Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu 11. Boğaziçi Film Festivali'nde Uluslararası Uzun Metraj Yarışması'nın jüri başkanlığını üstlenen Khemir, AA muhabirine, sinemaya ilişkin yaklaşımını ve İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılara ilişkin düşüncelerini dile getirdi.

    Aynı zamanda yönetmen ve yazar Khemir, İstanbul'da olmanın çok güzel olduğunu belirterek, "Çok sevdiğim bir şehirde yürüyerek gezme fırsatı buldum. İstanbul'un içerisinde birçok şehir olduğunu söyleyebilirim." ifadesini kullandı.

    Birçok gencin burada sinemayla ilgilendiğine şahit olduğundan bahseden Khemir, "Aynı zamanda çok fazla sinema öğrencisi ve festivalin olduğunu görmek mutluluk verici. Bunlar birbirinden farklı ve birbirini tamamlayan festivaller. Her biri sinemada farklı bir bakışı ortaya koymak için düzenleniyor, bu Avrupa'da çok fazla gördüğümüz bir örnek değil." değerlendirmesinde bulundu.

    Nacer Khemir, Boğaziçi Film Festivali'nde jüri başkanı olarak birçok film görme şansı yakaladığını dile getirerek,"Oldukça zengin bir festival olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca diğer festivaller için de güzel bir örnek teşkil ediyor. Festivallerde genellikle filmlerin yüzde 20'si aslında kurgudan oluşuyor, geri kalanları günlük hayatın bir yorumu şeklinde oluyor. Bu da aslında Avrupa'dan gelen bir yaklaşım." dedi.

    Filmi oluşturan esas unsurun hikaye olduğunu vurgulayan Khemir, şunları kaydetti:

    "Hikayenin sinemada merkezde olduğunu söyleyebilirim. Dijital imkanlar bize çok kolaylık sağlıyor. Burada farklı olan şey bizim hikayeyi nasıl anlattığımız oluyor. Mesela İstanbul'un mimarisi Paris'inkine benzemiyor, eğer biz İstanbul'da yaşıyorsak İstanbul'un hikayesine benzer bir şekilde bunu anlatmamız gerekiyor. Eğer biz İstanbul'da yaşayıp Paris'te geçen benzer bir hikaye anlatmaya çalışırsak bu olmaz. Şu anda sinemacılar bu hatayı yapıyor. Dünyanın farklı yerlerinde yaşasak da hepimiz ABD sinemasına benzer filmler çekiyoruz. Hollywood sinemasını taklit etmemeliyiz, kendi tarzımızı göstermeliyiz. Ben sinemamda, filmlerimde buna çabalıyorum."

    Khemir, sinema eğitimini aslında şiirler aracılığıyla yaptığını belirterek, "Çünkü her şiirin ruhtan gelen bir hikayesi var. Sinemanın en önemli kısmı bir ülkenin ruhunu yansıtmasıdır. Sinema ruhun ateşini saklayan bir şeydir. Bu aynı zamanda beraberinde umudu da taşır ve şu anda hiç olmadığı kadar umuda ihtiyacımızın olduğunu bir zamandayız." diye konuştu.

    TÜRK SİNEMASI KENDİ ŞAİRLERİNE DÖNSÜN

    Nacer Khemir, Türk sinemasını dünyadaki festivallerde yer bulduğu kadar takip edebildiğini anlatarak, "Türk sinemasında şiirlerden ilham alan filmlerin olmasını gerçekten isterim. Çünkü çok büyük şairlerin olduğu bir toprakta yaşıyorsunuz, bunlardan ilham alınabilir. Türk sinemasının aslında kendi büyük şairlerine geri dönüp oradan kaynak bulabileceğini düşünüyorum." dedi.

    Güncel olarak üzerine çalıştığı yeni bir sinema filmi olmadığını dile getiren sanatçı, "Çünkü projelere kaynak arama durumunda olmaktan yoruldum. 'Baba Aziz' filmini çekmek için kaynak bulmaya 10 senemi harcadım. O yüzden yeni bir proje için benzer bir enerjiyi harcamak istemiyorum. Araplarda oldukça para var ama paraları olduğu kadar da aslında fikirden yoksunlar." ifadelerini kullandı.

