Aziz Nesin ve \'Tanin olayı\' / Selim Esen
Asıl adıyla Mehmet Nusret Nesin, mizahi öyküleri, romanları, oyunları, şiirleri, anı ve yolculuk yazıları, mektupları ve çocuk kitaplarıyla yüzün üzerinde eser kazandırdı kütüphanelerimize. 1995’te 80 yaşında kaybettiğimizde Aziz Nesin arkasında Cumhuriyet tarihimizin en sıra dışı yaşam öykülerinden birini bıraktı. Bu yazının konusu Aziz Nesin’in 1960’lı yılların başında bir dönem çalıştığı “Tanin” gazetesinde başına gelen ve basın hayatımızda yaşanan utanç öykülerinden biridir. “Tanin” olayına geçmeden basın tarihimizde gazetecilerin, gazetecilik görevlerini yaparken uğradıkları zulmün en çarpıcı örneklerinden birinin Aziz Nesin olduğunu söylemek gerekir. 1944’ten sözünü edeceğimiz olayın yaşandığı 1961 yılına kadar geçen on yedi yıl içinde yaşadıkları arasından siyasal ve yazınsal tarihimizin de bir panoramasını bulmak olasıdır. Aziz Nesin, 1944’te ordudan atıldıktan sonra, öyküleri ve yazılarıyla ezilmiş halk kitlelerinin sorunlarını hak, özgürlük ve eşitlik talepleriyle savundu. Dönemin tüm sol entelektüelleri, yazarları, sanatçıları, siyaset adamları, gazetecileri gibi, “40 karanlığı”nda siyasi polis tarafından izlendi, taciz edildi, işkence gördü; yargılandı, hapis yattı. Çalıştığı gazeteler baskı gördü, kimisi saldırıya uğradı (Zekeriya ve Sabiha Sertel’in çıkardığı “Tan” gazetesinin matbaası 1946’da tahrip edildi.) Aziz Nesin 1946’da Sabahattin Ali’yle birlikte mizahi “Marko Paşa” gazetesini çıkardı. Dönemin baskıcı siyasetini ve gerici siyaset adamlarını eleştirmekten geri durmayan gazete birkaç kez kapatıldı, gazete sorumluları olarak Aziz Nesin ve Sabahattin Ali yargılandı; gazete her kapatmanın ardından başka bir adla yeniden yayımlandı. 1947’de Aziz Nesin, savaş sonrasında Amerikan yayılmacılığının örtülü bir propaganda aracı haline gelecek olan yardım programlarını eleştirdiği için 10 ay hapse mahkûm edildi. Bir yazısında da, İngiltere kraliçesi II. Elizabet’i, İran Şahı Rıza Pevlevi ve Mısır kıralı Faruk’u aşağıladığı gerekçesiyle, söz konusu ülkelerin Büyükelçiliklerinin başvurusuyla yargılanıp altı aya mahkûm edildi. Nesin Demokrat Parti döneminde de siyasal yazılarından dolayı çeşitli sorgulamalara uğradı ve hapis cezaları aldı. 1954’te 6-7 Eylül olaylarının ardından sol görüşlü yazar ve entelektüelleri sorumlu tutan hükümet, aralarında Aziz Nesin’in de olduğu yüze yakın kişiyi tutuklattı; Nesin dokuz ay içeride kaldı. Çıktıktan sonra çok sayıda gazetede, çoğunlukla takma adlarla yazılarını sürdürdü. 1950’li yıllar Aziz Nesin’in mizah edebiyatımızın en önemli eserlerini verdiği yıllar olacaktır. Bir söyleşisinde şöyle diyecektir: “Mizahçı kırgınlıklarını, nefretini, kinini, öfkesini, hıncını, bilinçli bir biçimde gerçekten yıkılması gereken hedefe yöneltebilir ve mizah silahını halk yararına kullanabilirse, bir olumlu yıkıcı olur... Sınıfsal bilinci olan her yazar, ister istemez güdümlü olduğunu, kendi kendini güdümlediğini bilir. Sınıfsal bilince sahip bir yazarı, bir sanatçıyı güdümlü kılmak hiçbir politikacının hiçbir yönetmenin haddi değildir...” 1956’da İtalya’da düzenlenen bir yarışmada Altın Palmiye ödülünün sahibi oldu. Aziz Nesin, 1960 ihtilâli’nden sonra, CHP’nin 1950-1959 yılları arasında genel sekreterliğini yapan Kasım Gülek’in sahibi olduğu Tanin gazetesinde yazmaya başlar. İlk kez Meşrutiyet döneminde yayımlanan ittihatçı gazete Kurtuluş Savaşı’nı destekler; 1947’ye kadar da aralıklı olarak yayın yaşamını sürdürür. Hüseyin Cahit Yalçın bu tarihe kadar gazetenin en önemli ismi olacak; ne yazık ki 1946’da Tan gazetesi matbaasının yakılmasına yazılarıyla destek verecektir. Gazete 1947’de yayın hayatına son verecektir. CHP Genel Sekreterliği’nden ayrılan Kasım Gülek 1 Mart 1961 tarihinde “Tanin” adıyla