Son Dakika



İstanbul’un yaşadığı bunaltıcı sıcaklıktan kaçarak sığındığımız Taksim Çiçek Bar’ın serinliğinde konuştuk Rutkay Aziz’le…

Rutkay Bey, öncelikle yeni rolünüzü kutluyorum. Yeni sezonda Yalan Dünya dizisinde izleyeceğiz sizi…

Yalan Dünya dizisi benim ilgiyle izlediğim dizilerden birisidir. Gülse Birsel’den teklif gelince çok sevindim.

Rolünüz kesinleşti mi?

Evet, Yalan Dünya dizisinde Gülse Birsel’in Atatürkçü, demokrat ve özgürlükçü olan babasını oynayacağım. Mimar Timur Alsancak rolündeyim. Arkeolog Çiğdem Alsancak karakterini oynayacak olan Hümeyra da karım rolünü üstleniyor. Ancak inanın yapacağımız çalışmalar henüz netleşmediği için size bu konuda ayrıntıları veremiyorum.

Ayrıntılar netleşmese de bu diziyle birlikte yine yüzümüzün güleceği kesin…

Doğru söylüyorsunuz, önemli olan yüzlerimizin gülmesi. Ülke olarak gülmeye ihtiyacımız var.

Yönettiğiniz ve oynadığınız çok sayıda tiyatro oyunlarınız, dizileriniz, sinema filmleriniz var… Ancak benim şu anda aklıma hep Ziya Öztan’ın yönettikleri geliyor: ‘Kurtuluş’, ‘Cumhuriyet’ ve ‘Kemal’in Askerleri’…

Bu sözünü ettiğiniz diziler beni de çok heyecanlandıran, severek oynadığım yapımlardır. Başta Ziya Öztan ve Turgut Özakman olmak üzere herkes büyük emekler harcamıştı. Kurtuluş dizisi yaklaşık bir yıl altı ayda, Cumhuriyet ise sekiz ayda hazırlanmıştır.

Keşke sizin Atatürk’ü canlandırdığınız o diziler yeniden yayınlansa ve izleme şansı bulamayan gençlerimiz o dönemleri ayrıntılarıyla öğrense…

Atatürk’ün ön planda olduğu çalışmaların günümüz Türkeyisinde gündeme getirileceğini sanmıyorum. Dilerim, TRT bu çalışmaları unutturmaz ve önemli günlerde yeniden yayın planına alır.

Geçtiğimiz günlerde Silivri’de yapılan Ergenekon duruşmalarında tarihe geçen ağır cezalar verildi, yürekler sızladı…

Silivri’de verilen cezalar bu ülkede vicdanı olan herkesi yaraladı, herkesin yüreğini sızlattı. Adalet hiçbir zaman bu kadar güven duygusunu yitirmemeli… Bu sadece Silivri’deki davalarla ilgili de değil. Ülkenin geneline yansıyan bir korku, bir endişe ve güvensizlik var. Toplumda güven duygusunun kaybolması, o ülke için tehlike çanlarının çalması demektir.

Böyle mi gidecek?

Böyle gitmeyecek… Çünkü tarihte de örnekleri olduğu için izninizle o cümleyi kullanmak istiyorum: Rüzgar ekenler her zaman fırtına biçmişlerdir. Dilerim, daha kötü günler yaşamayız. Dünya büyük bir değişim yaşıyor. Elbette Türkiye de bundan etkilenecektir. Özellikle Ortadoğu üzerinden oynanan oyunlar her zaman olmuştur. Türkiye bu oyunların etkisinden kaçamadı, kaçamayacak ve bedelini de ödeyecektir.

Komşularımızla sıfır sorunlu politikalarımız olacaktı…

(Gülüyor) Bir dönem Dışişleri Bakanımız “Komşularımızla sıfır sorunlu politikayı hedefliyoruz” demişti… Bakan Bey ne yazık ki haklı çıktı! Komşu kalmadığı için politika da sıfırlanmış oldu. Türkiye, bir komşusuyla bile sorunsuz ve dayanışma içinde değildir.

Gezi Parkı olaylarında gençlerin sergilediği direniş çoğu kişiyi şaşırtmıştı…

Gezi’deki gençlerin sergilediği tavır beni şaşırtmadı. Çünkü, son yıllarda üniversitelerde ve Anadolu turnelerinde gençlerle beraber olma şansını yakaladım. Kendisini sorgulayan, eleştiren, ülkesini ve dünyayı tartışma masasına yatıran farklı bir genç kuşağımız var. Gezi’de bu açığa çıktı. Şu anda sayıları az gibi görünse de giderek çoğalacaklardır.

Sayıları az ama etkileri ve zekaları çok büyük bana göre…

Doğru, dünyada bir örneği olmayan mizah yarattılar. Taksim dışında pek çok kentte de gençler sesini duyurdu. Milyonlarca insan “Biz korkmuyoruz” dedi. Gençlerimiz, dünya gençlerine örnek oldu. Başka ülkelerdeki gençlerden de destek geldi. Ben Rutkay Aziz olarak gençlerimize güveniyorum ve gelecekle ilgili de çok karamsar değilim.

Rutkay Aziz bir sanatçı, bir oyuncu ve yönetmen olarak ülkede yaşananlardan olumsuz yönde etkileniyor mu?

