Mesut Barzani’nin amcası, baba Molla Mustafa Barzani’nin büyük ağabeyi Abdüsselam Barzani 1909’da babası ölünce yine babasının kurduğu Nakşibendi tekkesinin başına geçmişti.   

Dervişler geliyor buralarda ayinler yapıyor, dualar ediliyor Kur’anlar okunuyor tarikat giderek büyüyor zenginleşiyordu. 

Tarikat zenginleştikçe Kürt milliyetçiliği ve Osmanlı'ya karşı direniş bilinci de o oranda artıyordu. 

Şehy Abdüsselam Barzani (Bugünkü Mesut Barzani'nin amcası), İngilizlerin desteği ile Osmanlı’ya isyan bayrağı açmış, Musul ve çevresinde yüzerce Osmanlı vatandaşını katlederek mallarını yağmalamıştı.

Oysa 1913 Osmanlı hükümeti iç işleri bakanı Talat Paşa İttihat ve Terakki'nin Kürtler kazanalım, yanımıza alalım politikası ile isyancıların elebaşı durumundaki Abdüsselam Barzani’ye Osmanlı madalyası takmıştı.

Madalya takılmasına rağmen Osmanlı’ya vergi vermeyen asker vermeyen Mesut Barzani’nin amcası Abdüsselam ve diğer üç isyancı yine bir Kürt aşiret liderinin ihbarıyla aynı kişinin evinde yakalanmıştı.

İdama mahkum edildi.

İdamı durdurmak isteyenler Bab-ı Aliye, padişaha mektuplar yazmaya başladılar.

Tam o zamanlarda Musul Valisi, Servet-i Fünun dergisinin önemli şairlerinden olan Süleyman Nazif’ti.

Süleyman Nazif de Diyarbakır doğumlu ve bir Kürt aşiretinin çocuğu olmasına karşın bu af haberini duymuş, İstanbul’dan gelecek haberi beklemeden alelacele Abdüsselam ve tanınmış bir Kürt liderini 1914 yılında Musul kapısında asarak infazı gerçekleştirmişti.

İnfaz gecesinin sabahında da İstanbul’dan af mektubu Musul’a ulaşmıştı!

Bu isyancıların idamına neden olan 7 maddelik istemlere “Duhok Vesikası” denilir.

MOLLA MUSTAFA BARZANİ NE ANLATMIŞTI?

Molla Mustafa Barzani asılma olayını efsane gazetecilerimizden Lütfü Akdoğan’a, Akdoğan'ın Tercüman gazetesinde 10 Nisan 1970 Cuma günü başlayan ve bir ay yayını süren  “Barzani Anlatıyor” başlıklı röportajında anlatıyor. Ağabeyinin asıldığı o tarihte 11-12 yaşında olan Molla Mustafa Barzani şunları söylüyor:

“İdamı duyunca binbir düşünce içinde gizlice kalabalığa karışarak Musul kapısına doğru yaklaşmıştım. Kalabalık arasında iple asılı sallanan ağabeyimi gördüm. Boynu bükük, sakalı sarkık, dili dışarıya fırlamış, sıcağın altında halen ağzından salyalar akıyor. Oraya gidip ipi boynundan koparmak istedim ama engellediler.

"O gün Musul’dan Süleymaniye’ye hareket ettim. Kürtler arasında derin bir üzüntü ama korku vardı. Hiçbir kanun dinlemeyen kendi hükümetine dahi kafa tutan bir validen korkulmaz mıydı?” (Molla Mustafa Barzani AnlatıyorLütfü Akdoğan, Mart 2017 İstanbul Arkaplan yayınları)

SÜLEYMAN NAZİF KİMDİR?

Süleyman Nazif (d. 29 Ocak 1870 Diyarbakır, ö. 4 Ocak 1927 İstanbul )  Babası, şair ve tarihçi Said Paşa annesi bir aşiret liderinin kızı olan Ayşe Hanım'dır. Şair Faik Ali Ozansoy'un ağabeyidir.

Servet-i Fünun dönemi şairi olan sanatçı anlayış ve tarz olarak Namık kemal’in  devamıdır.

Edebî karakteri kadar hazırcevaplığı ve nükteleri ile de üne kavuşmuştur.

1908'de II. Meşrutiyet’in ilanı üzerine sürgünden İstanbul'a döndü. İttihat ve terakki Partisine üye oldu.

Bir süre Ebuzziya Tevfik ile birlikte Tasvir-i Efkâr gazetesini çıkardı. Daha önce Paris'te yayımladığı Malumu İ'lam isimli risaleyi yeniden bastırdı.

Yeni yönetim tarafından Basra (1909), Kastamonu (1910), Trabzon (1911) valiliklerinde görevlendirildi. 1912'de İstanbul'a gelerek Hak Gazetesi'ni çıkardı. 1913'te Musul ve 1914'te  Bağdat valilikleri yaptı.

GERCEKEDEBİYAT.COM

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)