Ressam Turan Erol Sanat Atölyesi açıldı
Çankaya Belediyesi tüm Türkiye’ye örnek olacak bir projeye daha imza attı. Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi içerisinde hizmet verecek ve ressam Turan Erol’un adını taşıyan Sanat Atölyesi hizmete açıldı. 'Turan Erol Sanat Atölyesi' güzel sanatlar liseleri ve üniversitelerin g...
Çankaya Belediyesi tüm Türkiye’ye örnek olacak bir projeye daha imza attı. Eğitim ve sosyal projeler alanlarında Türkiye’de ilkleri ve örnek çalışmaları hayata geçiren Çankaya Belediyesi, Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi içerisinde hizmet verecek ve ressam Turan Erol’un adını taşıyan güzel sanatlara hazırlık atölyesini Hocaların Hocası Turan Erol, ailesi ve öğrencilerinin katıldığı törenle hizmete açtı. “Turan Erol Sanat Atölyesi’’ güzel sanatlar liseleri ve üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerine öğrencileri ücretsiz olarak hazırlayacak. Başkentli öğrenciler yeni atölyede, üniversitelerin yetenek sınavlarına hazırlık kurslarını ve dijital sanatlar alanlarındaki dersleri uzman eğitmenler ve sanatçılardan alacaklar. Açılışta konuşan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Çankaya Belediyesi olarak ilklere ve örnek projelere imza atmaya devam ettiklerini söyledi. Usta ressam ve devlet sanatçısı Turan Erol’un ismini yaşatacak böylesine anlamlı bir projeyi hayata geçirmenin gururunu yaşadıklarını kaydeden Başkan Taşdelen, “Hocaların hocası Turan hocamızın ismini taşıyan sanat atölyemiz ile Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezimiz önemli bir değer daha kazanmış oldu. Atölye ile birlikte Çağdaş Sanatlar Merkezimiz sadece bir sanat galeri olmaktan çıkarak, sanat üreten bir yapıya kavuştu. Bu atölye ile öğrencilerimiz tıpkı Çankaya Akademi’de olduğu gibi ücretsiz olarak güzel sanatlar liseleri ve üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerinin sınavlarına hazırlanacak. Konusunda uzman eğitmenlerimiz ve davet edeceğimiz sanatçılarla birlikte öğrencilerimiz sanatla dolu bir yıl geçirerek sınavlara girecekler” diye konuştu. Atölye ile birlikte Türkiye’de bir ilke daha imza attıklarını söyleyen Başkan Taşdelen, sanata yetenekli öğrencilerin yeteneklerini pekiştireceği, geleceklerini sanatlarıyla oluşturacakları bir merkezi açmanın gururunu yaşadıklarını kaydetti. Açılış konuşmasının ardından Turan Erol ve ailesi ile birlikte atölyenin açılışını yapan Başkan Taşdelen, yeni merkezi sanatseverlerle birlikte gezdi. Yeni merkezde, üniversitelerin güzel sanatlar fakülteleri bölümlerine ve güzel sanatlar liselerine hazırlanacak öğrenciler, temel sanat eğitimi, sanat tarihi eğitimi, model/imgesel çizim ve heykel dersleri alacak. Sanat atölyesinde öğrenciler, bütün disiplinleri tanıma fırsatı sunulurken, öğrencilere tercih ettiği ve yetenekli olduğu alanda kendini geliştirmesi konusunda rehberlik hizmeti de verilecek. Turan Erol Sanat Atölyesi, öğrencileri lise ve üniversiteye hazırlanmanın yanı sıra yeni yükselen sanat dalı “Dijital Sanatlar” alanında da eğitimler verecek. Atölye’de her hafta akademisyenler ve sanatçılarla dijital sanat atölyeleri yapılacak. Türk ressam Turan Erol 1927’de Milas’da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde öğrenim gördüğü sırada Nedim Günsür, Orhan Peker gibi atölye arkadaşlarıyla “On”lar Grubu’nun kuruluşuna katıldı. 1947’de ilk sergisini Akademi’nin yemekhanesinde açan bu grubun etkisinde kaldı (büyük ölçüde Bedri Rahmi’nin, nakış beğenisine bağlı yöresel değerlerle çağdaş Batı sanatının büyük ustalarına dikkati çeken önerilerini temel alan, doğadan ve yaşanan çevreden alınan bazı konuları, çağdaş sanat düzeyinde soyutlamayı, yaşama yöre gözüyle bakmayı amaçlayan grubun sanat anlayışı, gerçekten daha o yıllarda Turan Erol’un sanatını yönlendiren başlıca etmenlerden biri oldu). 1951’de Akademi’yi bitirince, Diyarbakır’a giderek 1960’a kadar öğretmenlik yaptı ve bir yandan resim çalışmalarına ağırlık verdi. Devlet sergilerine katılırken, bir yandan da sanatında “Diyarbakır dönemi” diye adlandırılabilecek resimlerin biçim – içerik bağıntılarını kurdu. 1960’tan başlayarak Milli Eğitim Enstitüsü Resim-iş Bölümü’nde öğretmenlik yaptı. Daha sonra Basın-Yayın Yüksek Okulu’nda öğretim üyeliği yaparak profesörlüğe yükseldi. 1960 yıllarında sanatını geliştirmek için bir süre Paris’te Friedlander atölyesinde gravür çalıştı. Avrupa’nın çeşitli kentlerinde, müzelerde incelemeler yaptı. Türkiye içinde ve dışında düzenlenen karma sergilere katılan sanatçı, değişik tarihlerde büyük boyutlu duvar resimleri ve mozaik uygulamaları yaptı. 1961’deki 22. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde Tarlada adlı yapıtıyla ikincilik, 1968’deki 29. sergide Yamaç adlı yapıtıyla birincilik ödülü aldı. 1971’de TRT’nin düzenlediği yarışmanın resim dalında başarı, 1973’teyse Atatürk ve Cumhuriyet ödülü alan Turan Erol, 1980’de Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar dalı ödülünü Adnan Varınca’yla paylaştı. 1984 ve 1987’de Istanbul’da, 1986’da Ankara’da kişisel sergiler açtı. Resim çalışmalarının yanı sıra, sanat yazarı olarak 1960’lardan bu yana ağırlık verdiği eleştiri, inceleme yazıları ve araştırma kitaplarıyla dikkati çeken sanatçı, 1972-1975 yılları arasında başkanlığını yaptığı Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği adına, Sonat adlı aylık bir derginin yayınını yönetti. Türk Resminde İnsan ve Hayvan Figürü ve Günümüz Türk Resminin Oluşum Sürecinde Bedri Rahmi Eyüboğlu (doçentlik tezi) adlı iki incelemesinin yanı sıra, Başlangıcından Bugüne Çağdaş Türk Resim Sanatı Tarihi adlı bir kitabı yayımlandı. Turan Erol, kendi resmini, 1938-1946 döneminde çağdaş sanatımıza yöresel bir içerik kazandırmış olan yurt resimleri hareketinin doğal bir uzantısı sayar. Daha başından bu yana, yurt doğasıyla ilişkisini her zaman aynı ölçüde canlı tutmuş olan bir ressam için, bu, yerinde bir yorumdur. Gerçekten, Turan Erol, resim sanatına büyük bir tutkuyla bağlandığı ilk gençlik yıllarının çalışmalarından başlayarak daha yakın yıllara kadar uzanan resimlerinde, içinde yaşadığı, gezip dolaştığı çevreleri yansıtmış, doğanın içli ve şiirsel etkilerini, bir tür çağdaş yöresel romantizme uzanacak düzeylerde işlemiştir. Önceleri yarı kübik, yarı inşacı bir eğilimle birbirini kesen sert çizgilerin, yatay ve dikey hatların belirlediği geometrik bir kompozisyon iskeletine bağlı kalmışsa da, 1960 yıllarından başlayarak daha yumuşak ve lekeci, aynı zamanda renkçi bir anlayışa yönelmiştir. Issız doğa parçalarının etkili görünümlerini sanatına konu yapmıştır. Zaman zaman natürmort çok seyrek olarak da figür düzenlemelerine girmiş olmakla birlikte daha çok bir manzara ressamı sayılmaktadır. Sanatçının manzara resimlerini belirleyen başlıca öge, dingin ve huzurlu bir atmosferdir. Açık ve kesin etkilerin ötesinde, çıplak gözle izlenen doğanın bir ressam üstünde yaratacağı duru ve kalıcı izlenimleri ele aldı. Özellikle 1970 sonrası çalışmalarında ısrarlı bir motif olarak sık sık işlenmiştir. Bodrum resimleri, durgun ve pürüzsüz etkileriyle bu dönemin ağır basan çalışması olarak dikkat çeker. Mavinin, uçuk grilerin bütünleşen uyumunda kıyı çizgilerinin kenarlara itildiği büyük deniz görünümleri, sanatında şoyutlayıcı öğelerle varılmış bir aşama, bir seçkin amaç olarak görünür. Sessizliğin ve durgunluğun gerisindeki anlamsal çağrışımlarla da ilgili olan bu amaç Turan Erol’un pastel ve suluboya resimleri için de geçerlidir. Gerçekedebiyat.comTÜRKİYE’DE BİR İLK
GÜZEL SANAT FAKÜLTELERİ İÇİN HAZIRLIK
SANAT ÜRETECEK
TURAN EROL KİMDİR?
TURAN EROL'UN ÖDÜLLERİ
TURAN EROL'UN SANAT ANLAYIŞI
YORUMLAR