Amerika’yı edebiyatla anlamak / Dr. Halit Suiçmez
Toplumsal gelişmeleri edebiyatla anlamaya devam ediyoruz.. Sıra Amerika’ya geldi. Upton Sinclair’in Şikago Mezbahaları romanı 400 sayfa. Çeviren; Kıvanç Güney. Sel Yayınları, 3. Baskı, Ekim 2019. Yazar bu değerli eserini 1906 yılında yayımlamıştır. Upton Sinclair, 1878’de ABD’de doğdu, bu romanıyla büyük bir başarı kazandı. 1968’de vefat etti. Romanlarında ezilenlerin mücadelelerini konu etmiştir. Sinclair, Şikago Mezbahaları’nda Litvanya’dan “Amerikan rüyası”na kanarak gelen Jurgis ve ailesinin dramını konu etmektedir. Aile Şikago’da mezbahada çalışmaktadır. Çalışma koşulları tam bir cehennemi andırmaktadır. Sayfa 18’de bu verilmektedir. Çok az kazançla, küçük çocuklar bile 15 saatin üzerinde çalıştırılmaktadır. Jurgis çok güçlü,kuvvetli kasları olan, iri yarı dev gibi bir adamdır. Karısı Ona ise, ufak tefek, 16 yaşında evlenmiş, narin bir kızdır. O da mezbahada çalışmaktadır. Bu evlilik anlatıcıya göre biraz “aykırı” uyumsuz bir niteliktedir. Eşini, çocuklarını,büyük ve küçük başka yakınlarını alıp, zengin olma hayalleriyle Şikago’ya gelen ve bu yaşam mücadelesinde çoğunu yitiren Jurgis’in yolu sendikalarla ve sosyalistlerle kesiştiğinde sınıfsal bilinci oluşmaya başlar. Roman, Jurgis ile Ona’nın Şikago mezbahalarının bitişiğindeki düğün törenleriyle başlar. Bu insanlar bazen bir yıllık kazançlarını bir gece eğlencesinde harcayabiliyorlar. Ve buna veselija(neşe) diyorlar. Bu olguyu şöyle anlıyorlar; “Çok mantıksızca, acıklı bir durum…hayatında bir kerecik zincirlerini kırıp kanatlarını hissetmek…hayatın bütün kaygıları ve dehşetine rağmen,aslında o kadar da mühim bir şey olmadığı, sadece nehrin yüzeyindeki bir su kabarcığı olduğu…gerçeğine bir kerecik olsun tanıklık etsin. Dünyanın efendisi olma hissini bir kez tattıktan sonra, insan yeniden didinip çalışmaya başlayabilir ve geriye kalan günlerini bu anıyı hatırlayarak geçirebilir.”(sayfa 18-19) Bizim geleneğimizdeki “felekten bir gece çalmak” ile örtüşür mü? Roman, “ekonomi politik” unsurlarla baştan sona doludur. “…bir dakika geç kalacak olurlarsa, bir saatlik ücretleri kesilecek, bir saat gecikenler işten atılır…”(sayfa 25) Kapitalizm yedek işsizler ordusuna hep ihtiyaç duyar. Jurgis’in “Amerikan rüyası” (zengin olma hayali) suya düşer. Hep iyimserdir, “korkma canım” der, eşine.. “Ben daha çok çalışırım, geçiniriz..” Jurgis ile eşi Ona uzaktaki sanayi şehrine bakıp işi, özgürlüğü, hayatı, aşkı, hayal ederler. Jurgis oraya gidip iş bulmayı özler. Hep hayal, rüya, özlem, zenginlik, “amerikan rüyası” ve boşluk.. JURGİS kim? “…muhteşem makinanın bir dişlisi…”(sayfa 40) başlangıçta bilinçsiz bir işçidir. Sendika, örgüt üyeliği yoktur, işçi sınıfı bilinci yok, hak aramayı bilmez. Kapitalizmin mantığı, “domuzların çığlıkları dışında her şeyini kullanırlar.”(sayfa 41) “Durham’da organik maddenin bir zerresi bile boşa gitmiyordu…” Romanın temel iletilerinden biri, sayfa 50’de; iki rakip firmanın rekabetiyle birinin diğerini yutup, tekelciliğe gidiştir. Brown ve Durham Şirketleri. Şikago Türkiye’den 120 sene öndedir. Ya da, bu gün Türkiye’de yaşananların benzeri 120 sene önce oralarda yaşanmıştır. Sayfa 54 ve 55’te, “kira öder gibi ev taksidi öde ve ev sahibi ol” kampanyaları(aldatmacaları) vardır. Niçin aldatmaca? Çünkü, satışlarda son taksit bitene dek ev alıcıya “kiralanır”, bitince de “satılmış” olur, ama arada bir kira bile ödenmediğinde, sözleşme gereği başkasına kiralanabilir. Çok sayıda göçmen işçi böylece dolandırılmış olur aslında.