What Not - Rose Macaulay (1918)

What Not - Rose Macaulay (1918)

Rose Macaulay’ın bu erken dönem romanı, savaş dönemi bürokrasisini keskin bir mizahla eleştiriyor. Hikaye, zekaya dayalı üremenin zorunlu olduğu bir Britanya’da geçiyor. Bu toplumda, üst düzey bir devlet memuru olan Kitty Grammont, sevdiği adam Nicholas Chester ile evlenemiyor. Sebebi ise Nicholas’ın “aptal olma” ihtimalinin bile evlilik için engel teşkil etmesi.

Roman, toplumu sahte kesinliklerin ve katı sistemlerin içine hapseden yapıları hicvediyor. Aldous Huxley’nin Cesur Yeni Dünya’sına ilham kaynağı olduğu söylense de, Huxley Amerika’yı eleştirirken Macaulay’ın hedefi doğrudan Britanya olmuştur.

 

Biz - Yevgeni Zamyatin (1920)

Biz (Bez Ciltli) - Yevgeni Zamyatin

Zamyatin'in distopyası, Macaulay’ın Britanya için yaptığını Rusya için gerçekleştirir. "Tek Devlet" düzeninde yaşayan mucit D-503, tuttuğu günlüklerde, hem yoğun hem de hüzünlü bir üslupla hayal kırıklıklarını dile getirir. Başlangıçta düzenin sadık bir destekçisiyken, komşusu E-330’a olan aşkı sayesinde sistemin baskıcı ve acımasız tarafıyla yüzleşmek zorunda kalır. Tek Devlet, duygusal sapmaları bastırmak adına katı ve nihai önlemler alır. Bunun sonucunda kitleler, giderek ruhsuz ve mekanik şekilde 'insansı traktörlere' dönüşür.

 

Kadın Adam - Joanna Russ (1975)

Kadın Adam - Joanna Russ (1975)

New Yorklu feminist akademisyen Joanna Russ'ın eseri, feminist bilim kurgu türünün önemli yapıtlarından biri olarak öne çıkar. Roman, iki farklı 1969 ile iki olası gelecekte geçmektedir. Dört kadının, toplumsal cinsiyetin biçimlendirdiği yaşamları psişik iletişim aracılığıyla birbirine bağlanır. Toplam dokuz ana bölüm ve 110 kısa bölümden oluşan roman, yapısal olarak karmaşık olsa da okurlar için oldukça eğlenceli bir deneyim sunar.

 

Kedi Beşiği - Kurt Vonnegut (1963)

Vonnegut’un dördüncü romanı, Soğuk Savaş dönemini hicveden bir parodi olarak başlar. Atom bombasının gelişimini inceleyen bir yazar, dünyayı felakete sürükleyebilecek “buz-dokuz” adında tehlikeli bir polimer keşfeder. Bu madde, yeryüzündeki tüm suyu katılaştırma yeteneğine sahiptir.

Vonnegut, bu ürkütücü derecede gerçekçi fikirle yalnızca kara mizah yapmakla kalmaz, aynı zamanda yıkıma sürüklenen bir dünyanın çarpıcı tasvirini sunar. Roman, en absürt gibi görünen fikirlerin bile insanlık için ciddi tehditlere dönüşebileceğini etkileyici bir şekilde gözler önüne serer.

 

Camp Concentration - Thomas M. Disch (1968)

Camp Concentration - Wikipedia

Disch’in romanında ABD, tüm dünyaya savaş ilan etmiştir. Hapse atılan şair Sacchetti, zekasının geliştirilmesi amacıyla frengiyle enfekte edilir. Bu deney zeka seviyesini artırsa da beraberinde dayanılmaz acılar getirir. Disch, dil, algı, dahilik ve acı arasındaki ilişkiyi ürpertici bir şekilde ele alır. Roman, bilim ve insan zihni üzerine karanlık bir hiciv niteliği taşır.

 

Matrix Avcısı - William Gibson (1984)

Matrix Avcısı (Neuromancer)

Siberpunk türünün temelini oluşturan bu eserde, Case adında bir hacker, dijital dünyaya erişimini kaybetmiş ve hayatta dibe vurmuş bir adamdır. Artık kaybedecek hiçbir şeyi olmayan Case, bir kez daha şansını denemek için son bir görevi kabul eder. Bu görev, güçlü bir şirket hanedanının bilgisayar sistemine sızmayı içerir. Ancak Case, farkında olmadan Wintermute isimli bir yapay zekanın daha büyük planlarının içine çekilir.

 

Mülksüzler - Ursula K. Le Guin (1974)

Mülksüzler - Ursula K. Le Guin (1974)

Le Guin, insanlık durumunu sorgulayan derin felsefi bir roman sunar. Robert Oppenheimer’dan ilham alan zeki fizikçi Shevek, kapitalist bir distopya sayılabilecek Urras gezegenine yolculuk ederken, sosyalist anavatanı Anarres’e özlem duyar. Ancak anıları canlandıkça Anarres’in de baskıcı ve bunaltıcı yönlerini fark etmeye başlar.  

