Ardıç ve ardıç kuşu
Ardıç ağacı tabiatta gilliğinden (kozalağı, tohumu) / Ya da insan eliyle yetişmezmiş / Ardıç ağacının yeşermesi için tek çözüm; / Ardıç kuşu, ardıcın dalına konacak
Sıtkı Hocam Geçen hafta yollardaydık. Eskişehir, Kütahya’ya gittik. Eskişehir’e giderken yolun sağında Gordion var. Buradaki ünlü höyükte Kral Midas’ın mezarının olduğu bilinir. Mezar kralın önemli eşyaları ile birlikte Ardıç ağaçlarından yapılma bir odada bulunuyor Bu ardıç ağaçlarının tahkim ettiği oda Binlerce yıldır Binlerce ton toprağı sırtında taşıyor. Çürümüyor, göçmüyor. Sıtkı Hocam Ben küçüktüm 10-12 yaşlarında Dedem yayladaki evin çatısını yaptıracak Usta geldi fiyat veriyor. Kavak şu fiyat, çam bu fiyat Dedem hepsini dinledi, sordu Ardıç ne kadar Usta ardıç mı kaldı artık beyim Ardıç ağaçları artık tükendi. Yükseklerde kaldı Onları da Orman Bölge Müdürlüğü kestirmiyor. Zaten olsa da kavak fiyatının üç-beş katı olur demişti. Çocukluk aklı o günlerden beri Ardıç ağacına bir hayranlığım vardır. Bizim oralarda yaylalarda olur ardıç Aslında görsen bir şeye de benzetmezsin ardıcı Yaylada tuvalet evin dışındaydı Akşam giderken bayırın başındaki ardıç Bana korkunç gözükürdü. Dağda Ardıç Kurusu Geçti Güzel Sürüsü Dahası Neyime Ne Yaktı Beni Birisi Ardıç, şimşir sert ağaçtır. Kolay bırakmaz kendini, işlemesi zordur. Zordur ardıçtan kaşık çıkarmak. Bardak yapmak Ev eşyası üretmek Ama evlâdiyeliktir. Senelerce kullanırsın. Ihlamur, gürgen ise yumuşaktır. Kolay işlersin ama çabuk yumuşar, dayanmaz. Ardıçtandır kuyuların kovası Suya koyvermiyor da kızın gâvur anası Ne ettim de aldandım, allahından bulası Bazı ulu ardıç ağaçlarının bin yılın üzerinde yaşı olduğu söylenir. Bu ağaçlar, çiftçiler, çobanlar ve yaylacılar (göçerler, obalar, avcılar) tarafından korunan, kutsal sayılabilecek kadar sevilen ağaçlardandır. Ardıçlar, nice kuşlara barınak ve yuva mekânı olmuşlar, gölgelerinde nice hayvan ve insanı, yağmurdan, yaştan ve sıcak güneşten korumuşlar, ürünleri ile insanların çok sayıda ihtiyacını karşılamışlardır. Ardıçlar, zor üreyen, yavaş büyüyen ve asırlarca boyu süren ömre sahiptirler. Ardıçlar, tohumları (gillik) toprağa ekilerek fidan elde edilen ağaçlara benzemez. Yani, kendiliğinden veya ekmekle bitmez. Ardıç kuşu ardıç tohumunu yutar, midelerinde bir müddet kalan ve değişime uğrayan tohumlar, bu kuşların dışkısı ile araziye düşer ve sonrasında filizlenerek ardıç fidanı olur. Bu nedenledir ki, arazide, ardıç ağaçları ile kaplı yerlerde bile ardıç fidanı görmek zordur. Sıtkı kardeşim Ardıç ağacı tabiatta gilliğinden (kozalağı, tohumu) Ya da insan eliyle yetişmezmiş Ardıç ağacının yeşermesi için tek çözüm; Ardıç kuşu, ardıcın dalına konacak Tohumunu karnında besleyecek, büyütecek. Sonra doğum anı Ve ikisinin ortak ürünü Küçük ardıçlar Ardıç kuşu ile ardıcın hikayesi, İkisi birbirine mahkûm sevdalılar. Bunların ki bir aşk hikâyesi Siyah beyaz film gibi biraz. Ama bilir misin? Artık ardıç ağaçları bu coğrafyada yetişmez oldu. İnsanlar kestiğinden, ekoloji değiştiğinden değil. Yazdım ya; bu topraklarda en saygı duyulan Ağaçlardan biridir; ardıç. Ardıç kuşları da azalmadı. Hatta çoğaldılar bile. Ama şehirler büyüdükçe çöplükleri de büyüdü. Kuşlar ardıcın meyvelerini yemektense Çöplükten beslenmenin daha kolay olduğunu keşfettiler. Ardıç kuşu ağacını unuttu. Ağacını terk etti. Sıtkı Hocam bilirsin, Türk filmlerinde Kız büyük kentte kendisine zengin birini bulur Köydeki delikanlıyı terk eder Köydeki delikanlı mağrur, Köydeki delikanlı mahzun Mekanı ve aşklarını yaşadıkları yeri terk etmez Kız da aslında pişman Hep düşlediği yerde, şehirdedir artık Ama Şehrin çöplüğünde İstediği, hayalini kurduğu şey Aslında böyle bir şey değildir Aklı; Yüce dağlarda Yaylalarda Ardıçta Ardıç ile ardıç kuşunun hikayesi Bir aşk hikâyesidir Sıtkı Hocam Siyah beyaz film gibi biraz. Köylerden, yaylalardan göçen insanlar gibi Ardıç kuşları da büyük şehirde yaşıyorlar Ama kentlerin, kasabaların çöplüklerinde yaşıyorlar. Ardıç ağaçları ise kayboluyor gözümüzün önünden. Herkes ardıç kuşu gibi zahmet çekmektense Çöplükten kolay geçinmenin, kolay yaşamanın yolunu arıyor. Ardına bakmıyor. Dağda kalmak Doğayla boğuşmak, Tabiat şartlarında var olabilmek Zor iştir Emek ister. İnsan emeğini sever Şehir insanı ise emek vermediği için sevmesini de bilmiyor. Ardıç kuşu gibi yaşıyor, semiriyor, ürüyor Ama geride kalan ardıç ağacının çektiği acıyı bilmiyor, Görmüyor. Görse bile anlamıyor. Emin ol Sıtkı kardeşim Ardıç kuşu kenti cazibesinden vazgeçse Bıraksa kentin çöplüğünü Ardıç hala yüce dağ başında Tepesi bulutlu yaylalarda Ardıç kuşunu Yavuklusunu bekliyordur. Siyah beyaz Türk filmlerinde İhanet eden kız ise Filmin sonunda oğlana geri döner Ona sevdiğini söyler Ama hain bir kurşun…. Ciğerine saplanan yağlı bir kurşun …. Kız ölür Sevdiğinin kollarında ölür Anadolu insanı Erkeğin ihanetini bağışlar da Kızın ihanetini kaldıramaz Sıtkı Hocam Eğer bir kız Büyük kentin cazibesini kapılıp, Köyünü, yurdunu, sevdiğini bırakır da Büyük kente göçerse Pişman olup geri dönse bile Filmin sonunda ……. Böyle durumlarda az da olsa Mutlu son olmalı Olmalı be Sıtkı Hocam Nadir Avşaroğlu
Gercekedebiyat.com