Son Dakika



Hedefteki toplumların ve devletlerin çöküşünün sosyal medya kaldıracı kullanılarak nasıl tezgahlandığını ve ihanet eğiliminin nasıl güçlendiğini, sentetik ayaklanmaların tezgahlandığını yazdığım ilk yazıdan sonra okuyucularımdan beklediğim tepkiler geldi.

"E hocam, insanın içinde varsa sosyal medyaya gerek yok, gene yapar."

"Çok abartılısınız, sosyal medya artık modern yaşamın gerçeği."

Bu iki ana tepkiden ilkine yanıt veriyorum:

Oturma odasında bulunan gösterişli bir minibar ve rengarenk içki şişeleri çocukların içkiye başlaması, yetişkinlerin içki bağımlısı olma olasılığını daha yüksektir.

Sosyal medya da bunu yapıyor. Aklında olmayanın aklına sokuyor. İhaneti kolaylaştırıp, yaygınlaştırıyor. İnsanı ayakta tutan, bağlılık, erdem, aşk, dayanışma, gurur, doğruluk gibi özelliklerin yerini gösteriş merakı ve kirlenmiş bir kişilik alıyor.

Aslında dünyamızda iki ana kültür var. Bunlardan biri geleneksel ‘biz’ kültürü, diğeriyse ‘ben’ kültürüdür. Batı Avrupa’da insanlar kiliseden uzaklaştılar. Kadınlarsa çoğunlukla yalnız yaşamı ve geçici ‘seyyar satıcılık’ ilişkileri seçti. Nüfus artmamaya, azalmaya ve yaşlanmaya başladı. Biz kültürünü devam ettiren göçmen nüfussa çoğaldı ve işveren konumuna geçti. Ben kültürüne geçen yerli ‘beyaz’ toplumsa avukat, mahkeme, boşanma, taşınma, yarı kardeş, farklı kişilerden olmuş çocuklar gibi çözümsüz problemlerle boğuşuyor.

SSCB’de de kiliseden uzaklaşıldı, ancak sağlam strüktürel toplum anlayışıyla ‘biz’ kültürü ve temel insan değerleri korundu. Şimdilerdeyse ‘biz kültürü’ sallanmaya başladı.

Ayaklanma provalarında da sosyal medya apaçık rol almaya başladı. Bu konuda sahte profiller önemli rol oynuyor. Tayvan ve Cuba’da bu provaları gördük.

Medeniyetler çatışması aslında ‘ben’ kültürünün ‘biz’ kültürüne saldırısıdır.

Türkiye gibi ülkelerde aile yapısının çökmesi toplumsal çözülmeye ve diğer ağır sonuçlara yolaçacaktır. Türkiye etnik, ideolojik, mezhepsel nedenlerle hırpalandı. Ailenin çöküşü bunlardan çok daha ağır tahribatlar yapacaktır.  Bu durum devleti de tehtid eder.

Lütfen ışıkları açın ve aynaya bakın:  Çaycı, araba parçasının karısıyla, müdür overlogçu kızla, işsiz genç bürokratın karısıyla. Banka memuresi iki chattan sonra sıhhi tesisatçının çırağıyla birbirlerinin donunu soyuyorlar... Bu işin arkasındaki güçlerin kendi toplumlarında aile çöktü, ailenin çökmediği ülkeleri kıskanıyorlar. Türk aile yapısı da tehlikede. Yanıt verin; bir evlat internetten tanışıp durmadan onunla bununla yatan kalkan birinin mi yanında güçlü ve güvenli yetişir, yoksa çalışan, üreten sağlam ana babanın yanında sıcak bir yuvada insani değerler içinde mi?

Bakın artık insanlar güvenebilecekleri bir eş bulmakta zorlanıyorlar, çünkü, özellikle büyük kentlerde insanlar ‘tren oldu.’ Herkeste profiller, onlarca kontaklar, erotik mms, uçuk chat alışkanlığı ve gizli sevgililer var. İnsanlar sağlam nedenler için değil ‘modern güvensizlik’ ve zevk için boşanıyorlar. Birbirini tanımayan insanlar birbirine GPS pozisyonu bile verip izbe bir yerde gizli fantazi yaşamaya başladı. Bu nereye gider biliyor musunuz? Aile çöker. Hitler’in oluşturduğu faşist çiftleşme kampları gibi damızlık kadın ve erkekler bir yerde toplanıp çocuk yaparlar. O çocukları kamu yetiştirir ve yeni nesiller hem biyolojik hem de psikolojik olarak hormonla büyütülmüş ve aşıtı ilaçlanmış meyva sebzeye döner.

Kimse züğürt tesellisi yapmasın kendine,  hiçbir sentetik oluşum ya da aparat, ailenin yerini ve insan erdeminin yerini tutamayacak. 

Gelelim ikinci tepkiye: "sosyal medya yeni modern yaşamın bir gerçeğiymiş."

Modern yaşam nedir?

Bence modern yaşam insanın kendini geliştirmesi, kitap okuması, ansiklopedi bilgisi alması, doğal hukuka uyması, spor yapması, sanatla ilgilenmesi, çalışıp artı değerlere katkı yapmasıdır. Modern insan uyanıktır, sağlıklıdır ve ana babasına, eşine ve çocuğuna, dostlarına, halkına ve devletine (kör olmadan) bağlıdır. Eli açık ve affedicidir.

Konserler, spor gösterileri, garajda tamir ve temizlik bekleyen bir otomobil, ilgi bekleyen bir çocuk, balkona yığılmış kürenmeyi bekleyen karlar, bir omuz yardımı bekleyen engelli bir akraba, ödenmeyi bekleyen faturalar varken boş ve hiçbir artı getirmeyen lak lak ortamı toplumları pasif ve etkisizleştirmeye başladı. Toplumların içi boşaltılıyor.  

Cinsi sapıklar, uyuşturucu satmaya çalışanlar, teröristler, bilgilerinize erişip size şantaj yapmaya çalışanlar, bunalımdaki kadınları sahte iltifatlarla balon gibi şişiren- narsisleştiren internet Don Juanları da orada.

Bence modern yaşama, spor, kültür, değer üretimi, bir telefon, bir mail adresi, bir tahta ya da metalden gerçek posta kutusu, gazeteler, yağlı boya paleti, kağıt kalem, radyo, kitaplar ve dergiler yeterli. Sosyal medya çöplüğüne gereksinim yok. Onu icat edenlerin gizli bir ajandası vardı ve o ajandada ne olduğu artık gün yüzüne çıktı.

Dünya derin devletini gördük!

Cem Güneş

Gerçekedebiyat.com

Yazarın önceki yazısını okumak için TIKLAYINIZ

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)