Son Dakika



CHP İnsan ve Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok Akatlı ve İşçi Sendikaları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu Sözcüsü Veli Ağbaba, 2 Eylül 2016 Perşembe günü Bakırköy Kadın Cezaevin’nde tutuklu bulunan yazar Aslı Erdoğan ve dilbilimci, yazar Necmiye Alpay’ı ziyaret ettiler.

Tutuklu yazarların cezaevi koşulları ve sağlık durumları ile ilgili bilgi alan Akatlı ve Ağbaba, halkın haber alma hakkı için çalışan tüm gazeteci ve düşünce suçlularının serbest bırakılması gerektiğini belirterek “Gazetecilere, Aydınlara Özgürlük” başlıklı bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.

Vekiller, basınla söz konusu tutuklularla ilgili tuttukları notları da paylaştı.

İşte vekillerin kaleminden o notlar:M



NECMİYE ALPAY:

Aslı Erdoğan ile kalıyor. 30’un üzerinde mahkum var.

“Aslı'nın itirazları ve basına yansıyan şikayetleri üzerine temiz çarşaf ve su verdiler. Koğuşlar yeni değişmiş daha öncesine göre haklar oldukça kısıtlı. Eskiden arkadaş görüşü yapılması olanağı vardı şimdi yasaklamışlar. Sadece birinci derece yakınla görüşülebiliyor. Benim İstanbul'da sadece bir yeğenim var. Onunla, 1. derece akrabam olmadığı için görüşme şansım yok. FETÖ dolayısıyla gelenlerin avukat görüşünde iki kamera, bir ses kaydı ve bir de görevli bulunuyor. Gözlerimle tanık oldum. Koğuşlarda haklar kısıtlanıyor. 12 Eylül’de TKP’den Mamak’ta 3 yıl kaldım. Sistem çok farklı. Biz 45 yatakta 60 kişi yatıyorduk. Her sayım bir işkenceydi.”

“31.08.2016 da tutuklandım. Özgür Gündem’in Yayın Danışma Kurulu’nda olduğum için buradayım. Savcı Özgür Gündem Gazetesi’nin terör örgütünün yayın organı olduğuna karar vermiş. Özgür Gündem’e uzaktan yakından kim varsa tutuklanıyor. Danışma kurulu tamamen sembolik. Gazetedeki çalışanlar bize takılıyordu "Biz size danışmıyoruz" diye. Bir kez bile toplantı yapmadık, arada okuyorum”.

“Özgür Gündem davasını büyütmeye niyetliler. Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenlerini de kalanları da katıyorlar, belki de tutuklayacaklar. Barış Meclis üyesiyim. Milliyet’in kitap ekinde yazıyorum.”

“Hiç böyle bir şey beklemiyordum. Tecrübesiz bir insan da değilim. Daha önce hep hazırlıklı olurdum çantam hazır olurdu. Ama bu hiç aklıma gelmemişti. Özel bir dönem başlamış. Son gelişmeler yeni bir dönem belki savaş dönemi gibi. Savaş dönemi gibi davranıyorlar. Hala düşmanlaştırma politikaları devam ediyor. Yönetenlerin birleştirip insanları birbirine yakınlaştırmaları gerekirken geriyorlar. Memleket iyi bir yere gitmiyor.”



ASLI ERDOĞAN:


Doktorun diyet yemeği vermediğini belirtti. Ayrıca fıtık yastığı da verilmemiş.

“16 Ağustos’ta gözaltına alındım. Şuan koğuştayım sorun yok. Fıtık yastığı istedim yok dediler. Boynumda protez var. 4 boyun fıtığım vardı, 2010 yılında ameliyat oldum. En ufak bir darbede felç kalma riskim yüksek.”

“Keyfi ve hukuk dışı bir uygulama. Yasa açıkça diyor ki, yayın danışma kurulu gazeteden kanunen sorumlu olmaz. Benim kaçmam mümkün değil. Ben bilinen bir yazarım. 18 yıldır bir yazıma dava açılmadı. Hakkında dava açılmayan dört yazımı dosyaya koymuşlar. 2. Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa'da bir edebiyatçı tutuklanmadı. 14 dile çevrildi kitaplarım ama AKP edebiyatçıları küçümsüyor. Benim kitaplarımda şiddete bakışım belli. Aslı Erdoğan'ı merak eden açar okur.”

“4 yazı var dosyada, biri "Bu Senin Baban", Norveç Klassekampen gazetesinde yazdığım bir yazı. Norveç'teki çevirmenim gazeteye yazılarımı göndermiş. O yazıya örgüt propagandası diyorlar. Norveçli gazeteyi ve yazımı PKK’yı övmekle suçluyorlar. Benim hiç bir yazımda PKK yok. Ben o gazetede şiddete karşı yazıyorum. Bu yazı da gazete haberlerinden derlediğim haberler. Beni yasal haberlerden tutukluyorlar. Rahatsız oldukları “Cizre'de sivil katliam var” dediğim için. Ama bu yazı benim değil alıntıdır. "Bu Senin Baban" yazısının başı bir gazete alıntısıdır.”

“Diğeri "Ayların En Zalimi Nisan" yazım. “Hurşit Külter nerede” diye bir alıntı haber var.

Üçüncü yazı "Bir Delinin Tarih Okumaları", bir mizahi yazı. Kara Karga dergisinde yayınlanmış bir yazı. Örgüt üyeliğine delil gösteriliyor. Benim örgüt üyesi olmam mümkün değil. "Faşizmin Güncesi" dördüncü yazı. Tamamı edebi bir yazı. "İnsanların diri diri yakıldığı günlerde yaşamak, kimi sivil kimi çocuk" yazıyor, isim yok, Türkiye demiyor. Bundan galiba Cizre'yi çıkarıyorlar. Hiç kimsenin işkence yapma hakkı yok. Ben 18 yıldır insan hakları savunucusuyum. Sadece Kürtleri değil, kadın haklarını, Afrikalı göçmenleri, başörtülü kadınları...”

“Filistin'i yazdım, Romanları yazdım. Vicdani retçiyim, barışçıyım. Kürt değilim. Kürt meselesinde uzman da değilim. Benim alanım insan hakkı ihlalleri. Türkiye'de yoksula, Kürt’e, kadına ayrımcılık var.”

gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)