Baskının, korkunun, yıldırmanın olduğu yerde sanat da etkilenir, sanatçı da… Bizim sahneye koyduğumuz bir oyun var, onu da anlatmak isterim.

Tiyatroya verdiğiniz 12 yıllık aranın ardından Taner Barlas’la birlikte oynadığınız Adalet Sizsiniz adlı oyununuz büyük ilgi görüyor… Sanırım oyunun verdiği mesaj alkışlanıyor…

Yargının siyasallaştığı üç tarihi olayı Sokrates, Galileo, Sacco ve Vanzetti’nin yaşamları üzerinden sahneye taşıyoruz. Biliyorsunuz bu kişilerin ortak özelliği haksız yere yargılanmalarıdır. Oyun Mustafa Kemal’in şu sözüyle sona eriyor: “Adalet binlerce yıl süren bir savaştır. İstiklal, istikbal ve hürriyet, ancak adaletle gerçekleşir.”  Muhsin Ertuğrul hocamızın yazılarına Perdeci imzasını atmasından esinlenerek kurduğumuz Perdeci Oyuncuları tarafından sahneye koyuyoruz oyunumuzu. Oyun, Ümit Denizer tarafından kaleme alındı. Sahne tasarım ve kostümler Metin Deniz’e, kukla uygulamaları da Bülent İşcan’a ait.

Adalet Sizsiniz oyunu sahnelenmeden tiyatro dalında 2012 Melih Cevdet Ödülü’nü aldı.

Evet, Adalet Sizsiniz oyunumuz sahnelenmeden ödül aldı. Sanırım dünyada bile pek sık rastlanan bir olay değildir bu.

Oyuna gösterilen olağanüstü ilgiyi neye bağlıyorsunuz ve bu ilgiyi bekliyor muydunuz?

İnanın biraz bekliyordum. Bugünün Türkiyesi’ndeki adaletsizliğe ve hukuksuzluğa baktığımda bu oyunun ilgi göreceğini tahmin ettim ve yanılmadım da. Oyunumuz çok büyük bir coşkuyla karşılanıyor. Yaşanılan adaletsizliklere karşı bir öfke, bir tepki bu. Hukukun üstünlüğüne ve adalete inanılması gerekiyor.

Silivri’den çıkan cezalar az önce de dediğimiz gibi yürek sızlatıyor…

İnsanlar suçsuz yere özgürlüklerini kaybedince elbette yürekler sızlıyor. Bakın Yüksel Bey, adalet zulmün aracı olmamalı… Hukukun üstünlüğü konusunda 97 ülke arasında 76'ıncı sıradayız. Türkiye bunu haketmiyor. Pek çok gazeteci arkadaşımız hala hapiste.

Perdeci Oyuncuları’nın yeni çalışmaları, hazırlıkları var mı?

İlk kez size söylemek istiyorum. Mustafa Balbay’ın Yargıtatör adlı eserini Taner Barlas’la birlikte sahneye taşımak için hazırlanıyoruz. Bunu bir görev sayıyorum ve Balbay’a buradan selamlarımı yolluyorum.

İki yıl önce Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘Sanatta Sosyal Sorumluluk’ ödülünü aldınız…

Evet, öyle bir ödül almıştım.

O gün ayakta alkışlanan konuşmanızdan şu sözlerinizi hatırlıyorum: “Gerçek sanatçılar ülkesinin gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür. Benim ülkemde tanık olduğum, hukukun üstünlüğünün yittiği, adaletsiz bir kalkınma girişiminin hızla yol aldığıdır.” Hala aynı fikirde misiniz?

Aynı fikirdeyim. Çünkü hala Türkiye’de hukuk üstünlüğünün olmadığına ve adaletsiz bir kalkınma girişiminin hızla yol aldığına inanıyorum.

O yaptığınız konuşmanın bazı televizyon kanalları tarafından sansürlendiğini biliyor muydunuz?

Evet, o konuşmamın bazı televizyon kanalları tarafından sansürlendiğini duymuştum. Şaşırmadım, şaşırmıyorum. Sansür olayına artık alışmamız lazım.

Ergenekon davasının bakıldığı Silivri’deki duruşmalardan birini Tarık Akan’la birlikte izlerken, yargılanan sanıklara “İyi ki varsınız” dediniz… Geçen pazartesi günü ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılan Tuncay Özkan da “Ateşin ortasında siz varsınız” karşılığını verdi.

Verilen cezalardan sonra gerçekte ateşin ortasında onların olduğu apaçık belli oldu. En yakıcı ateş, insanların özgürlüklerinin kısıtlanmasıdır.

Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nda başkanlık göreviniz devam ediyor mu?

Elbette, devam ediyor. Tarık Akan’ın yönettiği ‘Köy Enstitüleri’ belgeseli, dünyaca ünlü heykeltıraş Mehmet Aksoy’un anlatıldığı ‘Işık Yontucusu’ belgeseli ve son olarak ‘Afrodisias’ adlı belgesel büyük ilgi gördü. Özellikle gençlerin bu belgeselleri mutlaka izlemelerini tavsiye ediyorum. Şimdi ‘Anadolu’da Roma’ konulu bir belgesel üzerinde çalışmalar sürdürülüyor. Sanırım 2014'te tamamlanacak.

 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)