Son Dakika



Bu karikatürümü, Cumhuriyet gazetesinde "Hayvanlar" adlı bant karikatürün yaratıcısı, karikatürün ve çizgi romanın büyük ustası İsmail Gülgeç’in anısına armağan ederek söze başlamak istiyorum:

İsmail ağabey bir gün diş tedavisi için doktora gider. Doktor Cumhuriyet gazetesi okurudur, onu tanır. Tedavinin sonunda ücret almaz; “Siz benim adıma da kavga veriyorsunuz, benim de size bu kadarcık teşekkürüm olsun.” der.

İsmail ağabey karikatürün altın çağının sonları diyebileceğimiz 90’lı yıllarda haklı bir şöhretin zirvesindedir.

İkinci evine aldığı telefonun bağlanma hızı, “imzasının” PTT yetkililerince yakından bilinmesinin sayesindedir şüphesiz. İkinci ev dediysem, abartılı bir ev değil, çizgi film stüdyosuna uygun küçük bir 'işlik'ti bu.

Anlatırken bazen duygulandığı bazen göbeğini hoplata hoplata güldüğü birçok anısını dinlediğimiz bu işlikte İsmail ağabeyin, gündeme dair beş ayrı esprisinden birer dakikalık beş çizgi film yapmıştık.

Stüdyonun geleceği için bu proje temel olacaktı. Sonrası iyilik güzellikti…

Hazırladığımız çizgi filmlerin birer kopyasını ayrı ayrı bütün büyük kanalların yöneticilerine heyecanla kendi elleriyle götürmüştü. 

Görüştüğü o “büyük” kanallardan tatlı hayallerle haber beklerken, Salih Memecan’ın “Bizim City” adındaki çizgi filmleri atv’de birden yayınlanmaya başlamış, onca emeğimiz boşa gitmişti.

Ben böyle şeylere şerbetliydim de, işleri çoğunlukla “rast giden” İsmail ağabey için ağır olmuştu bu sonuç…

Helalleşerek ayrılmıştık bir kez daha…

“Bir kez daha” diyorum, çünkü karikatürlerimi beğendiğini söyleyip beni gururlandıran İsmail ağabeyle “helalleşerek” ayrıldığımız başka beraberliklerimiz de olmuştu önceleri.

“Baş karikatürist” olarak, ilkinde Evrensel gazetesinin (1995) kuruluşunda, ikincisinde Habertürk gazetesinin (2002) kuruluşunda olmak üzere, kendisinden istenen ‘karikatürcü kadrosuna’ beni de iki kez dahil etmişti.

İsmail ağabeyin, “mutlaka bant karikatürlerini bekliyorum” ısrarıyla başladığım Habertürk gazetesinde  3 ay bant karikatürler çizdim. Verdiğim başlık İsmail ağabeyin aklında yanlış kaldığı için, karikatürlerim "Hayat Bir Epik Tiyatrodur" adıyla yayınlansa da, bu üç aylık süreç “Bant karikatür hazırlık sınıfı” işlevi gördü benim için. Daha sonra Cumhuriyet gazetesinde 10 yıl aralıksız sürdürdüğüm "Hayat Epik Tiyatrosu” köşeme sağlam bir temel oluşturdu bu süreç. 

Hep minnettar oldum ona…

İsmail Gülgeç bitmez tükenmez üretme potansiyeliyle Türk karikatür tarihinin unutulmazları arasında yerini aldı.

İlkokul çağlarından vefatına kadar türlü sağlık sorunlarıyla cebelleşen biriydi.

115 cm. boyundaki bir dev adamdı.

Arabasını yarım saatliğine park ettiği yerde, “orası bana ait, git başka yere park et!” diyen mağaza sahibi, İsmail ağabeye diş geçiremeyince; “Sakat olmasaydın gösterirdim sana!” deme cüretinde bulunmuş, “Sakat olmasaydım senin ananı bellerdim!” diyen İsmail ağabeyden hak ettiği karşılığı almıştı.

Yaşasaydı yine karikatürleriyle, bugün de haksızlığa uğrayan hayvanların can dostu olur, haksızlık yapan bütün “Hayvanların” da anasını bellerdi İsmail Gülgeç ağabeyim.

Helal olsun” ona!

Mustafa Bilgin
Gerçek Edebiyat

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)