    Filistin konusunun adaletsizliğin en derin bir şekilde hissedildiği bir mevzu olduğunun altını çizen Tunuslu yönetmen, şu değerlendirmeleri yaptı:

    "Yaşananları izliyorum ve üzerimde bunun hissiyatı var, cesur insanların oluşturduğu bir hissiyat. Şu anda dünyada dürüst olmanın çok zor olduğu bir evreden geçiyoruz. Adaletsizliği yasalarla birlikte yeniden düzenlememiz gerekiyor. Dünya bu şekilde devam edemez. Eğer buna bir çözüm bulunamazsa, dünyada barış sağlanamaz. Eğer bu konuda bir düzenleme yapılmazsa herkes kaybedecek. Diyalog halinde olmamız, çözüm bulmak üzere bir diyalog oluşturmamız gerekiyor. Filistin'in haklarının olmadığı bir dünya aslında canavarlaşmış bir noktaya gidiyor demektir."

    İKİNCİ BOĞAZİÇİ FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ

    2013'ten bu yana aralıksız devam eden festivalin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda "Annesinin Kuzusu" filmi "En İyi Uzun Metraj", aynı filmle Umut Evirgen "En İyi Yönetmen", "Gün Batımına Birkaç Gün Kala" ile Yiğit Küçükkibar "En İyi Senaryo", "Annesinin Kuzusu" ile Selin Şekerci "En İyi Kadın Oyuncu", "Gün Batımına Birkaç Gün Kala" filmindeki performansıyla Uğur Güneş "En İyi Erkek Oyuncu" seçildi.

    Ayrıca "Annesinin Kuzusu" filmiyle Sebastian Weber "En İyi Görüntü Yönetmeni", "Gün Batımına Birkaç Gün Kala" ile Umut Sakallıoğlu "En İyi Kurgu", "Zamanımızın Bir Kahramanı" filmi ile Miraç Atabey "En İyi İlk Film", "Gün Batımına Birkaç Gün Kala" da "Fiyab En İyi Yapımcı" ödülünü aldı.

    Uluslararası Uzun Metraj Yarışması'nda da "En İyi Film" kategorisinde Altın Yunus'u almaya hak kazanan yapım "A House in Jerusalem" oldu.

    Aynı kategoride "Ama Gloria" filmi "Jüri Özel Ödülü", Muayad Alayan "A House in Jerusalem" ile "En İyi Yönetmen", Saar Rogiers "Sea Sparkle"daki rolüyle "En İyi Kadın Oyuncu", Hamid Reza Abbasi "Empty Nets"teki performansıyla "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazandı.

    Festivalin Ulusal Belgesel Film Yarışması'nda "Oyun Bitti" adlı yapım "En İyi Ulusal Belgesel", "Kedi Adam" belgeseli ise "Jüri Özel Ödülü"nün sahibi oldu.

    Kısa Kurmaca kategorisinde "Ahmet Uluçay Büyük Ödülü"nü "Highway of a Broken Heart" filmi, Ulusal Kısa Kurmaca Film Ödülü"nü "Kurdun Kutusu", "En İyi Uluslararası Kısa Kurmaca Film" ödülünü "Silhouette", "İstanbul Medya Akademisi Genç Yetenek Ödülü"nü ise Can Baran'ın "Apartman Boşluğu" filmi aldı.

    Bu yıl Filistin'de yaşanan dramı beyaz perdeye aktaran filmlere de programında yer verilen 11. Boğaziçi Film Festivali'nde ödül alan pek çok kişi, kürsüdeki teşekkür konuşmalarında, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde yaşanan katliam, şiddet ve ablukaya tepki göstererek, yaşanan zulmün bir an önce sona ermesine yönelik temennilerini dile getirdi.

    Ödül törenine Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Erkin Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Selim Terzi, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü Bilal Topçu, Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Murat Akgüç, Turkcell Kurumsal İletişim Direktörü Mustafa Alcan, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı ve Festivalin Artistik Direktörü Samed Karagöz'ün yanı sıra festivalin jürisinde yer alan yerli ve yabancı sinemacılar ile davetliler katıldı.

    Festivale ilişkin videoların da gösterildiği törenin sonunda, ödül alanlar, jüri ve katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi.

    Gerçekedebiyat.com

    ÖNCEKİ HABER

    BENZER İÇERİKLER

    YORUMLAR

    Yorum Yaz

    Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)