Gezi olayları başlayınca ne duydunuz? Neler düşündünüz?

Atatürkçü gençliğin başkaldırısı işte dedim. Atatürk Taksim Gezi parkında görüldü. Bunca kötü eğitime karşın bu gençlik... Zekice buluşlarla Türkiye'yi, dünyayı alt üst ettiler. Etkilediler... Son derece dik duruştu. Biz eski eğitimciler gurur duyduk, mutlu olduk.

AKP iktidarının 10 yılında aydınlarımızın tavrını nasıl görüyorsunuz?

Ben müzik öğretmeniyim. Bu dönemin müzik dünyasına bakalım, anlayışlarına bir bakalım. Bana deseniz ki bu müzisyenlerin müziklerini mi dinlemeyi arzu edersiniz yoksa yerine hapis yatmayı mı. Ben hapis yatmayı tercih ederim. Edebiyat ve diğer sanat alanları da maalesef ağırlıkla böyle... Çağdaş insanla çağdışı kalmış insanlar Türkiye'de her alanda var. Devleti yönetenler de öyle. Ortaçağ kültürüyle idare ediyorlar Türkiye'yi. Hala şeflik, tek adam sistemi. Her şeyi bir adamın yukarıdan aşağıya belirlediği kocaman bir ülke! Bu insanların uygarlık düzeyine çıkmayı amaçlamadıklarını, geri kalmış bu seçmen de anlayamaz.

Cumhuriyeti kurmuşuz, güzel ama bir Atatürk'le bir İnönü'yle olmuyor ki; kadrolar, memurlar... Çocukluğumdan anımsıyorum: Bir jandarma karakol onbaşısı bütün köylüyü sıra dayağına çekti. Köylünün suçu kaçak tütün getireni saklamaktı. Kadrolar Osmanlı'dan kalma... Cumhuriyetin memuru değil.

Hele  çok partili yaşama geçildikten sonra tatamen Amerikan güdümü altına girildi. İnönü Atatürk gibi bir devrimicinin yanında çok iyi çalışıyor ama yalnızken insiyatif sahibi değil. Köy Enstitüleri Onun döneminde kapatıldı. Hasan Ali Yücel, İnönü döneminde yargılanabildi.

Ben dürüst insandan, namuslu aydından, düşün adamından, sanatçıdan hoşlanıyorum. Sanatla meşgul olan, sanatı içine sindiren insan dünyanın her yerinde iyi insandır. Sanat insanın en insan yanıdır.  

Sizin gençlik mücadeleniz döneminde bugün yaşadığımız ikibinli yıllar nasıl hayal ediliyordu. Bu yıllara ulaşınca şöyle olacak Türkiye diye...

Ben şimdi tam 87 yaşındayım. Laik çağdaş bir Cumhuriyet eğitimden geçmişim. Bilimsel düşünceye, aklın yoluna inanan bir dünya görüşüyle büyümüşüm. Atatürk ne kadar büyük bir iş yapmış şimdi daha çok anlıyorum. Geçen gün yoruldum Yüksel Caddesindeki banka oturdum. 15-16 yaşında iki genç gelip "Selamün Aleyküm amca" diyerek yanıma oturdular. Selamlarını almadım. "Selam verdik niçin sesin çıkmıyor" dediler. "Niçin Türkçe selam vermiyorsunuz? Merhaba, iyi günler de selam..." "Müslümanız, bu da müslüman selamı dayı" dediler. Bakınız ben 87 yaşındayım bu çocuklar on beş! Yorgundum kalkmadım. Konuşmalarında da Atatürk'ün abartıldığını filan konuşmasınlar mı? Bu yaşımda bunları da mı görecektim diye kahrettim o gece. Melih Cevdet'in şiirindeki gibi: "Uyuyamayacaksın/Sen büyük bir telgrafhanesin/Tüm sesleri duyacaksın/Uyuyamayacaksın" diye. Hala bu sesleri duyuyorum işte.

İkibinlerde karşıdevrimci bir iktidarın başa geleceğini kim bilebilirdi? Dünanın hiç bir yerinde 250 general içeri atılmaz. Dünya tarihinde yok. Nasıl terörist olurlar? Amerika istiyor ama bunu. Şu Ortadoğunun haline bakın? Bilinçsiz halk; tarikatlar, cemaatlerle kıskaca alınmış. Oktay Akbal "Önce ekmekler bozuldu" demişti. Önce eğitim bozuldu, önce edebiyat müzik bozuldu derim ben.

Türkiye Atatürk'ün yolunda yürüyebilseydi 80 yıllık süreçte halkını iyi bir eğitimden geçirebilseydi, en az lise düzeyinde ziraat, sanayici eğitiminden geçirebilseydi neler neler olurdu şimdi. Ama 1946'dan bu yana ABD burnunu soktu. O zamandan beri ABD müşavirleri  Milli Eğitimin odalarına yerleşti, giderek tüm bakanlıkların odalarına yerleşti. Hala varlar. Hukukun bu hali, cezaevinde yatan yüzlerce suçsuz aydın... 

