dogan-apartmani-982118.webp


1939 yılı…  Türkiye’den İsviçre Alp dağlarının eteğindeki bir kasabada bulunan, uluslararası okula, eğitim için gönderilen on yaşında bir çocuk. Bir tatil gününde öğrenciler piknik gezisindeyken üzerlerine çığ düşüyor. 28 öğrenci hayatını kaybediyor. Çocuklardan ikisinin cesetleri ise, hiçbir zaman bulunamıyor.

Bunlardan birisi Türkiye’den gönderilen çocuk diğeri de İsviçre’li Dapio…

Biricik oğlunu yurt dışına eğitime gönderen baba, 1991’de son nefesini verene kadar kendini affetmiyor. Cesedi o güne kadar bulunamayan oğlu için, İsviçre’deki ‘Films’ kasabasında olayın geçtiği yere, ellerini Alp’lere doğru uzatmış bir çocuk heykeli yaptırıyor. Yetinmiyor, satın aldığı bir apartmana da oğlunun adını veriyor:

“Doğan Apartmanı”…

Galata Kulesi’nin 50 metre kadar doğusunda yer alan yaklaşık 300 metre uzunluğunda bir sokak… Bir ucunda eski “Yazıcı” şimdi “Müyyetzade Camii” diğer ucunda Kırım Kilisesi.

Ve… Sokağa tüm heybetiyle yaslanan 56 numaralı bina. Balkonlarıyla Fransız, kepenk süslemeleriyle İtalyan, olabildiğince gösterişli bir apartman. Bu asırlık apartman şeklini değilse de ismini sıklıkla değiştirmiş olsa da Pera’nın benzersiz yapılarından birisi.

Doğan Taşkent

Dışardan bakıldığında yeşil panjurlu kocaman bir apartman bu. İçerisine girildiğinde ise adeta bir rüya. Her bir penceresinde zaman takılıp kalmış sanki. Kocaman bir avlu, avluyu sarmalayan taş duvarlar; duvarlarda yine yeşil panjurlu pencereler.

Önceleri burada Mehmed Paşa’nın mirasçılarına ait geleneksel Türk mimarisiyle yapılmış bir konak bulunuyormuş. Belçikalı Charles Helbig satın almış konağı. Belçika ateşesi olarak İstanbul’a gelen Helbig’in 1890’da ölümü üzerine oğullarına kalmış bina. Oğulları apartmanı yıktırarak yeniden yaptırmış ve kiraya vermeye başlamışlar. İstanbul’un işgalinden kısa bir süre sonra da apartmanı açık arttırmayla satışa çıkarmışlar. 1919 şubatında apartmanı bir İstanbul Yahudisi olan “Mair de Button” satın almış, “Button Apartmanları” olarak anılmaya başlanmış.  1949’daysa son kez el değiştirmiş, İsviçre’de çığ altında kalan oğlunun adını verecek olan kişi satın almış apartmanı.

Apartmanı satın almakla kalmamış oğlunun anısına, Türkiye’de üç kuşak boyunca ilgi ile okunacak Doğan Kardeş adını verdiği bir çocuk dergisi yayınlamaya başlamış.

Bu kişi, bu acılı baba, Yapı ve Kredi Bankasının kurucusu Kazım Taşkent’ti.

DOĞAN KARDEŞ DERGİSİ

1945-1993 yılları arasında 48 yıl aralıklarla yayınlanan Doğan Kardeş Dergisi, Türkiye’nin yetiştirdiği yüz binlerce çocuğun eğitimine ve sosyalleşmesine değer kattı. Televizyonun, cep telefonun olmadığı yıllarda, bu dergi gerekli, değerli ve yararlı bir yazın organıydı.

Derginin 1. sayısı, “Güzel Bayramlar” başlığı ile 23 Nisan 1945 günü yayınlandı. “Kardeşlerle Başbaşa” başlığını taşıyan ilk sayfada;

“Kardeşler!

Arkadaşlar!

23 Nisan bizim bayramımızdır!

Bütün hafta bizim haftamızdır. Biz, bu hafta her zaman daha neşeli, daha canlı olacağız! Birbirimizi, her zamandan daha çok seveceğiz ve sayacağız!

Yaşasın bayramımız!

