Türkiye’de postmodernizm tartışmalarının izini dergiler üzerinden sürmek
Güney Dal, 1988’de, Hürriyet Gösteri’nin 86. sayısında, ülkemizde postmodernizm tartışmalarının henüz vaktinin gelmediğine işaret ettiği yazısında, “Postmodernin ne olup olmadığı, modern’i daha yeterince yorumlamamış, örneklememiş edebiyatımız için modern sonrasının ne anlama gelebileceği, kuşkusuz gelecek zaman içinde yazılacak yazılarda tartışmalarda daha bir yerli yerine oturtulacak” (s. 34) der. Yazarın öngörüsünün doğrulanması ise uzun sürmez. Nitekim Türkiye’deki kuramsal postmodernizm tartışmaları 1990’lara girer girmez başlar ve yoğunlaşır. Postmodernizmin kavramsal olarak çözümlenmesi, felsefî temellerinin ele alınması, kültür, sanat, edebiyatla ilişkisinin irdelenmesi amacıyla hazırlanan ve bugünden geriye bakılınca, dönemin düşün dünyası, entelektüel iklimi hakkında da bilgi edinilebilecek dosya-yazıların yayımlandığı dergilere, kronolojik olarak bakıldığında, görülen ilk örnek Hürriyet Gösteri’dir. Moritz Götze, Mädchen mit Herkules, 2013, Öl auf Leinwand, 160 cm x 200 cm, Galerie Cyprian Brenner Derginin, Kasım 1990 tarihli postmodernizm temalı özel sayısında, Ünsal Oskay, Modernizm ve Postmodernizm: Pazarda Profesyoneller ve Sıradan İnsanların Düşleri başlıklı yazısında, postmodernist sanatçıların ve onların ürettikleri sanat ürünlerinin mevcut kapitalist sistemle ilişkisini (s. 5-9); Mehmet Ergüven, Postmodernizm Yaşadığımız Hayata Tıpatıp Uyuyor başlıklı yazısında postmodernizmin resim sanatına etkilerini (s. 10-16); Atilla Yücel, Dünya Mimarlığı’nın En Yaygın Akımı başlıklı yazısında postmodernizmin mimarlığa katkılarını (s. 17-20); Dilek Doltaş, Edebiyatta Postmodernizm başlıklı yazısında postmodernizmin düşünsel temellerini, postmodernizmin edebiyatla tarihsel ilişkisini (s. 21-24); Yüksel Pazarkaya, Postmodern: Modern Sonrası Moderne Karşı? başlıklı yazısında postmodenizmin modernizmle benzer ve modernizmden farklılaştığı yönlerini (s. 25-29); Sevda Şener, Tiyatroda Modernin Eksiklerini Postmodernizm Gideriyor başlıklı yazısında postmodernizmin tiyatroya sunduğu olanakları (s. 30-32) ele alır. Birikim’in Şubat 1992 tarihli sayısında yer alan postmodernizm dosyasındaysa dört çalışma vardır. Marshall Berman (s. 43-53) ve Raymond Williams (s. 54-56) imzalı yazılarda modernizmin, modern olanın tarihsel, toplumsal, politik gelişimi çözümlenirken; Tuncay Birkan’ın Modernlik Olarak Sosyalizm ve Poatmodernizm başlıklı yazısında, postmodernizmin analizi için öncelikle modernizm, modernleşme gibi kavramların çözümlenmesi, bu çabanın güncel sosyalizm tartışmalarının sağlıklı sürdürülebilmesi için de gerekli olduğuna (s. 57-64) değinilir. Son olarak Mehmet M. Arıkan da Postmodernist Düşüncede Gerçekliğe ve Düzene Bakış başlıklı metninde, postmodernizmi, felsefeden yola çıkarak toplum, siyaset, devlet düzeni gibi yapılar üzerinden ele alır (s. 65-69). Manfred Hürlimann, Erste Reihe, 2019, Acryl auf Leinwand, 150 cm x 120 cm, Südwestgalerie Evrensel Kültür dergisinin Eylül 1992 sayısında da okura bir postmodernizm dosyası sunulur. Bu kapsamda, kavramla ilgili eleştirel bağlamlı teorik bir yazı kaleme alınır; ayrıca bazı yazar, akademisyen ve sanatçılara çeşitli sorular yöneltilerek onların postmodernizmle ilgili görüşleri okura aktarılır. Verilen cevaplar özetlenecek olursa; Hulki Aktunç, postmodernizmi, 1950’lerden itibaren çeşitli sanat dallarında ortaya çıkan bazı temayüllerin yeniden kurgulanması olarak gördüğünü (s. 26); Bedri Baykam, postmodernizmin eski akımlar gibi sanatta egemenlik kurmak isteyen bir tarzı benimsemediğini (s. 28-29); Ali Akay, geçmişteki toplumsal yapılar ile gelecek arasında kalan ve şimdiyi önceleyen insanın düşünsel etkinliğinin postmodernizmde asıl olduğunu (s. 32-33); Dilek Doltaş, postmodernizmin merkezsiz düşünmeyi esas alan, modernizmin tasnif edici yapısını reddederek şekillendiğini (s. 34-35); Oruç Aruoba, postmodernizmin önceki düşüncel, felsefî akımların taşıdığı ümitvar özellikleri taşımadığını ve farklı kültürleri içeren eklektik yapılı bir sistem sunduğunu (s. 36-37) dile getirir. Dosya içeriğine metinleri ile katkıda bulunan yazarlardan Uğur Tanyeli, Türkiye’de Post-Modernizmi Tartış(ama)mak başlıklı yazısında, Türkiye’de Batı ile aynı ekonomik ve düşünsel süreçlerin yaşanmadığını, bu yüzden de postmodernizmin ne olduğunun anlaşılmadığını (s. 27); Mustafa Arslantunalı, Modern Olan ve Olmayan Üzerine Savruk Düşünceler başlıklı yazısında, postmodernizmin, büyük toplumsal projelerin önemsizleştiği, modernizmin tasarılarının gözden düştüğü bir dönemde ortaya çıktığını, gelecek yerine şimdinin önemseyen bir yapısı olduğunu, ayrıca Türkiye gibi ülkelerde Batı’daki ele alınış tarzıyla postmodernizmi değerlendirmenin yanlışlığını (s. 30, 31) belirtir. Özen Yula imzalı Postmodern Sözlük başlıklı metinde de açık bilim, çift kodlama, çoğulculuk, ironi, insansızlaşma, modernizm, şizofreni, Tanrı, yapı çözüştürme… gibi kavramlara postmodernizmin yaklaşımları ele alınır (s. 38-39). İlgili dönemde, Varlık da, postmodernizm konusuna eğilen bir diğer yayındır. Derginin, üç ay süren kapsamlı dosyasında yerli ve yabancı yazarlarının görüşlerine yer verilir, farklı yönleriyle postmodernizmin konuşulmasına alan açılır. Derginin Ekim 1992 tarihli sayısında; Hasan Bülent Kahraman, ‘Total’ Kültürel Bir Olgu Olarak Postmodernizm başlıklı yazısında, postmodernizmi, geniş bağlamda düşünülmesi ve çeşitli değişkenlerin etkilediği Batı’nın yeni sosyal yapısının kavranması üzerinden ele almak gerektiğini (s. 2-4); Ali Akay, Postmodern’in Saptırıcı Yanı: Simülakr (Görüntü) başlıklı yazısında, Platon’a ve çağdaş düşünürlere referansla ve nesne, model, kopya, ikona kavramları üzerinden ürettiği felsefî çıkarımlarla postmodernizmin özgürleştirici olabileceğini (s. 5-6) söyler. Leslie A. Fiedler’ın Postmodernizm Üzerine Sınırı Aşın, Uçurumu Kapatın! başlıklı yazısında, modernizmin bitişiyle edebiyatta yeni tür, üslup, yaklaşımların ortaya çıktığına, buna uygun olarak eleştiride de yenilenmenin zamanı geldiğine (s. 7-13) değinilirken; Barlas Özarıkça’nın Postmodernizm Kendi Kuyruğunu Isıran Balığın Esrarı başlıklı yazısında ise postmodernizm; insan, toplum, akıl, gelecek, geçmiş vb. konulardaki tasavvuru üzerinden eleştirilir (s. 14-19). Dosyanın, Varlık dergisinin Kasım 1992 tarihli nüshasındaki ikinci bölümündeyse Wolfgang Welsch, Modern Sanatın Ruhundan Postmodern Felsefenin Doğuşu başlıklı yazısında, modernizmden postmodernizme