Son Dakika



Lütfen kıvırtmalar sona ersin. Kimse "herkesin demokratik haklarını kullandığı bir ülke ..., kardeşlik ..., mozayik ... vs." gibi yuvarlak laflar etmesin. Bunların hiçbir anlamı yok. Tıpkı güzellik yarışmalarında genç hanımlara söylettikleri "dünya barışı istiyorum" lafı gibi, boş birer sözden ibaret. 

Nasıl bir mutabakata hazırsınız. Kabul edeceğiniz ve etmeyeceğiniz şeyler nelerdir.
Şunları açıkça söyleyin:

- Tam bağımsızlık lafını niçin etmiyorsunuz?

- Laiklikten taviz verilmesini kabul etmiş gibisiniz, öyle mi?

- Üniter devletten vaz geçilmesine rıza gösterecek misiniz?

- Hukuk devletini savunmamanız, komploları onayladığınız anlamına mı geliyor?

Bunları sormuyorsan demokratlığın da, toplumculuğun da sahtedir. Bu konularda açık tavır almadan siyaset yapar gibi yapanları şerefsizlikle itham ediyorum. 

Ben üniter bir Türkiye Cumhuriyeti, laiklik, tam bağımsızlık ve hukuk devleti istiyorum. Tüm yurttaşların hukuk karşısında sadece kağıt üzerinde değil, fiilen de eşit kılınmasını istiyorum. Son yurttaşım da buna fiilen kavuşuncaya kadar bunu tümden olmamış sayarım. Bunlardan vazgeçmeyeceğim gibi, irademiz dışında zedelenmiş olan bu hususların, en başta bağımsızlık olmak üzere eksiksiz bir şekilde kurulması için mücadeleden de asla vazgeçmeyeceğim. 

Bu asgari hususlarda anlaşmadığım herkesi siyasi hasmım olarak görmeye devam edeceğim. Aslında herkesin ne olduğu ortaya çıktı artık, bu nedenle kıvırtmadan söylemelerini istiyorum. Adamın gönlü başka yerde, her lafından belli oluyor, ama Türkiye'de toplumcu kesimler arasında hala makbul. Bu kafa karışıklığında şaşırmıyorum artık ama artık yeter.

Bu konularda kıvırtan herkesi teşhir etmenin vakti geldi de geçiyor. 

"Emperyalizmin dayattığı savaşı!" da, sözde "barışı!" da kabul etmiyorum. Kabul edenleri de kabul etmiyorum. 

Ayrıca mozayik kardeşliğini de kabul etmiyorum. Bu terimleri son derece ilkel buluyorum. Yurttaşlar arasında karşılıklı saygıya dayanan bir ilişki istiyorum. Bu saygıyı hak etmeyen, yurttaşlık yükümlülüklerinin hepsinden kaçan çok kişi olmasına rağmen, sanki hak ediyorlarmış gibi davranılmasını istiyorum. Yurttaşlık yükümlülüklerini yerine getirmeyen alçaklara ayrıcalık tanınmasına da karşıyım. 

Her türlü azınlık veya çoğunluk milliyetçiliğin yanında emperyalizme hizmet eden etnik ayırımcılığı da kabul etmiyorum. Kültürünü korumak başka şey, alt kültür üzerinden siyaset yapmak başka şeydir ve ikincisi kabul edilemez. 

Cumhuriyetin yurttaşı olmaktan başka her türlü alt kimlik kişisel bir şeydir, siyasileştirilemez. 

Şimdi tüm bunların Türkiye'nin eğitim seviyesinde mümkün olmadığını biliyorum. Üstelik giderek geriye de gidiyoruz. Ama dışa bağımlı bir teokrasinin bin bir etnik kini içinde yaşamayı "demokrasi" olarak gören sözde solcuları da siyasi gericiliğin gönüllü ajanları olarak görüyorum. Çağımızda her türlü milliyetçilik emperyalizme teslim olmuştur. Bu milliyetçiliklerin solla kesiştikleri siyasi hareketleri de aynı şekilde reddediyorum.

Çok az kaldık di mi?

Olsun, aslında sanıldığından çok daha fazlayız. İleride belli olacaktır.

Mehmet Tanju Akad

Gerçekedebiyat.com

 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)