(sayfa 63) “Mutlak artık değer” fabrikaların temel çalışma tarzıdır. Çalışma temposu sürekli yoğunlaştırılır, (sayfa 68) emek sömürüsü devamlı arttırılır, “…buna tempoyu arttırmak deniyordu ve bu hıza uymayanlar olduğunda da dışarıda denemek için yalvaran yüzlercesi daha vardı.” Romanda rüşvet, rekabet, paranın gücü gibi kapitalizmin unsurları hemen her aşamada öne çıkar. Sayfa 71’de; sadakatın, ahlakın olmadığı çok açık biçimde işlenir. “…tek bir dolar bile bir adamdan daha önemliydi…” İşini iyi yaparak yükselmek olanaksızdır. Üçkağıtçılık olmadan ilerleyemezsin. Kapitalizmin tüm ilişkileri romanda ilmek ilmek kurgulanmış ve güzel-bütünlüklü bir kurgu içinde verilmiştir. “Amerikan Rüyası” nın nasıl aldatmaca olduğu anlatılır. Jurgis’in özlemi giderek bitmiştir.(sayfa 75) Jurgis’in yolu bu dramatik yaşam serüveninde bir biçimde işçi sınıfı ile, sendika ile kesişir ve sınıfsal anlamda bilinçlenmeye başlar.(sayfa 108) Sosyalistleri dinlemeye gider. Neden sık sık işsiz kaldığını, emek gücünün nasıl sömürüldüğünü, artık değer kavarmını öğrenmeye ve anlamaya çalışır. Bu gelişmeler kahramanımızın giderek bilinçlenmesine ve olumlu yönde değişimine yol açar. Amerikan Demokrasisi denilen olgunun da bir “oyun” olduğu ve siyasal düzeyde oyların nasıl” satın alındığı” güzel örnekleriyle kurgulanmıştır. Sayfa 110’da, “…siyasi parti denen iki rakip yiyici vardı ve en çok oyu satın alan başa geçiyordu…” İş yoğunluğu konusuna yukarıda değinmiştik. Bu olgu, mutlak ve göreli artık değer yaratma konusu olarak yorumlanabilir ve kapitalizmin olmazsa olmazlarından biridir. Vahşice bir uygulamadır. Aynı işi daha kısa zamanda aynı paraya yaptırmaktadırlar. Buna biz de dahil, kimi ülkelerde “verimlilik” denilmektedir. Gerçekte adı, emek sömürüsüdür. Arttığı söylenen verimlilik hiçbir zaman paylaşılmaz, adil bir bölüşüme konu olmaz, paylaşılsa “verimlilik” olmaz. Şair de demiyor muydu, “yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz”. Sanki onun gibi.. Ve bu süreçlerin sonunda elbette “sosyal patlamalar”, yürüyüşler, kırmızı mitingler gelir. Hayat diyalektik işler çünkü.. Hakların yenildiği yerlerde hak arama mücadeleleri başlayacaktır mutlaka.. Tröstlerin oluşumuna da yer verilmiştir kitapta.. Et tröstü sayfa 130’da genişçe anlatılır. 298 ve 373 üncü sayfalarda da bu konuda değişik tröstleşme örnekleri anlatılmaktadır. Önceden hayata kucak açan, yaşama sevinci duyan Jurgis’in duyguları giderek çökmekte ve başına bin çeşit kötülük gelmektedir. (sayfa 136) Robotlaşmakta, (159) makinanın bir vidası gibi duyumsamaktadır kendini. Fordist üretimin, (kitlesel, makinesel üretim) sonuçlarıdır bunlar.(231) Tamamen sömürüye dayalı bir “üretkenlik” anlayışıdır yaşanan süreç.(232+233) Romanda ileri sürüldüğüne göre, daha doğrusu bu çalışma tarzını önemseyenlerin tezlerine göre, Amerikan işçileri dünyadan iki kat daha verimliymiş.. Oysa bilinmektedir ki, bunun nedeni, “…işçilerin insani sınırları çok zorlayan bir hızda çalıştırılmasıydı…” Buna nasıl katlanmaya çalışıyordu işçiler? Elbette çok çok içerek. Yapıtta kapitalizmin tüm döngüsel evreleri(canlanma, zirve, durgunluk, çöküş ve artan işsizlik, yapısal krizler..) yer bulmuştur.(sayfa 235) Siyaset-iktisat- bürokrasi-tetikçiler- sermaye-vurgun-seçim ilişkileri, ülkelerin görünüşte halk, esasta oligarşi tarafından nasıl yönetildikleri yine kurgusal bütünlük içinde ikna edici biçimde verilmiştir.(294 ve 295) Romanın en önemli bölümlerinden biri, sayfa 356’da yeni bir ilerici insanın, yani Jurgis’in dönüşümü ve oluşumu anlatılmaktadır. Bu yalnızca sosyalist bir söylevin-açıklamanın etkisiyle değil, önceki sendika ilişkilerinin de ve Jurgis’in yolunun onlarla buluşmasıyla da başlamıştır. “ŞİKAGO BİZİM OLACAK!” diye biten roman gerçek anlamda bir insanlık kurtuluşunun yol ve yöntemlerini de göstermektedir. Tüm ezilenlerin birlik, dayanışma ve örgütsel çabasıyla varılacak bir sonuçtur bu. Dr. Halit Suiçmez
Gercekedebiyat.com
YORUMLAR