Öte yandan, Urras'ın yüzeyselliği ve acımasız doğası onu daha da yabancı ve itici bulmasına neden olur. Shevek’in giderek artan yalnızlığı, “Nasıl bir yaşam sürmeliyiz?” sorusunu daha da netleştirir. Le Guin, bu soruya doğrudan bir yanıt vermek yerine okuyucuyu düşünmeye ve sorgulamaya davet eder.

 

Son ve İlk İnsanlar - Olaf Stapledon (1930)

Son ve İlk İnsanlar & Yakın ve Uzak Geleceğin Hikayesi

Stapledon’un eseri yalnızca bir roman olmanın ötesine geçer; Güneş Sistemi’nin iki milyar yıllık kurgusal tarihine açılan bir penceredir. Yaşlanan Güneş’in solgun ışığı altında, son insan türü geçmişe dönüp şöyle bir bakış atar: İnsanlık nasıl evrimleşti, gelişti, farklı türlere ayrıştı ve sonunda yok oluşa sürüklendi?

Roman, 17 farklı insan türünün hayallerini, başarılarını ve hatalarını derinlemesine işler. Yok oluşun kaçınılmazlığına doğru ilerlerken eser, melankolik ama aynı zamanda minnet dolu bir ton taşır. İnsan olmanın güzelliğini yüceltir ve varoluşun izlerini duygusal bir veda ile taçlandırır.

 

İstasyon On Bir - Emily St. John Mandel (2014)

İstasyon On Bir - Emily St. John Mandel (2014)

Modern dönemin bilim kurgu klasiği, grip salgını sonrasında yaşanan toplumsal çöküşü konu alır. Salgının başlamasından hemen önce, ünlü aktör Arthur Leander sahnede hayatını kaybeder. Onun arkadaşları ve ailesi, Arthur’u anarken geçmişle şimdiki zamanın iç içe geçtiği bir hatırlama sürecine girer; sıkça hatıraları yanıltıcıdır. Hayatta kalanlar ise sanat ve tiyatro aracılığıyla yaşamlarına yeni bir anlam katmaya çalışır. Roman, ölümün bile insanlığın hikayesini nasıl yeniden şekillendirebileceğine dair derin bir perspektif sunar.

 

Makine Yazı - John Crowley (1979)

Makine Yazı

Rush That Speaks adındaki genç bir adam, hayatını "Gerçek Konuşma"ya adar. Ancak bu süreçte kaybettiği aşkı Once A Day’in izini sürmeye başlar. Yolculuğu sırasında felaketlerle sarsılmış ve uzaylı ziyaretlerinden etkilenmiş farklı toplumlarla karşılaşır. İnsan ruhunun uyum sağlama yeteneğini ve nezaketin gücünü ele alan roman, melankolik ama yine de umut dolu bir gelecek tasvir eder.

 

Zaman Makinesi - H.G. Wells (1895)

Zaman Makinesi - H.G. Wells (1895)

Wells'in bu klasik eseri, bilim kurgunun en önemli yapı taşlarından biri olarak kabul edilir. İsimsiz bir anlatıcı, kendi icat ettiği zaman makinesiyle 802701 yılına gider. Bu gelecekte insanlığın iki türe ayrıldığını keşfeder: saf ama güzel Eloi'ler ve acımasız, kurnaz Morlock'lar. Morlock'lar, Eloi'leri neredeyse birer çiftlik hayvanına dönüştürerek kendi çıkarları için kullanır. Wells'in biyoloji eğitimi, romanın evrim teorisine dair derin bir bakış açısı sunmasını sağlamıştır. Zaman, faydasız olan her özelliği eritir; buna güzellik ve zeka da dahildir.

 

Plague of Pythons - Frederik Pohl (1965)

A PLAGUE OF PYTHONS by Pohl, Frederick: Near Fine Paperback (1965) First  edition. first printing. | Robert Gavora, Fine & Rare Books, ABAA

Toplum, delilik salgınının pençesine düşmüştür. Chandler adlı bir mühendis, akli dengesi bozuk olduğu sırada işlediği suçların ağırlığını taşırken, bedenleri ele geçiren gizemli “sahipler”in varlığını fark eder. Bu tuhaf varlıklar, insanları adeta canlı birer kostüm gibi kullanmaktadır. Chandler, kurtuluş arayışıyla bir tarikata katılır ve acı çekerek bu istilaya karşı direnmeye çalışır. Nihayetinde, bu istilacıların aslında insan zihnine sızan bir tür hacker olduğunu keşfeder.

 

Adalılar - Christopher Priest (2011)

Adalılar - Christopher Priest (2011)

Priest'ın eseri, okuyucuyu hayali Dream Archipelago adalarının büyüleyici atmosferinde bir yolculuğa çıkarır. Zaman ve mekanın sınırlarının belirsizleştiği bu anlatıda, parçalanmış bilinçlerin izini süreriz. Fantastik ve şiirsel anlatım tarzıyla kitap, modern bilim kurgunun en özgün ve etkileyici örneklerinden biri olarak öne çıkar.

 

The Stars My Destination - Alfred Bester (1956)

The Stars My Destination by Alfred Bester | Goodreads

Gully Foyle, beceriksiz, korkak ve bencil bir kişilik özelliği taşımaktadır. Ölümün eşiğinden döndüğü terk edilmiş uzay macerası, onda derin bir dönüşüm yaratır. Bu yaşama tutunma deneyimi ardından, intikam planları yapmaya başlar ve dünyanın farklı noktalarına sıçrayarak hem güçlenir hem de çeşitli yetenekler kazanır. Alfred Bester’ın etkileyici enerjisi ve pulp edebiyatına olan bağlılığı, romanı özgün kılar. Quentin Tarantino’nun intikam temalı hikayelerine sıkça benzetilen bu eser, bilim kurguya eşsiz bir tempo kazandırmayı başarmıştır.

 

Rogue Moon - Algis Budrys (1960)

Rogue Moon - Algis Budrys (1960)

Al Barker, defalarca kopyalanarak Ay'da bulunan gizemli bir yapıya gönderilir, ancak her seferinde ölür. Yapının bir iletişim aracı olduğu ya da tamamen önemsiz bir nesne olabileceği ihtimalleri arasında bir belirsizlik vardır. Budrys, insanlığın bilinmeyene karşı olan çaresizliğini ve kibirli varsayımlarını ele alır. Bu roman, varoluşun bilinmezliği üzerine karanlık bir düşünce deneyini derinlemesine işler.

 

Uzayda Piknik - Arkadi & Boris Strugatski (1972)

Uzayda Piknik

Uzaylıların Dünya’ya gelişiyle geride bıraktıkları çöpler, insanlık için yeni bir gizem ve tehlike kaynağı haline gelir. Red Schuhart, yasak bölgelerde dolaşarak bu kalıntıları toplar. Ancak bu bölgeler, ölümcül etkiler ve dönüşüm yaratan nesnelerle dolup taşmaktadır. Sovyetler'deki nükleer felaketlerden esinlenerek yazılmış olan roman, Tarkovski'nin Stalker filmine de ilham olmuştur. Hikaye, gerçek ile kurgu arasındaki sınırları ustalıkla bulanıklaştırır.

 

Dune - Frank Herbert (1965)

Dune - Frank Herbert (1965)

Arrakis adlı çöl gezegeninde geçen bu destansı hikaye, Paul Atreides'in ailesiyle birlikte bir ihanetin kurbanı olmasını konu alır. Paul, çöl halkının kültürünü öğrenerek onların arasında yer edinir ve zamanla dini bir lider konumuna yükselir. Politik oyunlar, çevresel zorluklar ve dev solucanların egemen olduğu bu evren, bilim kurgu türünün en önemli eserlerinden biridir.

 

Fiyasko - Stanislaw Lem (1986)

Fiyasko by Stanislaw Lem | Goodreads

İnsan kaşifler, Quinta adlı gezegendeki canlılarla iletişim kurmaya çalışır; ancak Quintalılar kendi savaşlarına dalmış durumda oldukları için insanlara kayıtsız kalırlar. Kaşiflerin barışçıl çabaları sonuçsuz kaldıkça yöntemleri giderek daha saldırgan bir hâl alır. Lem, iyi niyetin nasıl beklenmedik bir şekilde büyük bir felakete dönüşebileceğini etkileyici bir biçimde gözler önüne serer.

 

Ubik - Philip K. Dick (1969)

Ubik - Philip K. Dick (1969)

Joe Chip, patronu Glen Runciter’ın ölümünden sonra hızla dağılan bir gerçekliğin içinde kapana kısılır. Nesneler zaman içinde geriye doğru hareket eder, insanlar ise kendilerini geçmişe doğru kayarken bulurlar. Belki ölü olan Joe’dur, belki de Runciter. Bu kaotik ortamda sürekli olarak reklamlarda görünen "Ubik" adında gizemli bir madde, evrensel çürümeyi geçici olarak durdurma gücüne sahiptir.

 

The Day of Creation - J.G. Ballard (1987)

The Day of Creation - Wikipedia

Afrika'da görev yapan Dr. Mallory, kurak topraklara su getirme hayaliyle çalışırken istemeden sürekli büyüyen bir nehrin ortaya çıkmasına sebep olur. Mallory, bu nehre takıntılı hale gelir ve kaynağını bulmak için zorlu bir yolculuğa çıkar. Ancak, yol boyunca karşılaştığı cennetvari topraklar yavaş yavaş zehirli bir hal alır.

Ballard’ın romanı, yazarın "içsel uzay" kavramını keşfetmeye yönelik çabalarının doruk noktasıdır. İnsanların gerçeği yalnızca kendilerine anlamlı gelen parçalar halinde algıladığını ortaya koyan eser, bilim kurgunun psikolojik boyutlarını ustalıkla işleyerek dikkat çeker.


ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)