Akdeniz Çağırıyor / Mehmet Ali Yılmaz
Doğurgansın eski dünyanın kadını
Lacivert pırıltılar içinde
Her an tetikte
Kulağın kirişte
Yine neler kopacak kıyılarında
Ne de çok yaşadın, gördün sen
Tanrıçaları ağırladın
Hektor’un istilacılara direnişini
Güneşin Vatandaşları’nı kucakladın
Bedrettin’i, Dede Sultan’ı sarmaladın
Oğlun Torlak Kemal’i
Acılarını içtin Anadolu’nun
Beşbin yıldır kan akıyor kıyılarında
Irmaklar dolusu
Pişen ekmek kokusu
Sarmaş dolaş
Üstünde kaynaşan bulutlarla
Tarihle cilveleşen dalgalar
Selama durdu Toroslar
Ali İsmailler, Abdo Canlar
Senin çocukların
Akşamüzerleri gelen ölümler
Zehir gibi
Akıttılar ağıtlarını gözyaşlarına
Doymazsın özsuyuna Anadolu’nun
Durmaksızın göğüslerini emersin
Ne Ceyhan karşı koyabilir sana
Ne de Asi
Aman vermeyen cazibene
Dağlarının başı dumansız
Kucağı kahramansız olmaz
Bak, Dadaloğlu kurulmuş Binboğalara
Ateşin başında Sinan, Alpaslan
Yukarıda Mahir Çayan
Uzaklara bakıyor Yarıkkaya sırtlarında Soner
Elinde dürbün
Veysel ağıyor tepeye sırtında azık
Omzundaki seçilmiyor uzaktan
Bulgar dağlarında Karacaoğlan
Yanı başında Kara Veli
Tarsus’tan gelir Ali Uygur
Alt yanından havalanır
Kınalı keklik sürüsü
Bu yankılanan Mustafa’nın yanık türküsü
Kaygusuz geyiğinin peşinde
Alanya’dan Elmalı’ya yol yapar
Beydağlarında atı şahlanı şahlanı verir
Ordularını yöneten Şah Kulu’nun
Sağ kolda Necdet sol kolda Behçet
Antalyalı Eşarı, Kumlucalı Mehmet
İlle de koca Alihsan
Kuzeyden el sallayan İbrahim Levent
Devrimciliğin ustaları
Demire verdikleri suyun toprakları
Güneşin kızları ve oğulları
Bu ülke, bu deniz bizim diye haykırıyorlar
Akdeniz’in hürmetle kucakladıkları
Selam olsun size
Hedefimizsiniz
Arkamızda Asya bozkırları
Önümüzde Akdeniz
Bu bağı çözemedi asırlardır
Ne Batının istilacıları ne de Ortadoğu’nun zorbaları.
Mehmet Ali Yılmaz
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR