Çocuk hakları sözde kalacaksa ört ki̇ ölem demeli
Ört ki ölem! Nasıl da bir umutsuzluk içeriyor olandan, olacaklardan yana. Oysa biz gülümseme koymalıyız her çocuğun yüzüne… Daha doğdukları andan başlayıp sımsıkı tutunsunlar diye hayat. Çünkü altına imza koyduğumuz bir uluslararası sözleşme var. Çünkü 23 Nisan 1920 tarihinde açılan meclisimizin sözün millete geçmiş olmasının değerini bir bayram haline getirip çocuklarımıza armağan eden bir Atatürk’ümüz var. Dünya Çocuk Hakları Günü, 1989 yılından bu yana, Birleşmiş Milletler tarafından kabul görmesinin ardından 20 Kasım tarihinde farkındalık yaratmak için kutlanmaktadır. 193 ülke tarafından onaylanan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, kanunen çocukların sahip olduğu eğitim, sağlık, barınma gibi hakların tanımlanmasına olanak sağlamaktadır. Çocuk hakları sözde kalacak haklar değildir… Bugün sözde bıraktığınız hakların verdiği acılarla pişecek onlar. Yarını güzel ve güvenli bir ülke olmak istiyorsak sözde değil özde olmalı verilen her sözün hayata işlenmesi. Çocuklar için iyi bir şey yapan herkesin emeğine sağlık. İmza kampanyaları var 'çocuk işçiler' için. Hukuksal çabalar var 'Suçlu' ya da 'Mağdur' çocuklar için Bu sözcükler artık hiç kullanılmasa diyen umudum bile var Ne tuhaf: Çocuk ve işçi. Ne tuhaf; : Çocuk ve suçlu. Daha tuhafı: Çocuk ve mağdur. Oksimoron olanı: Yenidoğan Çetesi Dram üstü trajedi olanı: Öldürülen çocuklar. Yan yana gelmemesi gereken sözcük grupları bunlar. O kadar çok yan yana geliyorlar ki inanamıyor yüreği kavrulanlar. Bu yıl ülkemizde bu sözcük guruplarına son eklenen ile övünmek olasılığı sıfır. Sağ salim doğabilsin umuduyla beklenen ‘Yenidoğan’ çocukları öldürmek üzere çeteleşmiş insanlar! Ben de diyorum ki diğer çocuklara… İçindeki çocuğu kaybetmeyenlere… Tek bir çocuğun göz yaşı bile akmasın diyenlere… Bu dünyada sizinle yaşamak, oynamak, paylaşmak ve büyümeye çalışmak isteyen milyonlarca çocuk var: sarı, kara, beyaz, her ırktan, her milletten, her ülkeden. Bencilliğin lüzumu yok. Paylaşın. Yiyecek ve oyuncak paylaşacağınız şey, kitap ve giysi. Birikince bozuluyor fazlası. Büyüdükçe olmuyor ki pabuçlar. Okunan bir kez daha okunabilir, oyuncak arkadaş arar birlikte oynamaya. Dünya çocuklara bir yıl veriyor, sen küçücük bir paylaşım yapmıyorsan kendinden, dünyalı olduğuna inanmıyor çocuklar. Hem çocuk hakları sözde kalacak haklar değildir…??Bugün sözde bırakılan hakların verdiği acılarla pişiyor onlar.??Yarını güzel ve güvenli bir ülke olmak istiyorsak sözde değil özde olmalı verilen her sözün hayata işlenmesi. Çocukların yüzünde gülümsemeye dönüşmesi…
Sağlığımızı emanet ettiğimiz ‘Hipokrat yeminli” sağlıkçılar var içlerinde, insan sağlığını korumak için değil sağlık hizmetini rant için seçen insanlar var, etik değerlerden hiç haberi olmayan canavarlaşmış insanlar… Oysa anayasamızda devletin yurttaşların sağlığını korumak ve daha doğumdan itibaren sağlıklı kalabilsin diye koruma ve koruyamadığındaysa bu hizmeti verenlerin işini yasalara uygun yapması ve vicdanlı olmalarını görme, gözetme için denetlemesi ödevi var…
Ama özellikle son yıllarda sağlık hizmetleri iyice özelleştirildi. Denetleme yerinde olanların ya kendileri ya yakınlarının ‘Özel sağlık kurumları’ var. Bu kurumları denetlemesi gerekenler ise ödevlerini yapmak yerine devletin ödevi olan sağlık hizmetini ‘devlet adına’ verdiğinde ödeyeceği bedeli yeterli görmeyip henüz doğanından başlamak üzere her yaştan insanına harcanmayan ilaçları harcanmış, yapılmayan operasyonları yapılmış gösterip ve daha birçok yolla devletin malını -ki kamuya ait her malda bizim emeğimiz, vergimiz var-deniz sayan ve soyanlar var…
Tüm olumsuzluklar içinde çocuklar güzel bir dünyada büyüsün, savaşsız, sömürüsüz bir dünya olmalı diyen rüyamız, ütopyamız var. Yani dünyada ve yurdumuzda çocukların hakları var diyenler de var.
Yaşamaktan başlayıp, barınma, beslenme, okuma, öğrenme ve oynamak olmak üzere hep olumluluk içeren ve değişen hakları için kaybetmesinler diye çabalayanlar var.
Bu iyi insanlar yanında kötüler de var ne yazık ve suça sürüklüyorlar çocukları, istismar ediyorlar bedenlerini ve ruhlarını.
Böylece çocuklar mala karşı, cana karşı suçlarda fail oluyor, cinsel suçlarda mağdur.
Öldürülüyorlar ve adları maktul oluyor, yaşayıp yaşamadığına bakmıyor tutanaklar.
Çocukları mağdur ve maktul eden bir dünyaya çevriliyoruz gittikçe.
İstismar ve sömürünün boyutu dünya ölçeğinden, kocaman. Çocuklardan suçlu yaratan bir dünyaya çevrilmesi ne kötü dünyamızın. Çocuklarının canı üzerinden parsa toplayanlarla dolu olması ne kötü yurdumuzun… Ama madem ki var tüm bu olanlar, çözüm böyle olmalı, böyle yararlı olabiliriz diyen insanlar var. Elimizden gelen katkıyı hak ediyor bu çabalar, bu insanlar...
Yaşamak hakkı en doğal hakları. Öyleyse ne yaşama çabalarını çok görelim ne herkesten farklı olabilme arzularını. Düşlerini gerçekleştirebilsinler. Destek olmuyorsak engel de olmayalım.
En iyisi onların da birey olduğunu görüp sadece bunun için saygı duyalım.
Herkes çocuk sevmeyebilir, herkes herkesi sevmeyebilir, sevgisizlik anlaşılır bir tutumdur da… Öldürmek nedir ya hu! Daha doğmadan, yeni doğmuşken, tutunmaya çabalarken hayata!
Sevgiyle büyüyenler, sevgiyi büyütenler. Sevgisiz bir dünya dardır çocuklar için.
Ne dram ne trajedi olmasın yaşamları ve dünyayı dar değil var edelim onlara. Ünsal Çankaya
Gercekedebiyat.com