Ülkesini seven tüm aydınlar büyük acılar içindeyiz. Bizim kuşak acılı kuşak; hep gözümüzün önünde oldu bunlar.

Ülkenin yetişmiş insanları hep çekti bu ülkede...

Dünyanın en büyük üç şairinden biri bizdedir: Neruda, Lorca ve Nazım Hikmet. İşte bu büyük şairi 15 yıl zindanlarda yatırma ayıbını yaşadık. Zindanlara attı bu devlet Nazım'ı. "Dörtnala gelip uzak asyadan/Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan/bu memleket bizim" diyeren Anadolu için dünyanın en güzel tanımını yapmış bir şairi zindana attık, Kurtuluş Savaşı hakkında tek dize yazmamış Yahya Kemal'i bu yoksul milletin parasıyla en yüksek mevkilerde en yüksek maaşla besledik!

Türkiye 50-60 yıldır ikinci üçüncü sınıf insanlar tarafından yönetiliyor. En yetişmiş olanlar ya öldürüldü, ya içeri atıldı ya ekmeksiz, işsiz kaldı. Ve ülke yarı müstemleke haline geldi. Düşün, burası "Ya tam bağımsızlık ya ölüm" diyen Atatürk'ün ülkesi.

Nasıl yoksul bir ülkeydi onun zamanında. Verem, trahoma, sıtma, almış yürümüş. Bugünkü Afganistan'dan çok kötü. Atatürk buradan aldı. Oradan şimdi Ilımlı İslam denen kuyunun içine düştük. Halkımızı eğitemedik. Japonya'da adam başına yılda 30 kitap düşüyor, bizde yarım kitap bile değil. Edebiyat dergileri iki bin satıyor mu bilmiyorum? Milyonlarca öğrencinin olduğu bir ülkede şu hale bak.

Okusa ne olacak? Okumuşu da cahil değil mi?

Evet. Okuyanı da cahil maalesef çoğunlukla. Türk halkı cahil bıraktırıldı. Örneğin bir Mümtaz Soysal'a oy vermiyor da bir Tayyip'e veriyor. Tayyip kim yahu? Demokrasiyi anlayamıyor. Fransiz İhtilalini yaratan tek bir yazarı okumamış bir kişi neler olup bittiğini anlayabilir mi?

Bunca olumsuzluğa karşın mükemmel bir gençlik var ama...

Evet geçenlerde Konya Üniversitesine çağırdılar. Hanım gitme oraya, gericilik yuvası, dedi. Gittim. salon dolu; bir sorular bir sorular; hepsi birbirinden güzel. Yahu dedim utanarak, hanım böyle söylemişti. Müsaade edin de bu kadar olsun, dediler. Çok güzellerdi...

"Seçimle gelen seçimle gider" diyorlar...

12 Eylül'le, 27 Mayıs bir mi? Birisi Amerikancı baskı ve zulüm; gericilik! Diğeri demokrasiyi, özgürlükleri getirmek için yapılmış. Tüm demokratik kazanımlar 27 Mayıs ihtilalinden sonra gelmedi mi? Türk halkı kendi kendine hangi demokratik hakkı kazanmış... Verileni bile koruyamıyoruz...

Edebiyatımızın halini nasıl görüyorsunuz?

Son yıllarda edebiyatımızı izlemiyorum açıkçası. Şu Pamuk'un Kars'ı anlatan romanını okuyayım dedim, fırlatıp attım. Çetin Altan'ın oğlu çok satıyormuş. Çok satsan ne yazar. Benim için bir değeri yok. Değer ayrı bir şey satmak başka... Eskiden İlhan Selçuk'la Çetin Altan'ın yazılarını okumadan geçmezdim. Şimdi Milliyet'deki yazıları.. Aman Allahım... Ne eften püften suyuna tirit şeyler; nasıl başarıp da ısrarla yazabiliyor? Yaşar Kemal Türkçenin en büyük yazarlarından... Son zamanlarda biraz kaydı ama çok büyüktür...

Oysa Türkiye çok önemli yazar şair yetiştirdi. Çok güzel yapıtlar yaratıldı. Geçen gün Değirmen'ini okudum Sabahattin Ali'nin... Müthiş bir Türkçe. O zamanın gençleri Türkçenin sıcaklığını tatmışlar işte. Ama küçük bir azınlık ayırımına vardı bu güzelliklerin. Halkın çoğunluğu geri bıraktırıldı, bunlara ulaşamadı.

 Bu sıcakta bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz...

Ben de Bağımsız dergisine başarılar dilerim.

 

Ahmet Yıldız

Köy Enstitüleri Vakfı salonu

Ankara, 6 Temmuz 2013

(Bağımsız dergisinde yayınlandı)

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)