Son Dakika



camda yağmurlar / ada vapuruna çarpıyor martı kanatları

düşlerin derinliğinden geçiyorum yeni bir yılın eşiğinde

tarih sıkışıvermiş kentin zamanla kesiştiği yere

bir derginin sayfalarından akıyorum yeryüzüne.

 

bir şair portresi savruluyor önümden

dağlarca konuşuyor

elindeki fincanda kalan tortuya bakarak:

şiirin her dizesi

mezar taşına yazılacak sözler özeninde olmalı.

 

bir yandan teslime nesrin bakıyor yüzüme

‘katli vacip bir kadın’ kendi dinince

paris’te eli çenesinde

simsiyah gözbebekleriyle haykırıyor insanlığa

başına beş bin dolar biçilmiş haberi okurken

     bir mültecidir doğduğu dilin ötesinde

      isveç’te / takvimler 1994’ü gösterirken

tarih

uçsuz bucaksız ovalarına doğunun

özgürlük tohumları ekiyor o anda.

 

“ıslak karanlık ve ölüm kokan şehirler”den geçtim

paris’e giden genç ve ateşli bir devrimcinin

kuşkulu bakışlarında eriyerek

gencin yüzüne demirin soğukluğu düşüyor

otuz yaşında aydınlık bir kentin varoşlarında

troçkist bir bildiriye imza atmaktan.

 

denizli kentlerin görüntüsünde dalga sesi gizlidir

köpüklerin çarptığı kız kulesi / haydarpaşa’nın merdivenleri

donup kalırlar bir makinenin ekranında

 

bir öykücü onat kutlar

gülüşü süzülür ölümü silinerek ufkumuzdan

            ishak’ta

            vişneçürüğü bir aynada

            bir kedi görüntüsü durmakta

sadi’nin gülistan’ından bir beyit yansımada:

            kişi bildiği sözü söyler mi

            sır verince ser de verir bilmez mi

 

beyoğlu’na tarihin kanatlarından karanlık çökerken

marilyn fotoğrafından çıkıyor süzgün bakışlarıyla

james dean’in elleri ceplerinde saçlarında rüzgâr

 

koluma giriyor biri düşlerimi parçalayarak

belki sensin / belki gençliğimdir / belki istanbul.

 

Ahmet Özer

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)