uzanan süreci sanat pratikleri ve felsefî düzlemde incelerken (s. 2-7); Ahmed Akbar, Postmodernizm ve İslam adlı yazısında postmodernizmi tarihsel ve sosyolojik yapı üzerinden ele alır (s. 7-11). Postmodernizm ve Estetik’in Öte Yanında Dizayn başlıklı yazıda, Jean-François Lyotard ve François Burkbardt’ın bir radyo programında yaptıkları ve postmodernizmin kültür ve sanata biçimsel izdüşümleri ve bunun düşünsel arka planına ilişkin konuşmaları (s. 12-13) okura sunulur. Hulki Aktunç, Postmodernizm “Buradan” Açıklanabilir mi? diye sorar ve Türkiye’de modernizmin varlığı ve buradan postmodernizme geçişte beliren çelişkileri tartışırken (s. 14-17); Güven Turan da Postmodernizm Sınırlarımızdan Sızdı mı? başlıklı yazısında, postmodernizmin anlaşılabilmesi için, ülkemizdeki kuramsal tartışmaları artık sanat ürünleri üzerinden pratikleştirilmesi gerektiğini söyler (s. 18-19). Son olarak, Mustafa Ziyalan, Postmodern Ülkenin Başkenti: Los Angeles başlığı altında postmodernizm ve kent ilişkisini örnekler (s. 19). Aralık 1992 tarihli Varlık’taki postmodernizm dosyasının üçüncü ve son bölümünde Wolfgang Welsch, önceki sayıda yer alan yazısının ikinci kısmında -Modern Sanatın Ruhundan Postmodern Felsefenin Doğuşu (II)- Dubuffet, Foucaulut, Derrida, Nietzsche gibi düşünürlere atıfla sanat pratiklerinde postmodernizmi estetik kavramı bağlamında tartışırken (s. 2-6); Ihab Hassan, Bugün Postmodern başlıklı yazısında, kültürel alanda postmodernizmin ayırıcı özelliklerini belirleme amacıyla bir tasnif çalışmasına girişir (s. 6-10). Enver Ercan, Önay Sözer İle Postmodern Üzerine başlıklı metinde, Sözer’e kavramsal, kuramsal ve güncel bağlamda postmodernizm üzere yönelttiği soruları ve aldığı yanıtları paylaşır (s. 11-14). Dosya, dört yazara yöneltilen iki soru ile, Türk edebiyatında postmodernizmin etkilerinin görülüp görülmediğine, postmodern nitelikli metinlerin olup olmadığına yanıt aranan bir soruşturma ile son bulur. Bu kapsamda Hilmi Yavuz, edebiyatımızda genel olarak modernizmden postmodernizme geçilemediğini, kendi eseri olan Fehmi K.’nın Acayip Serüvenleri’nin postmodern sayılabileceğini (s. 15); Oruç Aruoba; Enis Batur, Hilmi Yavuz, Lale Müldür, Hulki Atunç Bilge Karasu gibi edebiyatçıların bazı yapıtlarına rahatlıkla postmodern denilebileceğini (s. 15-16); Mehmet H. Doğan, seksen sonrası bazı edebiyatçıların postmodern özellikli ürünleri olduğunu (s. 16); Semih Gümüş ise kendisinin edebiyatta postmodernizme temkinli yaklaştığını, bu tartışmayı erken gördüğünü ancak Orhan Pamuk, Latife Tekin, Buket Uzuner gibi yazarların postmodernist olduklarına ilişkin değerlendirmeler yapılmaya başladığını (s. 16) söyler. Virgül dergisinin Nisan 1998 tarihli sayısında da postmodernizmle ilgili mini bir dosyaya yer verilir. Burada; Adnan Ekşigil, Postmodern Söylemde Son Dönemeç: Dayak Zamanı başlıklı yazısında, farklı disiplinlerden postmodernist düşünülerin birbirlerine olan itirazlarını (s. 2-6) ele alırken; Faruk Tabak ise, ‘Geç’ Kapitalizm mi, ‘Post-Fordizm’ mi? başlığı altında, David Harvey’in Postmodernliğin Durumu adlı kitabını ve bundan yola çıkarak postmodernizmin kapitalizmin dönemsel koşulları ile ilişkisi olup olmadığımı (s. 7-9) irdeler. Alper Erdik
Gerçekedebiyat.com