çıkardığı gazeteye bilim, basın, edebiyat ve siyaset dünyasından önemli isimleri katar: Yavuz Abadan, Abdülbaki Gölpınarlı, Sabahattin Eyüboğlu, Melih Cevdet Anday, Aziz Nesin, Oktay Rifat, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Halikarnas Balıkçısı, Behçet Kemal Çağlar, Cevdet Kudret, Yaşar Kemal, Mahmut Makal, Hıfzı Topuz. Gazete başlangıçta büyük ilgi görür. Satış sayısı kırk binleri bulur. Ancak, bir süre sonra gazetenin yazarlarından Aziz Nesin’in başına gelen olay gündemi sarsar. Aziz Nesin’i dinleyelim: “Kasım Gülek’in çıkardığı Tanin’de, bana karşı öyle bir alçaklık yapılmıştı ki… Korkunç bir şey… İşte okur, bilinçli olarak, bu olay karşısında hemen cezalandırdı gazeteyi. Gazetenin tirajı iki günde 40 binden 10 bine düştü, gazete rezil oldu.” Hıfzı Topuz, “100 Soruda Türk Basın Tarihi” adlı, 1973 yılında çıkmış kitabında, Aziz Nesin’in sözünü ettiği olayı şöyle anlatır: “Milli Birlik döneminde de tutuklanan ilk gazeteciler Aziz Nesin ile İhsan Ada olmuştur. DP devrileli aşağı yukarı bir yıl olmuştur. Milli Birlik Hükümeti basına özgürlük sağlayan kanun değişikliklerini yapmış, Temsilciler Meclisini kurmuş ve yeni rejimi birtakım temellere oturtmaya başlamıştır. Bu sıralarda Halk Partisinin eski kodamanlarından Kasım Gülek bir gazete çıkarmaya kalkar. Bu yeni gazete Tanin’dir. Gülek, Vatan’ın eski yazı işleri müdürü ve eski CHP Hatay milletvekili İhsan Ada’yı getirir gazetenin başına. İhsan Ada da görüşlerini ve eğilimlerini beğendiği yazarları toplayarak Tanin’in kadrosunu kurar. Kimler vardır kadroda: Aziz Nesin, Melih Cevdet Anday, Yaşar Kemal, Sabahattin Eyüboğlu… Tanin 1 Mart 1961 günü yayınlanmaya başlar. Bir olay olmuştur gazetenin çıkışı. İlerici olarak tanınan bunca yazarın Tanin’de toplanması çeşitli jurnallere konu olur. Kasım Gülek’ten hesap sorulur bu yüzden. Aziz Nesin’in yazılarında solculuk araştırmaları başlamıştır yine. Sonunda, 18 Mayıs 1961 Perşembe akşamı Birinci Şubenin iki memuru gelir gazeteye. İhsan Ada ile Aziz Nesin’in nezaret altına alındıklarını bildirirler. Kasım Gülek şaşırmıştır ne yapacağını. Ertesi gün Tanin’de şu açıklama yayınlanır: ‘Dün nezaret altına alınan muharrir Aziz Nesin’in bir hafta önce gazetemizle ilişkisi kesilmiştir. Esasen bizden önce birçok gazete ve dergilerde yazıları çıkan ve halen de çıkmakta olan bu yazarın son zamanlarda gazetemiz için yararlı olmadığına kanaat getirmiş ve kendisiyle ilgimizi kesmiştik. İhsan Ada’ya gelince; yıllarca Vatan gazetesinde yazı işleri müdürlüğü yapan ve uzun süre Ulus’un genel yayın müdürlüğünde bulunan, son dönemde ise CHP Hatay milletvekili olan arkadaşımızın yapılacak tahkikat sonunda temize çıkacağın ümit ediyoruz. Tanin daima Büyük Atatürk’ün izinde ve Türk milletinin hizmetinde vazife görecektir” (.s 215-216). Peki sonunda ne olur? Cevabı Hıfzı Topuz verir: “Aradan iki ay bile geçmemiştir, 3 Temmuz 1961 günü İhsan Ada ile Aziz Nesin, yazılarında hiçbir suç unsuru görülmediği için, Askeri Sorgu Yargıçlığının kararı ile ‘tahliye” edilirler” (s.216). Aziz Nesin’in sözünü ettiği olay buydu. Gerçekten insanın tüylerini diken diken edecek bir alçaklıktaydı. Ne var ki, okur hemen cezalandırmıştı bu alçaklığı. Aziz Nesin’in 18 Mayıs 1961’de “komünizm propagandası” yapmaktan dolayı tutuklanarak sıkıyönetim mahkemesinde yargılanmasını izleyen 10.cu yılda, 12 Mart sıralarında, bu kez Nadir Nadi’ye karşı yapılan alçaklık sonrası okur, bu kez Cumhuriyet’in yeni yöneticilerini cezalandırdı, gazeteyi bıraktı. İlk alçaklığa uğrayan Aziz Nesin Cumhuriyet okurunu alkışlıyordu... Aradan geçen altmış yılın sonunda nerede miyiz? Ahlaklı siyaset dürüst siyasetçisini ve onurlu seçmenini, ahlaklı gazete de dürüst yöneticisini ve bilinçli okurunu arıyor... Selim Esen
Gerçekedebiyat.com