvi, ben ve Yalçın Çetin yapmıştık. O da 5 dakikalık bir tanıtım filmiydi.’’ [1]

Daha öncelere, 50’li yıllara doğru gidelim...

‘‘Tonguç, dişlerinin arasındaki piposunu eline aldı, cebinden piponun küçücük özel kaşığını çıkarıp ateşiyle oynadı, sonra yine dişlerinin arasına aldı... Bakışlarında akılcılık, başındaki beresi ve dişlerinin arasındaki dumanlı piposuyla artistik bir havası vardı.

‘Artık sadece karikatür çizeceğim’ dedi.

...

‘Şimdilik her çizdiğim karikatür için 10 lira alacağım Akbaba’dan. Yetmez tabi. Ama nasıl olsa aç kalmam... Kendimi önce basına kabul ettirmem gerek. Elbette ki, zorluk çekeceğim. Sanat işi bu. Sabır ve özveri ister.’

...

Ve Tonguç, Resim Sanatında çığır açmış dünyaca ünlü evrensel ressamlardan bazılarının ismini sıraladı. ‘Rubens, Velazoues, Goya...’

İsimlerini ilk kez duyduğum, eserlerinden hiç haberim olmayan ressamların arasında büyük yoksulluklar çekenler olduğunu söyledi... Bunların hepsi birer yaratıcı, Tanrıydılar. Bu konuda kendisini böylesine yetiştirmiş olmasına büyük saygı duyuyor, içimden kutluyordum.

...

Tonguç’a göre elbette ki, hangi kitap olursa olsun, okunmalıydı. Ancak, çağdaş, gerçekçi yapıtları okumadıkça kendi kabuğumuzu kıramaz, tabulardan kurtulamazdık. Okuduklarımız, çağdaş dünya görüşünü kazandırmalı... kişiliğimizi kazanmak ve üretken olmak için Araç olmalıydı.

...

John Steinbeck’in yasaklanmış olan Gazap Üzümleri ile Bitmeyen Kavga kitaplarını onun sayesinde gizli gizli, soluk soluğa heyacanla okumuştuk. Hele Tonguç, yıllardır merak ettiğimiz Kapital’i getirince, titrercesine üstüne kapanıp okumaya başladık.’’ [2]        

Yukarıdaki satırların yazarı, o yıllarda İstanbul’da işçi olarak çalışan Fehmi Özkök ve arkadaşı Tonguç Yaşar 1960 sonrasında kurulan Türkiye İşçi Partisi’ne üye olurlar...

...

Tonguç Yaşar’ı tanıma şansım oldu. 2008 yılında yayımlanan karikatür albümüm Zemberek’in önsözünü de o yazmıştı. Naif güleç yüzlüyle, incelik ve sadelikle varolan insanlık duruşuyla bizden biriydi!  O bizim Ustamız, Tonguç abimizdi...

TONGUÇ YAŞAR KİMDİR?

tonguç

Tonguç Yaşar (1932 – 2019) İlk karikatürü 1952 yılında Hür Adam dergisinde yayınlandı. Karikatürlerinin yanısıra Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleştirdikleri de dahil olmak üzere sayısız çizgi film çalışması yaptı. 1970 tarihli Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü? filmi internetten izlenebilir.

[1]  Akdağ Saydut’un, Tonguç Yaşar’la 10 Eylül 2011’de Yaptığı Söyleşi’den

[2]   Fehmi Özkök, Sen Adam Olmazsın, Anı Roman / Güldikeni Yayınları, 1.Baskı: Ekim 1996, s.16-17-18

Murat Özmenek
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)