43 yıl önce 4 Temmuz günü
TRT’nin radyo ve televizyon yayınlarında tekel olduğu günler… Gazete manşetleri “Çorum’da 57 kişinin öldürüldüğünü, yüzlerce kişinin yaralandığını” haber veriyor. Uzun yıllar birlik ve beraberlik içinde kardeşçe yaşamlarını sürdüren Çorumlu yurttaşlar, topluma ekilen nifak tohumları sonucu birbirlerine düşürülmüş, düşman kamplara bölünmüşlerdi. Ülkemiz açısından böylesine önemli toplumsal bir olayda bütünleştirici, ölçülü ve soğukkanlı hareket etmesi gereken TRT, tam tersine, kardeş kanı dökülmesini, karanlık amaçları için kullananlara araç olacak biçimde, toplumu olumsuz davranışlara sürükleyecek doğrultuda bir uygulamada bulundu. Çorum’da olayların başladığı 4 Temmuz 1980 günü saat 19 Ana Haber Bülteni’nde 59 numara ile yayınlanan haberde şöyle diyordu: “Olaylar, Milönü semtindeki Alaattin Camiine patlayıcı madde atılması ve dışardan ateş bir yetkili tarafından, o açılması ile başladı. Daha sonra bazı gruplar şehrin çeşitli yerlerinde çatıştılar. Bu çatmalarda silah da kullanıldı.” Bu sözlerle kamuoyuna duyuruda bulunan TRT, bu haberini hangi kaynak ve bilgilere dayanarak vermişti? Bu sorunun cevabı TRT’nin, özellikle TRT Haber Merkezi’nin böylesine önemli bir toplumsal olaya bakış açısını ve yöneticilerin zihniyetini bütün yönleriyle ortaya koyacaktı. Çorum olayları ile ilgili ilk bilgilerin TRT Haber Merkezi’ne ulaşması ve yayına hazır duruma getirilmesi şöyle bir seyir izlemişti: Olayla ilgili ilk bilgiler, Doğan Kasaroğlu’nun yönetime gelmesi ile birlikte Çorum muhabirliğine atanan Münir Tümtürk tarafından TRT’ye ulaştırıldı. Bu ilk bilgilerin Haber Merkezi Yurt Haberleri Müdürlüğü’nde değerlendirilmesinden sonra, 30-40 saniyelik bir haber yazıldı. Bu haberde Alaattin Camii’ne patlayıcı madde atılması ve dışardan ateş açılmasına, ilk bilgi alınan kişi tarafından, o zamanın Haber Dairesi Başkanı Muammer Yaşar Bostancı ile Yardımcısı Tayyar Şafak’a iletildi. Bundan sonra kapalı kapılar ardında nelerin konuşulduğu, kimlerle ilişki kurulduğu, kimlerden bilgi alındığı bilinmiyor. Ancak ortada bir gerçek vardı, o da 59 numara ile saat 19 bülteninde yayınlanan haberde, camiye patlayıcı madde atıldığı ve dışardan ateş açıldığı yolundaki ‘kışkırtıcı söylentilerin, gerçek imajı yaratacak biçimde’ kamuoyuna duyurulmuş olmasıydı. Tayyar Şafak ve Muammer Yaşar’ın onayı ile yayınlanan 59 numaralı haberde yer alan ilk kaynak, TRT Çorum Muhabiri Münir Tümtürk. İkinci kaynak ise Çorum Cumhuriyet Savcısı Ertem Türkerdi. Türker’e atfen verilen bilgi haberde şöyle denildi: “Çorum Cumhuriyet Savcısı Ertem Türker’in verdiği bilgiye göre, olaylar sırasında 30 kadar ev yandı. Olaylar sırasında ölen dört kişinin kimlikleri henüz belirlenmedi. Yararlılar hastanede tedavi altına alındı.” Çorum Muhabiri Münir Tümtürk’ün kaynak gösterildiği bölümde verilen bilgi ise: “TRT Çorum Muhabiri, güvenlik kuvvetlerinin operasyonlara devam ettiğini bildirdi. Çevre illerden Çorum’a takviye birlikler gönderildi.” Biçiminde kamuoyuna duyuruldu. Söz konusu haberde Savcı ve muhabirden alınan bilgilerin kaynakları, bu kişilerin adları verilerek gösterildi. Ancak haberin üçüncü paragrafında yer alan camiye patlayıcı madde atılması ve dışardan ateş açılmasına ilişkin ‘kesin yargılı’ cümle için bir kaynak gösterilmedi. TRT Haber Merkezi’nde kullanılan Haber Formu’ nun en altında yer alan Kaynaklar Bölümü’nde, ilk bilgi alınan kişi olarak gösterilen Münir Tümtürk ise daha sonra Çorum Gazetesi’nde yer alan bir ‘açıklama’ ve ‘tekzip’ yazısı ile, olaylar sırasında, TRT’nin, kendisini devre dışı bıraktığını bildirdi. Tümtürk’ün açıklamasına yer veren 28 Temmuz 1980 tarihli Çorum Gazetesi’nde, Tümtürk’ün olaylarla ilgili olarak TRT’nin kendisinden hiç haber almadığını belirttiği kaydedilerek şöyle denildi: “Münir Tümtürk, olaylar sırasında Valilik ile ilgili yerler arasında direkt telefon hattı kurulduğunu ve haberlerin bizzat vali tarafından verildiğini söylemiştir. TRT’nin kendisini olaylar sırasında devre dışı bıraktığını da açıklayan Tümtürk, bu durumu da eleştirmiştir.” Tümtürk’ün bir gün sonra, 29 Temmuz günü, Çorum Gazetesi’nde bir tekzip yazısı yayınlandı. Yazıda, 4 Temmuz 1980 günü saat 19’da yayınlanan habere atıfta bulunularak, “Sözü edilen haber TRT’ye tarafımdan verilmiş değildir.” denildi. Aynı tekzip yazısında Tümtürk’ün şu cümlesi de yer aldı: “Çorum’daki olaylar süresince, TRT Haber Dairesi benim dışımda Çorum’daki yetkililerden doğrudan haber almış ve yayınlamıştır.” O zaman sormak gerekirdi: TRT Haber Merkezi’nce hazırlanıp yayına verilen 4 Temmuz 1980 günlü 59 sayılı haberde yer alan “Olaylar Milönü semtindeki Alaattin Camiine patlayıcı madde atılması ve dışardan ateş açılmasıyla başladı.” şeklindeki gerçek dışı ifadenin kaynağı kim veya kimlerdi? Kamuoyu bugün dahi bu soruların cevabını almış değil. TRT, bir söylenti olarak nitelenen kışkırtıcı ve yalan haberi, devletin Radyosu’ndan yayınlanmıştı. TRT, daha sonraki günlerde Türk basınında şiddetle kınandı, TRT’nin haberleri çarpıttığı, yalan haber verdiği, yangına körükle gittiği, ateşe benzin döktüğü yazıldı. Peki, gerçek haber neydi? Ramazan aylarının başlamasıyla birlikte, belediye hoparlöründe Komünistlerin suları zehirlediği, “sakın su içmeyin” anonsu yapıldı, halk kışkırtılmak istendi. Bu arada Milliyetçi Hareket Partisi’nin önde gelen gümrük ve tekel eski bakanı Gün Sazak 27 Mayıs 1980 günü Ankara’da Devrimci Sol tarafından öldürülmüş, katiller Çorum’da aranmaya başlanmıştı. Çorum’daki olayları alevlendirmek için tam zamanıydı. Ve… 28 Mayıs günü Çorum’un en işlek caddelerinde ve çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu “Kanımız aksa da zafer İslam’ın”, “Kana kan, intikam” gibi sloganlarla yürüyüş başlamıştı. Bu yürüyüşe sadece Çorum’da bulunan sağcı kesim değil, çevre illerden de birçok grup katılmıştı. Sloganlar atarak Alevilere ait dükkanlar tahrip edilip, ateşe verildi. Alevi ve Sünni mahallelerin arasına barikatlar konuldu, çatışmalar başladı. İki dalga halinde gerçekleşen olayların birinci aşamasında 4 kişi öldürüldü. İkinci aşama Alaaddin Cami’nin komünistler tarafından yakıldığı yalan haberinin cami minaresinden anonsla duyurulmasıydı. Bu duyuruyla birlikte halk cihada çağırıldı. Çorum, artık bir iç savaşa sürüklenmiş, dış dünya ile bağlantısı kesilmişti. Telefonların, elektriklerin, suların kesildiği bu kent resmen kaderine terk edilmişti. Sonunda asker gecikmeli de olsa gelmiş, ama iş işten geçmişti. Olaylarda, 57 Sol görüşlü yurttaş katledildi ve yüzlerce insan da yaralandı. Acımasız bir şekilde işkencelerle öldürülen insanların fotoğrafları yürekleri dağladı. İnsanlık bir kez daha sınıfta kalmıştı. Selim Esen
Gerçekedebiyat.com