Son Dakika

halit-payza-brecht-epik-t-2522024210437.jpg


Tiyatro etimolojik olarak Yunanca kökenli ‘theatron’dan geliyor, anlamı ‘Görme yeri’ olarak belirlenebilir, tarihsel anlamda başlangıcı bağ bozumu tanrısı Dionysos adına yapılan ritüellere kadar indirgenebilir.

İlk tiyatrı gösterimi Milattan Önce 543 yılında Atina’da gerçekleştirildi. Başlangıçta üst sınıflara yönelik bir etkinlik olarak ortaya çıkar. Kölelerin, yabancıların yararlanmasına kapalı, Atina burjuvazisine yönelik bir gösteri sanatı olarak tanımlanabilir. Sahnede yalnızca trajedi ve komedi türünde oyunlar gösterilir.

Bertolt Brecht, tiyatronun işlevini yalnızca seçkin bir burjuva sınıfının ayrıcalığı olmaktan çıkarır. Tiyatro sıradan insanların, gündelik sorunlarını da yansıtmalıdır.  Brecht ilk kez 1927’de yanılsamalı değil anlatımcı bir tiyatro geleneğini geliştirir. Brecht’in amacı görünen ardındaki gerçeği göstermektir. Louis Althusser, Brecht’in görünenin ardındaki gerçeği göstermek için kullandığı, Marks’ta tanımını bulan yabancılaştırma yöntemini diyalektik materyalizmin felsefesiyle doğrudan ilişkili olduğunu belirtir. Brecht, Epik Tiyatro ile tiyatro izleyicisini etkisiz bir izleyici olmaktan çıkararak, etkin bir izleyici olarak gözlem yaparak çıkarsamalarda bulunmasını amaçlar. İzleyici oyunu duygularıyla değil aklını kullanarak izlemeli ve neden sonuç ilişkisini kurabilmelidir.

Brecht, Tiyatro İçin Küçük Organon’u tiyatro oyuncularının bilimsel dönem tiyatrosunu gerçekleştirmeleri için yazdı. Organon İngilizce ‘bilgi/ düşünce aracı’, fesefede ‘bilimsel, felsefi incelemelerin ilke ve kuralları’ anlamını içerir. Brecht, Aristoteles’in mantıkla ilgili bu kavramını tiyatroya uygularken eğlendirme amacını bırakarak mantıksal çıkarıma dayanır. Aristoteles geleneksel mantık sistemini anlattığı sayılı altı olan -daha sonra bu sayı sekize çıkar- yapıtlarına Organon adını verir. Brecht, Tiyatro İçin Küçük Organon’da tiyatronun eğlendirici yapısını da ötelemez, onu sıradan eğlence biçimi olmaktan çıkararak burjuva tiyatrosunun eğlence algısını eleştirerek dönüştürür.

Epik tiyatro özellikle Brecth ve izleyicilerince siyasal amaçlı bir tiyatro olarak var olur.  Bertolt Brecht’in tiyatro izleyici kitlesi emekçi sınıftır. Brecht oyunlarını Marksist, Leninist ideolojik yapı üzerine kurar. Burjuva destansı tiyatro yerini siyasal tiyatro algısına bırakır.

Bercht 1925’te Erwin Piscator tiyatrosunda dramaturg olarak görev yaparken, Piscator’un tiyatroya politik nitelikler eklemlediğini gözlemişti. O güne değin Alman tiyatrosunda politik, belgesel nitelikli oyunlar yer almıyordu.

Birinci Paylaşım Savaşı işitsel ve görsel sanatlarda önemli değişikliklere neden olacak biçimde kalıcı bir etki yarattığından, üretilen eserler de savaşın arka planındaki politik etkilere açık olarak üretilmeye başlanacaktı. Brecht, ‘Üç Kuruşluk Opera’, ‘Aslan Asker Şvayk’ gibi ilk epik tiyatro yapıtlarını bu dönemde vermeye başlar.

Almanya’da Nazizm’in gelişmesi üzerine politik görüşleri nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Döndüğünde Doğu Berlin’de oyunlarını sergileyebileceği epik tiyatro örneklerini oynayabileceği Berliner Ensemble tiyatrosunu kurdu.

Ardından yine epik kanon örnekleri olarak günümüze kadar önemini yitirmeyen ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’, ‘KafkasTebeşir Dairesi’, ‘Galilei’nin Yaşamı’, ‘Cesaret Ana ve Çocukları’ gibi oyunlar geldi. "Büyük politik suçlular tamamen teşhir edilmeli ve gülünçlüklerinin esası gösterilmelidir.” Brecht oyunlarında ‘büyük politik suçluları’ değil, ‘büyük suçlu politikacıları’ eleştirir.

TÜRKİYE’DE EPİK TİYATRO

Epik tiyatronun bizdeki ilk örneklerini Haldun Taner’in ‘Keşanlı Ali Destanı’ ile görürüz. Bunu yine Taner’in ‘Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’, ‘Zilli Zarife ve Ay Işığında Şamata’, ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ izler. Taner’i Vasfi Öngören ‘Asiye Nasıl Kurtulur’la izler. Ardından Sarmet Çağlayan’ın, Oktay Arayıcı’nın, Turhan Selçuk gibi yazarların epik nitelikli oyunları gelir.

Her ne kadar epik tiyatro önemli kişilerle tür tiyatrosu olarak var olagelse de tiyatro yazınımızın o denli geliştiği söylenemez. Özellikle de tiyatro kuramları ve yöntemleri üzerine verilen yapıtlar yok denecek kadar az. Bu konuda yazılan yapıtların büyük bölümü Konstantin Sergeyevic Alekseyev Stanislavski’nin oyunculuk yöntemi, modern oyunculuk anlayışına yön veren ‘Bir Karakter Yaratmak’, ‘Bir Aktör Hazırlanıyor’, ‘Bir Rol Yaratmak’ gibi oyunculuk üzerine yazılan genel tiyatro incelemeleri üzerine yazılı yapıtlar. Brecht’in ‘Tiyatro İçin Küçük Organon’unu gibi tematik nitelikli kurumsal yapıtları üzerinden hazırlanan kitaplar yok gibi. Genellikle Brecht ekseninde onun epik tiyatro algısını inceleyen kitaplar bulunabilir.

Sahneye konan epik nitelikteki oyunların Brecht’in epik tiyatro organonuyla ne denli özdeş oldukları bir yana, toplumsal yapının giderek çarpıldığı, insanı ötekileştirerek değersizleştirildiği ve yalnızca tüketiciye indirgendiği günümüzde bu nitelikli eleştirel yapıtlara gereksinim duyulduğu ortadadır.

Stendhal’ın roman için söylediği ‘roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır’ sözü tiyatro için de geçerlidir; özellikle de epik tiyatro için!

Halit Payza
Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler