Karikatürist Mustafa Bilgin Gerçek Edebiyat'ta... İlk yazısı: 'Merhaba' niyetine
'Karikatürün babası edebiyattır' diyen Oğuz Aral'ın tedrisatından geçmiş ünlü karikatür sanatçısı Mustafa Bilgin, sitemizde 'Karikatür Pazarı' adı altında çizecek. Bilgin, karikatürlerinin yanında karikatür sanatı üzerine anıları, görüşleri, önerilerini kapsayan yazılar yazacak.
MERHABA NİYETİNE... “Cumhuriyetin 50. yılında devlet, hatıra madalyonu çıkardı. Madalyonun üzerinde Atatürk’ün resmi var... Bir gün göğüs dekoltesi fazlaca açık, güzel bir kadın bu madalyonu boynuna asıp sokağa çıkıyor. Yolu üzerindeki dolmuş durağında müşteri bekleyen şoförler kadını fark ediyorlar. Şoförlerin en bıçkını kadının arkasından sesleniyor: “Atam, sen kalk da ben yatam!..” Kendisini can kulağıyla dinleyen amatör karikatürcüleri kahkahayla güldüren bu öykücüğü anlatan kişi “Oğuz abi’miz”, yani Oğuz Aral’dı. Gırgır dergisinde, Oğuz abi’nin odasındaki o meşhur “Pazartesi Buluşmaları”ndan birisinde bizzat dinlemiştim. “Sokaktaki adam”ın yaratıcı mizahını seviyor, biz “çiçeği burnunda” genç karikatürcülere sevdirmeye, sezdirmeye çalışıyordu. Çünkü beslenme kaynaklarından birisi olarak sokaktaki adamı yani dolmuş şoförünü, mahalle bakkalını, kayıkçıyı, tamirciyi, simitçiyi önemsiyor aynı zamanda onlara karikatür sanatını sevdiriyordu. Belki de Sait Faik’in karikatürdeki karşılığıydı Oğuz Aral… 1981’de İstanbul’a taşınmak durumunda kaldık. Bir gün, henüz pazartesi buluşmalarından haberim olmadan, bana destek olan ağabeyimle Gırgır dergisinin bürosuna gittik. Farklı bir gün olmasına rağmen Oğuz abi bizi kırmadı, odasına kabul etti, ağırladı. Sıradan bir mektup kağıdına divit ucuyla çizdiğim“şeyi” kendisine ürkek ürkek uzattım. Çizgime ve esprime eleştirel yorumlar yaptı, hâlâ sakladığım iki sayfalık bir çizim önerisi ve bir de “tarama ucu” armağan etti. Bir dergi düşünün… Anadolu’ya haftada bir gelsin ve resim yapmayı, karikatürü, mizahı seven, hayatın başındaki kimi genç okuyucusunun gelecekteki mesleğini belirlesin… Bende de öyle oldu… Ekmeğimi daha çok, sonradan geçtiğim çizgi-film sektöründe kazansam da, babamın evimize ara sıra getirdiği Akbaba dergisinde tanıştığım, Oğuz Aral’ın Gırgır dergisiyle perçinlenen karikatür aşkımdan hiç kopmadım, kopamadım… Cumhuriyet ve Aydınlık gibi ulusal gazetelerin karikatürcüsü oldum. Maddi manevi ödüller kazandım. Merhaba niyetine gerçekedebiyat.com okurları için yazdığım bu ilk yazım, Oğuz Aral ustamızla başlasın istedim. Çünkü benim meslek yaşamımın başlangıcında o vardı. Sonradan karikatür yolculuğumuzda her zaman fikir birliği içinde olamasak da, onun “Halkçı” dünya görüşünü kendime hep yakın bulmuşumdur. * Karikatürü “anası resim babası edebiyat olan bir fırlamadır” diye tanımlayan Oğuz Aral’a ve bu yazıyı buraya kadar okuyan herkese MERHABA!.. Mustafa Bilgin
Gerçek Edebiyat
YORUMLAR