Yaşasın Türk Çocukları!” yazısı dikkati çekiyordu. İzleyen sayfa “Allo! Allo! Ayşe Abla” başlığını taşıyordu. Ayşe Abla ile Engin arasındaki konuşmaya yer verilmişti:

Engin: Allo! Allo! Ayşe Abla… duyduklarım doğru mu? Doğan Kardeş’e abone olanlar arasında, her yıl kur’a çekilecekmiş ve yüz kişiye Doğan Sigorta Şirketiyle Yapı ve Kredi Bankası tarafından iki bin liralık güzel güzel hediyeler dağıtılacakmış, doğru mu bu söylenenler?

Ayşe Abla: Engin yavrum, tabii doğru. Hem bu kur’a çok heyecanlı bir şey olacak.

“Ne gibi mesela?”

“Mesela, bisiklet, fotoğraf makinesi, elbiselik kumaş, dolma kalem gibi şeyler. Daha başka ne gibi hediyelerin kur’aya konulmasını istiyorsanız, Doğan Kardeş’e yazın.”

“Aman ne iyi, mesela bir boya takımı da konsa, hiç fena olmaz!”

            Dergi’nin künyesinde şu bilgiler yer alıyordu:

“Sahip ve yazı işleri müdürü: Vedat Nedim Tör

Basıldığı yer:                         Kâğıt ve Basım İşleri A.Ş. İstanbul

İdare Merkezi:                       Beyoğlu Yeni Han, kat: 2

Mektup adresi:                       Posta K. 2217, Beyoğlu

Hesap No:                              338, Yapı ve Kredi Bankası

Abone şartları:                       12 sayı hesabıyla yıllık 5 lira, altı aylığı 3 lira.”

1979 yılında çocuk kitapları üzerine yapılan bir toplantıda söz alan bir anne, “Doğan Kardeş öyle güzel bir dergiydi ki bir daha çıkmadı Türkiye’de!” diye hayıflanmıştı. Aynı toplantıda konuşan 9-10 yaşlarında bir çocuk ise, “Hanımefendi yanılıyor bence” demiş, “Kendisinin çocukluğu sırasında belki Doğan Kardeş güzeldi, ama şimdi zaman çok değişti. Bugün bizim için güzel olanlar tabii ki o zamankilerden farklı olacak!” diye eklemişti.

Konuşmacılar arasında bulunan Ülkü Tamer’e göre ise, günümüzün Doğan Kardeş’i farklı olmaya mahkumdu. Çünkü hayatımıza televizyon girmişti! Televizyon faktörünün düzyazıyı azalttığını, çizgi öyküleri çoğalttığını, bir başka deyişle resmi arttırıp, yazıyı azalttığını söylemişti Tamer.

Yapı ve Kredi Bankası tarafından çıkartılan Doğan Kardeş’in başarısını televizyonsuz yıllara yorma eğilimi çok yaygın olsa da bunu günümüzün gazete destekli dergileri çok daha iyi yapabilmekte, ticari olarak bir ölçüde başarılı da olmaktadırlar. Acaba bugün yayınlanan çocuk dergileri ‘Doğan Kardeş’e benzer bir tavır içinde olsalar, yani sayfalarında daha çok edebi ürünlere yer verseler başarısız olurlar mı?

Başarıyı nasıl değerlendirmeliyiz?

Örneğin, bir süt reklamı için hazırlanmış çizgi öykünün! baş köşede yer aldığı bir derginin başarısını nasıl ölçmeliyiz? Sütün satışlarının artmasıyla mı?

‘Doğan Kardeş’in ortaya koyduğu gerçek, çocuğun okuma ortamını canlı tutmaktı. Doğan Kardeş Yayınları da bunun en güzel örneğiydi. Bugün 80’li yaşlarına ulaşmış olanlar Doğan Kardeş Yayınlarını kitaplıklarının bir köşesinde hala dağılıp dökülmeden koruyabildilerse ne mutlu onlara…

“Doğan Apartmanı” ne oldu diye soracak olursanız…

1950’lerden sonra binadaki daireler teker teker satılarak kişisel mülk haline geldi. Sırtını İstanbul’a önünü muhteşem Boğaz manzarasına dönmüş haliyle bu içine kapalı apartmanın avlusunu çevreleyen 49 daireden kimler geldi, kimler geçti. Ne acılar ne sevinçler ne hüzünler ve de ne aşklar yaşandı.

Yüz yılı aşkın bir süredir bağrını İstanbul sevdalılarına açan “Doğan Apartmanı” yüksek duvarlarının ardında yaşananları sükunetinin ardında gizleyen varlığıyla geçmişten geleceğe uzanıyor.

Selim Esen
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler