Mütevazı olmak zor bir iştir / Doğan Karaağaç
Yazılarımı takip eden dostlar benim insanın tutum ve davranışlarını ' İnsan Doğası' ekseninde ele aldığımı bilirler. Aynı şekilde insanın doğasını da iyicil olmayan, kötücül bir doğa olarak değerlendirdiğimi de bilirler. Özetin özeti: İnsan doğuştan biyolojik yapısı gereği kötücül olarak doğar. Böyle olduğu için tek başına yaşamaya güç yettiremeyen insan dediğimiz şey birlikte yaşamak zorunda olduğu topluluk ile yaşamında ve ilişkilerinde her zaman kendini dayatır. Üstün olma savı kötücül insan doğasının kaçınılmaz bir ürünü ve gizil savıdır. Açıkça dillendirilmez ama türümüzün potansiyel gerçekliğidir. Üstünlük iddiasının davranışlarda pratikleşmesi kariyerizm olarak ortaya çıkar. Kariyerist ruh hali bir kez oluştuğunda kişi artık her şeyi kendisi ile açıklamaya başlar. Doğrular ile yanlışların yerini değiştirmek ve yaptığı bu yanlışı ve tersyüz etmeyi rasyonalize etmeye çalışmak kariyerist olanın pratikleşme biçimi oluverir. Kendini beğenmişlik mütevazı olmaya izin vermez. "En iyi benim, en iyi ben bilirim, ben yaparım" yaklaşımı insanı gerçekliğe bakan ama göremeyen 'bakankör' durumuna sokar. Kariyerizm bencil insan doğasının kendini gerçekleştirme biçimi ve kötücül insan doğasının en çarpıcı şekilde dışavurumudur. Bencilliğin çığlıklamasıdır. Üstünlük güdüsünün haykırışıdır. Bir örnekle durumu daha anlaşılır kılmaya çalışalım. Bir sosyal ya da siyasal örgütte diyelim ki baş yöneticisiniz. Tüzük gereği beli periyodlarla kongre yapıp yönetim için seçim yapıyorsunuz. Yılardır baş yönetici olduğunuz örgütünüze hiç seçim zaferi yaşatmamışsınız. Kongrede oy hakkına sahip delegelerin çoğunluğu size değil de başka birine oy verdi ve seçimi kaybettiniz. Yapmanız gereken doğru tutum ne olmalıdır? Mütevazı olmayı öğrenmiş bir kişilik, yani kariyerizm hastalığını aşmış biri mevcut durumu ve gerçekliği kabul edip, saygılı olmayı başarır. Ve yeni yönetime başarılar dileyerek elverdiğince yeni olana deneyim ve bilgisi ile yardımcı olur. Değil mi? Evet, ama herkes bunu başaramaz- yapamaz. Bu mütevazı bir tipolojinin yapabileceği bir iştir. Bu tür bilimsel kişilikler ise azdır. Pusuya yatılarak yeni yönetimin tökezleyeceği an ve zaman kollamaya başlanır. Bir ayrık otu gibi durulur ve bahçede yayılarak yeni olanın gelişmesinin önünü kesmek için elden ne geliyorsa yapılır. Peki, kariyerizm hastalığı kişiye sonuçta bir yarar sağlar mı? Topluma bir yarar katar mı? Hayır. Kariyerist tutumlar sahibini gittikçe değersizleştirir. Önemini azaltır. Saygınlığını bitirir. Toplumlar tarihine ve güncele baktığımızda bu duruma çok sık rastlarız. Toplum devingen, değişken, canlı, dinamik bir organizmadır. Yeni bir durum oluştuğunda yeni olanı kavramak her bakımdan gerekli ve yararlı olan yaklaşımdır. "Ben, ben ve yine ben" diyerek eskide diretmek, kendini her şeyin merkezine koymak ve buna inanmak toplum denen büyük organizmayı ve onun değişim ve gelişim yasalarını bilmemek anlamına gelir. Toplumsal gelişime karşı kendini dayatmak nafile bir çabadır. Mütevazı kişiliklerin çoğunluk haline geldiği bir toplum umudu ile.
İnsan doğası kendini esas alan, kendini beğenen, egosantrik, narsist ve bencil bir formdur.
Genellikle yenilgi durumlarında insanlarda nükseden şey kariyerizm olur. Sonucu kabullenmek ve saygılı olmak yerine sonuca tepkili bir tutuma girilir.
Doğan Karaağaç
Gercekedebiyat.com
YORUMLAR