Son Dakika

unsal-cankaya-kapak-7112024191519.jpg


Serap ki çöl sıcağını buza döndürür görme,
Buzullar içinde canın eştir yalnızlığına.
Ne serap gör ne çölde gez, mümkünse bir vadide dur,
Yeşilliği, sularıyla cennet bura desin kalbin,
Zor gelmesin yalnızlığın ıssızlığın ortasında.

Dağlar yükseldiyse vadiler derin, yükseklik ki dağın dermanı değil,
Başındaki duman sis olur iner, sisler bulutlanır göğe varınca.
Suların özlemi büyük denizler, yokuşları aşar dere olunca.
Kavuşmayı diler bahar dalıyla, uzanıp toprağa sızmadan önce.

Derler ki ilkbaharlarda güneş aldatmasa kimi ağacı,
Daha mevsimi olmadan çiçeğe durdurmasa,
Günü gününde tomurcuk her dalda bin patlasa,
Çekirdeği, ballarıyla meyve meyve donansa,
Dünya açlık mı çekerdi Afrika'da, Asya'da?

Heyhat! Tüm çiçekler ilkbaharda çok cahil,
Ağaçların gördüğünü bilmiyorlar gülerken,
Çiçeğe duruşlarını bekletmiyor Nisan'a.
Bilmiyorlar ilk baharla kış geriye dönüyor,
Dökülüyor tomurcuktan meyve özü çiçekler.

Mart kapıdan baktırır diyor bizden eskiler,
Kazma kürek yakmayı öneriyor deyimler.
Bir serabın ettiğini bilseydi tüm erenler,
Ne susuz bırakırlardı çölleşirdi yürekler,
Ne buzları eritmeyi düşlerdi kor ateşler.

Doğa dengeyi kurardı her zamanki döngüyle,
Doğal seleksiyon derdi kalpleri yaksa bile.

Ünsal Çankaya

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler