Son Dakika

nadir-avsaroglu-ardic-kus-7102024201557.jpg


 Sıtkı Hocam

Geçen hafta yollardaydık. 

Eskişehir, Kütahya’ya gittik. 

 

Eskişehir’e giderken yolun sağında 

Gordion var. 

Buradaki ünlü höyükte 

Kral Midas’ın mezarının olduğu bilinir. 

Mezar kralın önemli eşyaları ile birlikte 

Ardıç ağaçlarından yapılma bir odada bulunuyor 

Bu ardıç ağaçlarının tahkim ettiği oda 

Binlerce yıldır 

Binlerce ton toprağı sırtında taşıyor. 

Çürümüyor, göçmüyor. 

 

Sıtkı Hocam  

 

Ben küçüktüm 

10-12 yaşlarında 

Dedem yayladaki evin çatısını yaptıracak 

Usta geldi fiyat veriyor. 

Kavak şu fiyat, çam bu fiyat 

Dedem hepsini dinledi, sordu 

Ardıç ne kadar 

Usta ardıç mı kaldı artık beyim 

Ardıç ağaçları artık tükendi. 

Yükseklerde kaldı 

Onları da Orman Bölge Müdürlüğü kestirmiyor. 

Zaten olsa da kavak fiyatının üç-beş katı olur demişti. 

 

Çocukluk aklı o günlerden beri  

Ardıç ağacına bir hayranlığım vardır. 

 

Bizim oralarda yaylalarda olur ardıç 

Aslında görsen bir şeye de benzetmezsin ardıcı 

Yaylada tuvalet evin dışındaydı 

Akşam giderken bayırın başındaki ardıç 

Bana korkunç gözükürdü. 

 

Dağda Ardıç Kurusu 

Geçti Güzel Sürüsü 

Dahası Neyime Ne  

Yaktı Beni Birisi  

 

Ardıç, şimşir sert ağaçtır.  

Kolay bırakmaz kendini, işlemesi zordur.   

Zordur ardıçtan kaşık çıkarmak. 

Bardak yapmak 

Ev eşyası üretmek 

Ama evlâdiyeliktir.  

Senelerce kullanırsın.  

Ihlamur, gürgen ise yumuşaktır.  

Kolay işlersin ama çabuk yumuşar, dayanmaz. 

 

Ardıçtandır kuyuların kovası 

Suya koyvermiyor da kızın gâvur anası 

Ne ettim de aldandım, allahından bulası 

 

Bazı ulu ardıç ağaçlarının bin yılın üzerinde yaşı olduğu söylenir. Bu ağaçlar, çiftçiler, çobanlar ve yaylacılar (göçerler, obalar, avcılar) tarafından korunan, kutsal sayılabilecek kadar sevilen ağaçlardandır. Ardıçlar, nice kuşlara barınak ve yuva mekânı olmuşlar, gölgelerinde nice hayvan ve insanı, yağmurdan, yaştan ve sıcak güneşten korumuşlar, ürünleri ile insanların çok sayıda ihtiyacını karşılamışlardır.  

 

Ardıçlar, zor üreyen, yavaş büyüyen ve asırlarca boyu süren ömre sahiptirler. Ardıçlar, tohumları (gillik) toprağa ekilerek fidan elde edilen ağaçlara benzemez. Yani, kendiliğinden veya ekmekle bitmez. Ardıç kuşu ardıç tohumunu yutar, midelerinde bir müddet kalan ve değişime uğrayan tohumlar, bu kuşların dışkısı ile araziye düşer ve sonrasında filizlenerek ardıç fidanı olur. Bu nedenledir ki, arazide, ardıç ağaçları ile kaplı yerlerde bile ardıç fidanı görmek zordur.   

 

Sıtkı kardeşim  

Ardıç ağacı tabiatta gilliğinden (kozalağı, tohumu)   

Ya da insan eliyle yetişmezmiş 

Ardıç ağacının yeşermesi için tek çözüm; 

Ardıç kuşu, ardıcın dalına konacak 

Tohumunu karnında besleyecek, büyütecek. 

Sonra doğum anı 

Ve ikisinin ortak ürünü 

Küçük ardıçlar 

 

Ardıç kuşu ile ardıcın hikayesi, 

İkisi birbirine mahkûm sevdalılar. 

 

Bunların ki bir aşk hikâyesi  

Siyah beyaz film gibi biraz. 

 

Ama bilir misin? 

Artık ardıç ağaçları bu coğrafyada yetişmez oldu. 

İnsanlar kestiğinden, ekoloji değiştiğinden değil. 

Yazdım ya; bu topraklarda en saygı duyulan  

Ağaçlardan biridir; ardıç. 

 

Ardıç kuşları da azalmadı. 

Hatta çoğaldılar bile.  

Ama şehirler büyüdükçe çöplükleri de büyüdü.  

Kuşlar ardıcın meyvelerini yemektense  

Çöplükten beslenmenin daha kolay olduğunu keşfettiler.  

Ardıç kuşu ağacını unuttu. 

Ağacını terk etti. 

 

Sıtkı Hocam bilirsin, Türk filmlerinde 

Kız büyük kentte kendisine zengin birini bulur 

Köydeki delikanlıyı terk eder 

Köydeki delikanlı mağrur, 

Köydeki delikanlı mahzun 

Mekanı ve aşklarını yaşadıkları yeri terk etmez 

Kız da aslında pişman 

Hep düşlediği yerde, şehirdedir artık 

Ama 

Şehrin çöplüğünde 

İstediği, hayalini kurduğu şey 

Aslında böyle bir şey değildir 

Aklı;  

Yüce dağlarda 

Yaylalarda 

Ardıçta 

 

Ardıç ile ardıç kuşunun hikayesi  

Bir aşk hikâyesidir Sıtkı Hocam 

Siyah beyaz film gibi biraz. 

 

Köylerden, yaylalardan göçen insanlar gibi 

Ardıç kuşları da büyük şehirde yaşıyorlar 

Ama kentlerin, kasabaların çöplüklerinde yaşıyorlar.  

Ardıç ağaçları ise kayboluyor gözümüzün önünden. 

Herkes ardıç kuşu gibi zahmet çekmektense  

Çöplükten kolay geçinmenin, kolay yaşamanın yolunu arıyor.  

Ardına bakmıyor.  

 

Dağda kalmak 

Doğayla boğuşmak, 

Tabiat şartlarında var olabilmek  

Zor iştir  

 

Emek ister. 

İnsan emeğini sever 

Şehir insanı ise emek vermediği için sevmesini de bilmiyor.  

Ardıç kuşu gibi yaşıyor, semiriyor, ürüyor  

Ama geride kalan ardıç ağacının çektiği acıyı bilmiyor,  

Görmüyor.  

Görse bile anlamıyor. 

 

Emin ol Sıtkı kardeşim 

Ardıç kuşu kenti cazibesinden vazgeçse 

Bıraksa kentin çöplüğünü 

Ardıç hala yüce dağ başında 

Tepesi bulutlu yaylalarda 

Ardıç kuşunu 

Yavuklusunu bekliyordur. 

 

Siyah beyaz Türk filmlerinde 

İhanet eden kız ise 

Filmin sonunda oğlana geri döner 

Ona sevdiğini söyler 

Ama hain bir kurşun…. 

Ciğerine saplanan yağlı bir kurşun …. 

 

Kız ölür 

Sevdiğinin kollarında ölür 

 

Anadolu insanı  

Erkeğin ihanetini bağışlar da 

Kızın ihanetini kaldıramaz Sıtkı Hocam 

 

Eğer bir kız 

Büyük kentin cazibesini kapılıp, 

Köyünü, yurdunu, sevdiğini bırakır da 

Büyük kente göçerse 

Pişman olup geri dönse bile 

Filmin sonunda ……. 

  

Böyle durumlarda az da olsa 

Mutlu son olmalı   

 

Olmalı be Sıtkı Hocam 

 

Nadir Avşaroğlu 
Gercekedebiyat.com
 

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler